Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Nasıl bir Türkiye?

Yazının Giriş Tarihi: 14.09.2014 01:43
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.09.2014 01:43


 

Aslında gündem yoğun, Erdoğan’ın köşkteki ilk icraatları, Davutoğlu’nun açıklamaları, birbirlerini özlemeleri. Dış politikada ülkemizin güneyinde, doğusunda ve kuzeydoğusundaki krizler. Yaklaşan HSYK seçimlerinde artık iyice gün yüzüne çıkan YARSAV ile paralel örgüt işbirliği. (Bursa Baraosu’nun dün düzenlediği etkinlikte bile YARSAV bünyesindeki hukukçular ile paralel örgütle ismi anılan hukukçuların yanına kör göze parmak misali paralel örgütün medya yöneticisi bir gazeteci de konuşmacı olarak monte edilmişti) Kent gündemine dair de ilginç bazı gelişmeler var ancak bugün bunları şimdilik kaydıyla es geçiyorum.

 

Gündemler geçer ama idealler kalır

Geçen hafta ‘yeni Türkiye’den ne anladığımı yazdım. Bu hafta ise idealimde olmasını düşlediğim Türkiye’yi yazmaya gayret edeceğim.

Aslında ‘nasıl bir Türkiye?’ sorusu sadece siyasetin konusu olmaktan çıkıp hepimizin zihnini meşgul eden bir konuma geldiğinde ülkemizin gerçek gündemi olacak. Sonuçta siyaset de tabandan gelen talepler ve baskılar sonucu şekillenmiyor mu? Yaygın kanaat olarak idealimizdeki Türkiye’yi seslendirmeye başlayıp hep bir ağızdan istediklerimizi haykırdığımızda siyaset buna kayıtsız kalabilir mi? Bu taleplere kayıtsız kalan bir parti iktidar olabilir mi? Halkın taleplerine kulak tıkayan bir parti iktidarını sürdürebilir mi?

Geçen hafta kısmen değindiğim gibi AK Parti’nin 12 yıllık iktidarının en önemli sebeplerinden birisi de yaptığı icraatlarda halkın önceliklerini gözetmesiydi. Muhalefet partilerinin bugünkü durumunun en önemli gerekçelerinden birisi de bu talepleri gör(e)memeleri, tabana yabancılaşmaları ve bunun sonucunda gelen seçim hezimetlerinde yine halkı suçlamalarıydı.

 

İdealde yapılması gerekenler

İktidarın da sık sık dile getirdiği 2023 hedefleri var. TC Cumhuriyeti’nin 100. yılında halk olarak bizlerin de muhalefetinden iktidarına kadar siyasilerden taleplerimiz olmalı ve onlardan bu hedefleri gerçekleştirmelerini istemeliyiz.

 

-Mesela 100 yıllık bir cumhuriyette, üniformalı ya da sivil fark etmez hiçbir şekilde vesayet olmamalı. Güç sahibi gruplar, cemaatler veya farklı yapılanmalar örgütlenme özgürlüğüne sonuna kadar sahip olmalı ama iş devlete istikamet vermeye geldiğinde, çizgiyi aştıklarında müdahale edilmeli.

***

-Siyaset kurumu gerekli yapısal reformlarla yeniden şekillendirilmeli. Daha şeffaf, katılımcı, özgürlükçü ve gerçek manada demokratik bir yapıya kavuşturulmalı. Fırsat eşitliği sağlanmalı, siyaset, birilerinin adamlarının veya parası olanların manevra alanı olmaktan çıkarılmalı. Fikirleri ve idealleri olan insanların siyaset yapmasının önü açılmalı.

***

-Ülkemizde iktidarın savcı ve hâkimleri olmamalı ama savcı ve hâkimlerin iktidarı da olmamalı. Vesayet dönemlerini hatırlatan, siyasilerin konuşma hakkı olmadığı, kürsüye gelen yüksek yargıçların tepeden bakan bir üslupla, siyasete ayar verdiği konuşmalarla gündeme gelen yargıdaki açılış törenleri kaldırılmalı. 2023 yılında, vicdan ile cüzdan arasında kalmaktan şikâyet eden değil hukuk adamı, hiçbir devlet görevlisi kalmamalı.

***

-Ülkemizde, kurumsallaşan yolsuzluk ve rüşvet gibi toplumu çürüten hastalık emareleri sadece kamudan değil özel sektörden de sökülüp atılmalı. 657 sayılı kanun değiştirilmeli, devlete kapağı atanın emekliliği garanti dışına çıkarılmalı. Şeffaf, adil ve denetlenebilir bir sistem kurularak, doktorundan polisine, tapu görevlisinden denetim elemanına kadar haksız kazanç elde eden, vatandaşın işini zorlaştıran kim varsa gözünün yaşına bakılmadan kapı dışarı edilmeli.

***

-Artık 100 yıllık bir cumhuriyette, şiddete bulaşmayan, bir araya geldiğinde oluşan güç ile haksız rekabete yol açmayan, diğer topluluklara dezavantaj oluşturmayan fikirler, inançlar, aykırı sesler önünde hiçbir engel olmamalı. Herkes kendi demokratik alanı ve hakları ihlal edilmedikçe kimseyi ötekileştirmemeli.

***

-Tüketen değil üreten, cari fazla veren, kişi başı 20 bin dolar ve üzerine çıkan gelir seviyesine ulaşan bir Türkiye hedefine yürünmeli.

***

-Aradan geçen yüz yılın ardından şanlı tarihimize gereken önem verilmeli, sadece TC Cumhuriyeti değil, Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alan 16 Türk Devleti de hak ettiği şekilde çocuklarımıza öğretilmeli. Tarihi kişiliklerimiz tabulaştırılmadan gerektiği gibi tartışılmalı. Şüphesiz ki, tarih bilinciyle yetişen nesillerin ülkenin ideallerine yönelik çalışmalardaki motivasyonu çok daha yüksek olacaktır.

***

-Bütün bu hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için çağı yakalayacak, gerçek manada katılımcı ve sivil bir anayasa yapılabilmeli.

 

Hedefler ortak olmalı

Yazılması gereken çok daha fazla başlık var ancak yerimiz bu kadar. Altı çizilmesi gereken önemli bir nokta da, bu hedeflere yürümek için yalnızca iktidardaki bir partinin çabası yeterli olmayacaktır. İktidarıyla, muhalefetiyle hatta tüm toplumun konsensüsüyle bu idealler hayata geçirilmeli. Ne dersiniz çok şey mi istiyorum? Kim bilir, belki de gece üstüm açık kalmıştır… 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.