Bireyden başlayıp toplumun tüm kesimlerine yayılması gereken gerçek kalite anlayışı; kurumlara, firmalara sadece kalite belgesi almakla yerleştirilemez. Akredite kurumlar tarafından yapılan denetimler sonucunda alınan belgelerin içinin de dolu olması gerekir.
Belgenin gereklilikleri yerine getirilmez ise alışılagelmiş bazı tepkilerin elbette ki önü alınamaz. Bu tepkileri belirli platformlarda birçok kez duymuşuzdur: “Belge almışlar ama hizmet sıfır, kalite sıfır” ya da “Kalite belgesini boşuna almışlar”.
Bu ve benzeri serzenişlerin, şikâyetlerin önüne geçebilmek için kalite konusunda birey ve toplum bilincinin oluşturulması gerekir.
Kalite bilinci nasıl oluşabilir?
Bugün sivil toplum örgütleri ve bazı kalite kuruluşları verdikleri eğitim ve seminerler ile kalite bilincinin oluşturulmasına katkı sağlamaya çalışıyorlar. Bunların başında “Kalite Birliği Derneği (KALBİR)” geliyor.
“Geleceğe Kalite Gelecek, okullarda kalite dersi zorunlu hale gelsin” sloganı ile bu çağrıyı Türkiye’ye duyurmaya çalışıyor. Gerçekten de okullarımıza kalite dersinin zorunlu olarak konulması bireylere, topluma, devlete, çevreye ve en önemlisi de geleceğimiz olan öğrencilerimize ciddi anlamda katma değer sağlayacaktır. Ekonomimize, teknolojimize, ihracatımıza, turizme, sporumuza daha fazla değer katacaktır.
Kalite dersinin zorunlu olması ile başta öğrencilerimiz olmak üzere toplumun tüm kesimlerinde “Kalite” algısı oluşturulacak ve bu sayede ülkemizde bir “Kalite Kültürü” ortaya çıkacaktır.
Ülkemizde kalite kültürünün yaygınlaşması demek;
Toplumda nezaketin artması demektir,
Çarşıdan aldığınız bir ürünün daha güvenceli ve sağlam olması demektir,
Toplu taşıma araçlarında küçüklerin yerlerini yaşlılara, gazilere, hamile kadınlara vermesi demektir,
Trafik keşmekeşinde bireylerin birbirlerine ve kurallara saygılı olması demektir,
Ameliyata girecek hastalara gerekli ölçümleri yapan cihazların doğru ölçüm yapması (Kalibrasyonlu olması) demektir,
Bu örnekler o kadar çok ki hepsini burada sayamıyoruz.
Kısacası; yaşam tarzımızın kaliteli olması demektir, çünkü kalite zorunluluktur, kalite hayattır.
Ve kaliteli bir yaşam tarzı her bireyin hakkıdır.
Kaliteli günler dilerim.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hamdi DİLMENLER
Okullara kalite dersi
Bireyden başlayıp toplumun tüm kesimlerine yayılması gereken gerçek kalite anlayışı; kurumlara, firmalara sadece kalite belgesi almakla yerleştirilemez. Akredite kurumlar tarafından yapılan denetimler sonucunda alınan belgelerin içinin de dolu olması gerekir.
Belgenin gereklilikleri yerine getirilmez ise alışılagelmiş bazı tepkilerin elbette ki önü alınamaz. Bu tepkileri belirli platformlarda birçok kez duymuşuzdur: “Belge almışlar ama hizmet sıfır, kalite sıfır” ya da “Kalite belgesini boşuna almışlar”.
Bu ve benzeri serzenişlerin, şikâyetlerin önüne geçebilmek için kalite konusunda birey ve toplum bilincinin oluşturulması gerekir.
Kalite bilinci nasıl oluşabilir?
Bugün sivil toplum örgütleri ve bazı kalite kuruluşları verdikleri eğitim ve seminerler ile kalite bilincinin oluşturulmasına katkı sağlamaya çalışıyorlar. Bunların başında “Kalite Birliği Derneği (KALBİR)” geliyor.
“Geleceğe Kalite Gelecek, okullarda kalite dersi zorunlu hale gelsin” sloganı ile bu çağrıyı Türkiye’ye duyurmaya çalışıyor. Gerçekten de okullarımıza kalite dersinin zorunlu olarak konulması bireylere, topluma, devlete, çevreye ve en önemlisi de geleceğimiz olan öğrencilerimize ciddi anlamda katma değer sağlayacaktır. Ekonomimize, teknolojimize, ihracatımıza, turizme, sporumuza daha fazla değer katacaktır.
Kalite dersinin zorunlu olması ile başta öğrencilerimiz olmak üzere toplumun tüm kesimlerinde “Kalite” algısı oluşturulacak ve bu sayede ülkemizde bir “Kalite Kültürü” ortaya çıkacaktır.
Ülkemizde kalite kültürünün yaygınlaşması demek;
Toplumda nezaketin artması demektir,
Çarşıdan aldığınız bir ürünün daha güvenceli ve sağlam olması demektir,
Toplu taşıma araçlarında küçüklerin yerlerini yaşlılara, gazilere, hamile kadınlara vermesi demektir,
Trafik keşmekeşinde bireylerin birbirlerine ve kurallara saygılı olması demektir,
Ameliyata girecek hastalara gerekli ölçümleri yapan cihazların doğru ölçüm yapması (Kalibrasyonlu olması) demektir,
Evinize getireceğiniz gıdaların sağlığa zararlı olmaması demektir,
Teneffüs ettiğiniz havanın temiz olması demektir,
İçtiğiniz suyun temiz ve güvenli olması demektir,
Çevrenin korunması demektir.
Bu örnekler o kadar çok ki hepsini burada sayamıyoruz.
Kısacası; yaşam tarzımızın kaliteli olması demektir, çünkü kalite zorunluluktur, kalite hayattır.
Ve kaliteli bir yaşam tarzı her bireyin hakkıdır.
Kaliteli günler dilerim.