Bu ülkede taraflı tarafsız en rahat eleştirilen parti Cumhuriyet Halk Partisidir ve eleştirilerin de çoğunlukla bu parti taraftarlarınca yapılması hem gerçek hem ilginçtir. Parti dışı eleştiriler genellikle hakaret düzeyinde yapıldığı için onları saymıyorum. Herkesin her partinin yapısı, politikaları ve yönetimi ile ilgili söz söyleme hakkının olduğu tabi ki aşikar. Fakat bundan en çok nasibini alan Cumhuriyet Halk Partisidir. Hele ki parti dışından eleştiriler hakaret boyutunda yürütülür.
Yine herkesin özellikle de CHP’lilerin eleştiri ve fikir beyan haklarını sonuna kadar kullanabilmeleri parti içi demokrasi açısından diğer partilere tur bindirecek kadar kullanabilmelerine saygı duymamak elde değil. Ancak fikir bir yerlere sabitlenip, fikri sabit konumuna geçince ben bilirimciliğin önünün açılması da mümkün değil.
Partili olup il, ilçe yönetiminde görev alan ancak iktidar partisini eleştiren tek bir satır yazmadan yine CHP’yi hedef alan hatta deyim yerindeyse tefe koyan köşe yazarları tanırım ve bunu her zaman eleştiririm. Yanlış anlaşılmak istemem elbette eleştirilecek konular var olduğu zaman hiçbir partilinin CHP ye torpil yapması gerekliliğini savunmuyorum. Ancak eleştiriler parti politikalarına değil de milletvekili listelerine odaklandığında iş değişiyor. Olay kısır tartışmalara giriyor herkes birbirine giydiriyor. Bulanık suda balık avlamaya meraklılara da gün doğuyor.
Sivil Gündem’in sosyal medya da geniş bir arkadaş grubu var. Dolayısı ile pek çok görüşten arkadaşları da. Milletvekili kesin listesi açıklanınca bizim sayfa da kıyamet koptu. Listeyi küllüm beğenmeyenden, isim isim sayarak neden listeye alınmaklarını sorana, bir önce ki seçimde ön seçim ile milletvekili olmuşların özellikle liste dışında bırakıldıklarını savunandan, olayı Muharrem İnce’yi çırak çıkarma operasyonuna vardıranına dek sayamadığım paylaşım var. Hatta liste değiştirilmezse teşkilatı istifa etmekle tehdit eden parti üyeleri de mevcut.(artık nasıl bir yaptırım gücüne sahip olduklarını düşünüyorlarsa)Bir de ilgimi çeken başka ayrıntı var sayfada; paylaşımların ekseriyesinin adını daha önce ki paylaşımlarda hiç görmedim ya da gördüm de çok seyrek oldukları için gözüm es geçti. Tabii tamamına yakını olumsuz eleştiri. Tanıdıklarım yok mu var. Onların da tamamına yakını olumsuz eleştiri…
Tabii bu benim izleyebildiğim paylaşımlardan çıkarttığım sonuç. Geneli bilemem. Bilemem ama ucundan kıyısından CHP’yi bilirim. O yüzden genelde de bir hoşnutsuzluk vardır eminim.
Kimsenin kimseye yaranamadığı bir partide birlik motivasyonunun oluşturulması ne kadar zor. Bu seçimin bu güne dek yapılan seçimlerden ayrıldığı noktaları ve önemini anlamadan hala eski tarzda eleştirilerle tıkanmak ve küsüp küsüp atarlanmak kime ne fayda sağlar ki, Cumhuriyet Halk Partisine sağlasın.(Bu yazının yazıldığı anlarda Muharrem İnce’de mitinginde benzer sözler söylüyor, “Takmayın listeleri filan kafanıza’’ mealinde cümleler kuruyordu.)
Pekala;
Kızmazlarsa CHP li arkadaşlarıma acizane birkaç sorum olacak; kızanlar için yazı yoruma açık.
Soru bir; CHP nin iktidara bu denli yakın olduğu kaç seçim hatırlıyorsunuz?
Soru iki; CHP’nin iktidarı bu denli istediği kaç seçim hatırlıyorsunuz?
Soru üç; Gerek partinin gerekse de Cumhurbaşkanı adayının mitinglerinde ki coşkuyu hangi seçimde gördünüz ?
Soru dört; Nalıncı keseri anketlerde bile CHP ye dolaylı da olsa iktidar şansı verildiğine kaç kez tanık oldunuz?
Soru beş; Listeye alınan altı yüz milletvekili adayının kaç tanesinin meclise gereceğini düşünüyorsunuz ve listeyi siz yapsaydınız kriterleriniz parti kriterlerinden farklı mı olacaktı?
Soru altı; Bu seçim ittifaklı seçim yani ittifak oluşturan her partinin bir diğerinin dengelerini de gözetmesi gerekiyor bu bağlamda siz olsanız listeyi nasıl yapardınız ya da parti yönetimine ne yapması konusunda bir ileti gönderdiniz mi?
Soru yedi; 26. dönemde partinin görünürde olan üç beş tanesinden başka kaç milletvekilini tanıyor ve kaç tanesinin mecliste ki performansları hakkında bilgi sahibisiniz?
Son soru; CHP’nin bu seçimde yakaladığı rüzgarı kanatlarınızın altına alıp iktidara uçmak varken eleştiri bulutuna girip, rotayı şaşırıp tekrar başladığınız yere dönmenizin alemi var mı?
Sanırım anlatabilmişimdir; Ben asla parti yönetimi liste oluşturma konusunda sütten çıkma ak kaşıktır demiyorum. Hele körü körüne biatı hiç savunmuyorum. Hem bu hem de diğer konularda partiyi eleştirmemeli ise hiç demiyorum. Sadece olayın bütününü görmeli, durumun özellik ve hassasiyetini doğru irdelemeli, her ne kadar bütünü ayrıntılar oluştursa da, ayrıntıların bir de boğma riskinin bulunduğunun unutulmaması gerekliliğini diyorum.
Charles Buxtou hadiseye çok daha radikal yaklaşmış; “Oymacılıkta kural eleştirilerde de geçerlidir, oyulacak yer kesilmez” demiş…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Olcay ERÖZDEN
Mutsuzluk sendromu
Cumhuriyet Halk Partililer yine mutsuzlar…
Bilmem katılır mısınız?
Bu ülkede taraflı tarafsız en rahat eleştirilen parti Cumhuriyet Halk Partisidir ve eleştirilerin de çoğunlukla bu parti taraftarlarınca yapılması hem gerçek hem ilginçtir. Parti dışı eleştiriler genellikle hakaret düzeyinde yapıldığı için onları saymıyorum. Herkesin her partinin yapısı, politikaları ve yönetimi ile ilgili söz söyleme hakkının olduğu tabi ki aşikar. Fakat bundan en çok nasibini alan Cumhuriyet Halk Partisidir. Hele ki parti dışından eleştiriler hakaret boyutunda yürütülür.
Yine herkesin özellikle de CHP’lilerin eleştiri ve fikir beyan haklarını sonuna kadar kullanabilmeleri parti içi demokrasi açısından diğer partilere tur bindirecek kadar kullanabilmelerine saygı duymamak elde değil. Ancak fikir bir yerlere sabitlenip, fikri sabit konumuna geçince ben bilirimciliğin önünün açılması da mümkün değil.
Partili olup il, ilçe yönetiminde görev alan ancak iktidar partisini eleştiren tek bir satır yazmadan yine CHP’yi hedef alan hatta deyim yerindeyse tefe koyan köşe yazarları tanırım ve bunu her zaman eleştiririm. Yanlış anlaşılmak istemem elbette eleştirilecek konular var olduğu zaman hiçbir partilinin CHP ye torpil yapması gerekliliğini savunmuyorum. Ancak eleştiriler parti politikalarına değil de milletvekili listelerine odaklandığında iş değişiyor. Olay kısır tartışmalara giriyor herkes birbirine giydiriyor. Bulanık suda balık avlamaya meraklılara da gün doğuyor.
Sivil Gündem’in sosyal medya da geniş bir arkadaş grubu var. Dolayısı ile pek çok görüşten arkadaşları da. Milletvekili kesin listesi açıklanınca bizim sayfa da kıyamet koptu. Listeyi küllüm beğenmeyenden, isim isim sayarak neden listeye alınmaklarını sorana, bir önce ki seçimde ön seçim ile milletvekili olmuşların özellikle liste dışında bırakıldıklarını savunandan, olayı Muharrem İnce’yi çırak çıkarma operasyonuna vardıranına dek sayamadığım paylaşım var. Hatta liste değiştirilmezse teşkilatı istifa etmekle tehdit eden parti üyeleri de mevcut.(artık nasıl bir yaptırım gücüne sahip olduklarını düşünüyorlarsa)Bir de ilgimi çeken başka ayrıntı var sayfada; paylaşımların ekseriyesinin adını daha önce ki paylaşımlarda hiç görmedim ya da gördüm de çok seyrek oldukları için gözüm es geçti. Tabii tamamına yakını olumsuz eleştiri. Tanıdıklarım yok mu var. Onların da tamamına yakını olumsuz eleştiri…
Tabii bu benim izleyebildiğim paylaşımlardan çıkarttığım sonuç. Geneli bilemem. Bilemem ama ucundan kıyısından CHP’yi bilirim. O yüzden genelde de bir hoşnutsuzluk vardır eminim.
Kimsenin kimseye yaranamadığı bir partide birlik motivasyonunun oluşturulması ne kadar zor. Bu seçimin bu güne dek yapılan seçimlerden ayrıldığı noktaları ve önemini anlamadan hala eski tarzda eleştirilerle tıkanmak ve küsüp küsüp atarlanmak kime ne fayda sağlar ki, Cumhuriyet Halk Partisine sağlasın.(Bu yazının yazıldığı anlarda Muharrem İnce’de mitinginde benzer sözler söylüyor, “Takmayın listeleri filan kafanıza’’ mealinde cümleler kuruyordu.)
Pekala;
Kızmazlarsa CHP li arkadaşlarıma acizane birkaç sorum olacak; kızanlar için yazı yoruma açık.
Soru bir; CHP nin iktidara bu denli yakın olduğu kaç seçim hatırlıyorsunuz?
Soru iki; CHP’nin iktidarı bu denli istediği kaç seçim hatırlıyorsunuz?
Soru üç; Gerek partinin gerekse de Cumhurbaşkanı adayının mitinglerinde ki coşkuyu hangi seçimde gördünüz ?
Soru dört; Nalıncı keseri anketlerde bile CHP ye dolaylı da olsa iktidar şansı verildiğine kaç kez tanık oldunuz?
Soru beş; Listeye alınan altı yüz milletvekili adayının kaç tanesinin meclise gereceğini düşünüyorsunuz ve listeyi siz yapsaydınız kriterleriniz parti kriterlerinden farklı mı olacaktı?
Soru altı; Bu seçim ittifaklı seçim yani ittifak oluşturan her partinin bir diğerinin dengelerini de gözetmesi gerekiyor bu bağlamda siz olsanız listeyi nasıl yapardınız ya da parti yönetimine ne yapması konusunda bir ileti gönderdiniz mi?
Soru yedi; 26. dönemde partinin görünürde olan üç beş tanesinden başka kaç milletvekilini tanıyor ve kaç tanesinin mecliste ki performansları hakkında bilgi sahibisiniz?
Son soru; CHP’nin bu seçimde yakaladığı rüzgarı kanatlarınızın altına alıp iktidara uçmak varken eleştiri bulutuna girip, rotayı şaşırıp tekrar başladığınız yere dönmenizin alemi var mı?
Sanırım anlatabilmişimdir; Ben asla parti yönetimi liste oluşturma konusunda sütten çıkma ak kaşıktır demiyorum. Hele körü körüne biatı hiç savunmuyorum. Hem bu hem de diğer konularda partiyi eleştirmemeli ise hiç demiyorum. Sadece olayın bütününü görmeli, durumun özellik ve hassasiyetini doğru irdelemeli, her ne kadar bütünü ayrıntılar oluştursa da, ayrıntıların bir de boğma riskinin bulunduğunun unutulmaması gerekliliğini diyorum.
Charles Buxtou hadiseye çok daha radikal yaklaşmış; “Oymacılıkta kural eleştirilerde de geçerlidir, oyulacak yer kesilmez” demiş…