Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Nossun işte yuvarlanıp gidiyoruz…

Yazının Giriş Tarihi: 11.10.2020 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.10.2020 00:00

-Abi sen gastecisin bilirsin; bu koronanın televizyonla ne ilgisi var ?

-Anlamadım ne televizyonu?

-Nasıl anlamazsın ya, facede macede  cayır cayır televizyon arıyolar ya… hastaları dizi filim seyrettiripte mi tedavi ediyolar ki?

Aslında konuya ilk girdiğinde anlamıştım nereye varacağını da  doğru mu anladım acaba diye zaman kazanmak için ne televizyonu diye sordum.

-Sanırım sen plazma televizyondan söz ediyorsun

-He ya plazma arayıp duruyorlar işte…

Kırılmasın diye gülmemeye çalışıp tüm ciddiyetimi takınarak o plazmanın o plazma olmadığını, isim benzerliği nedeni ile karıştırmış olabileceğini anlattım.

Beni dikkatlice dinledi sonra da yüzüme baktı baktı ve sordu;

-Emin misin?

Emindim elbette de,o andan itibaren şu algı denilen idrak meselesinin ne denli önemli olduğunu daha bir düşünmeye başladım.

TDK algı sözcüğünü açıklarken, Bir şeye dikkati yönelterek o şeyin bilincine varmak,idrak-Kazanç-Alacak-Rüşvet-Vergi-Haşhaş sütünü toplamakta kullanılan kaşık gibi çeşitli anlamlara geldiğini söylüyor.

Sanırım herkesin üzerinde mutabık kalacağı tanım ‘Bir şeye dikkati yönelterek o şeyin bilincine varmak, idrak’ olacaktır.

Algının kapalısı, açığı, yarı kapalısı, yanılsanmış olanı, seçiciliği  gibi çeşitleri de var.

Benim zorum sımsıkı kapalı olanı ile.

Deyim yerindeyse kilitli algı ile.

Öncelikle belirteyim ki bu tabirin herhangi bir bilimsel tabanı filan yok. Bu güne kadar hiçbir kaynakta da rast gelmediğim için rahatça söyleyebilirim; belki de ben uydurdum.

Kilitli algıdan kastım, kilidin anahtarının algı sahibinden ziyade bir başkasının anahtarlığına takılı olması.

Yani onun neyi, nasıl algılamasını istiyorsa anahtarı sokup kilidi açması ve gerekeni şırıngaladıktan sonra yine kilitleyip anahtarı alması.

Algı mühendisliği dedikleri şeyin bir bileşeni yani.

Bunu örneklemek için medya da ki, özellikle sosyal medyada ki haber başlıklarına bakmak yeterli.

Pek çok şeyin anlatıldığı ve görüntülendiği ve gösterildiği gibi olmaması algı kilidinin çelik takviyeli göbeği…

Bazı kilit üreticileri bunu tuzaklı kilit olarak ta adlandırıyorlarmış.

Tuzaklı kilitten kasıtta, kilidin zorlandığı bir hadise ile karşı karşıya kalındığında kolayca kırılması için tasarlanmış olması ve barel bir alet yardımıyla tutulup koparılmaya çalışıldığında da kolayca kopması ve o aletin ya da benzerinin kilit içinde tutacak yeri kalmaması dolayısı ile de kilidin başkaları tarafından açılamamasıymış.

Yani bunca  çaba kilidin anahtarı kimdeyse ondan başkasının açamaması içinmiş.

Son gelişmelere bakıyorum da ,algıda ki kilit pek yaygın bir şekilde kullanılıyor.

İnsanlar gördükleri ve duydukları hatta bizzat tanık oldukları hadiseleri bile birbirlerinden çok farklı algılıyorlar ve aralarında ki ortak akılı kuramıyorlar.

Bu durum algıda seçicilik bile değil.

Olsa, en azından asgari müştereklerde anlaşılabilir.

İşin daha da vahim tarafı kim neyi nasıl algılıyorsa karşısında olduğunu düşündüğüne dibine kadar dayatma çabasında.

Toplumun ekonomiden,politikaya salgından, tarıma onlarca konu hakkında bir türlü uzlaşamamalarının nedeni de bu kilitli algılardan bence.

Anahtar sahiplerinin algılara koydukları bu ipotek sürdükçe de durum asla değişmeyecek.

Birimiz ak derken diğerimiz kara demeye devam edeceğiz; gri dahil diğer renkler önce mahsunlaşıp sonra da solup gidecekler.

Oysa hayat rengarenk;

Ve bu renklerin farkına varıp tadını çıkartmak içinde şanslı olanlarımızın en fazla seksen bilemediniz doksan yılı var ki, ilk on beş yılı saymazsak o bile yok artık.

Galiba bizim en büyük yanılgımız hayatı bir siyaset süreci olarak algılamamız ve gereğinden fazla politize olmamız.

Dikkat edilirse hemen hepimizin günlük konuşmalarımızın yarısından fazlasını siyaset oluşturuyor.

Haberler vs de tamamen politika üzerine.

Zaman zaman ‘Acaba dünyada bizim kadar gün sekiz hafta dokuz politika düşünüp politika konuşan kaç millet var’ diye düşünüyorum.

Sonra algıda ki kilit geliyor aklıma;

Belki de kilit hepimizde de farkında değiliz diyerek düşünmekten vaz geçiyorum.

Velhasıl sonuçta her birimiz algılayabildiklerimizle sınırlı kalıp algılayamadıklarımızın ceremesini çekip, bir de üzerine hiç üstümüze vazife olmayan bedellerini ödeyip yaşlanırken, algı da ki kilitlerimizde anahtarları artık kimlerdeyse onlar tarafından bir açılıyor bir kapatılıyor.

Biz de algıyı bile hayattan çırak çıkartmayı becerebilmemizin verdiği özgüvenle ‘Ne güzel  her duruma dair fikrimiz’ var diye kendimizi doldurup halimizi hatırımızı kim sorarsa hep bir ağızdan yanıt veriyoruz;

Nossun işte yuvarlanıp gidiyoruz…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.