Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Nefretin Kokusu

Yazının Giriş Tarihi: 07.10.2020 00:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.10.2020 00:02

İstanbul’da yaşadığım yıllarda son derece gereksiz bir rastlantı sonucunda tanıdım aileyi.

Anne baba ve iki kızdan oluşan fertlerini ilk gördüğüm andan itibaren hiç birinden hoşlanmadım.

Bir garip geldiler bana; bir karanlık.

Hatta soğuk bir  rüzgar bile hissettim onlardan gelip yüzüme çarpan.

Bir daha da ne adlarını andım ne de birlikte oldum.

Ermeniydiler.

Şimdi ırkçılık kafatasçılık filan yaptığımı düşünenler olursa diye yazıyorum; bendeniz Yaratılanı Yaradan dan ötürü sevmem gerektiği algısıyla büyütüldüm.

O yüzden insanların ne renkleri ne ırkları ne secereleri ile asla ilgilenmem.

Ama bu bir başkaydı.

Ailenin yediği herzeler zaman içinde kulağıma çalındıkça o rüzgarın kaynağını çok daha iyi anladım.

Ne manaya geldiğini de soyları hakkında okuduklarımdan sonra…

Kendilerinin bile tanımlamaktan aciz oldukları nefretin kokusuydu o.

Ermenilerin ya da Ermenistanın coğrafyasında ki her milletle kerameti kendinden menkul bir kan davası var.

Elinin değdiği ya da değdirmek istediği  neresi varsa oradakilerle kanlı bıçaklı.

Ve ölümüne mağdur.

Yaşadıklarının tamamı bizzat kendi başlarının altından çıkan üç milyona bile varmayan nüfuslu bu devlet en çokta Türklerin başına bela olmaktan büyük haz alıyor.

Şimdi size Ermenistan deyince aklınıza ne geliyor diye sorsam;

Çiğnemekten asla vaz geç(iril)medikleri Ermeni soy kırımı palavrasından Asala denilen caniler örgütüne dek bir sürü aymazlıklarını anımsayacağınızdan zerrece kuşkum yok.

Nitelik olarak aynı nicelik olarak farklı benzerleri içinde mükemmel kullanışlı bir kaos aracı olan bu haydut devleti başka türlü de gözünde canlandırmanız mümkün değil zaten.

O koku şimdi daha da artmış olarak yıllardır  CanAzerbaycan’ın burnunun direğini kırıyor.

Ancak görülüyor ki bu sefer durum çok farklı.

Kan kardeşler Ermenistana tarih önünde unutamayacağı bir ders veriyor.

Toprağını işgal edip oradan kendisine saldırma cüretini gösteren bu kullanışlı eşkiyaların tozunu atıyor.

Evet elbette her daim barıştan yanayız ve savaşa karşıyız da bu hadise savaştan öte ırza namusa vatana tecavüze yeltenme.

Yani tipik bir kaşınma olayı ki kaşınanı kaşımamak Türklükte hiçte hoş karşılanmaz.

Ermenilerin bu tecavüzleri ile ilgili yazdıkları pek çok hikayeleri vardır da eğer Azerbaycan topraklarından çıkmakta geç kalırlarsa o hikayelerin gelecek kuşaklara anlatılırken    masala dönüşmesi de işten bile değil.

Tarihin Ermenistanı böylesi bir ceza ile ıslah etmesi de…

Ne güzel demiş atalar;

Nuhs ile uslanmayanı etmeli tekrir tekrir ile uslanmayanın hakkı kötektir.

Gerçi Ermeniler diaspora ayağına sahiplerine kuyruk sallayıp  tekriri takdire dönüştürmek için ellerinden geleni yine artlarına koymayacaklar da;

Sağolsun Can Kardeş vehbinin kerrakesinin öyle olmadığını anlatıverdi üç beş günde….

İyi de aramızda yaşayan Ermeni vatandaşları Erivan da kilerlerle aynı kefeye mi koyalım şimdi?

Elbette koymayalım.

Ancak Hırant Dink’in öldürülmesinden sonra Agos gazetesinin önünde hepimiz Ermeniyiz diye isterik çığlıklar atanlarımızı,o zamanlarda gazetenin  kardeşlikten söz eden yazılar yazan kalemlerinin Azerbaycan’ın Ermenilerin façasını çizdiği andan itibaren neler yazmaya başladıklarını da unutmayalım derim.

Bir de nefretin o genizleri yakan kokusunu…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.