Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Muhtemel Şiddet…

Yazının Giriş Tarihi: 29.11.2020 00:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.11.2020 00:02

Kadına şiddetin,

Fizikseli var,sözlüsü var duygusalı var, psikolojik olanı var,cinseli var, çemkirmelisi var,ekonomiği var,mobingi var,ikinci sınıf görülerek aşağılanması var,dayatması var,neden erkek doğurmadın diye atarlanması var, gözünün üstünde kaşın varı var…

Şunu şunu  atlamışsın; derseniz eksiğim kabulümdür.

Say say bitmiyor çünkü.

Bakınız şimdi de sıralamaya yeni bir halka daha dahil oldu;

Artık muhtemeli de var…

Konu malumunuzdur;

Evde Sağlık Hizmetleri biriminde görev yapan bir hemşire, 7 yıllık evli olduğu eşine boşanma davası açıyor, mahkeme çiftin 5.5 yaşındaki çocuklarının velayetini mahkeme bitimine kadar geçici olarak anneye veriyor,baba da çocuğunun ana sınıfına gitmesi gerekirken ana okuluna gönderildiğini, sağlık problemi olduğunu öne sürüp,Çocuğun annesinin ambulans hemşiresi olduğunu, sürekli evlere girip çıktığını, çocuğun korona dolayısı ile ağır risk altında bulunduğunu içeren bir dilekçe ile mahkemeye baş vurarak oğlunun velayetinin kendisine verilmesi gerektiğini söylüyor.

Mahkeme de, korona virüs hastalığının yüksek bulaşıcılığı göz önünde bulundurularak bu aşamada çocuğun geçici velayetinin babaya verilmesinin çocuğun yüksek yararına olacağı kanaatiyle, çocuğun geçici velayetinin tedbiren ve takdiren anneden alınarak baba üzerine bırakılmasına”ara karar vererek babaya ‘ ‘Haklısın birader,çocuk senin’’ diyor.

Anneye de dava sonuçlanıncaya kadar oğlunu, dini bayramlarda bir gün ile on beş günde bir hafta sonları görmesi yönünde izin veriyor.

Anne oğulun görüşme sürelerine denk gelen tatil günlerinde korananın da izin yapacağını varsayıyor mu, o yok kararda.

Biz bu koronayı öyle benimsedik ki,artık mahalleden biri saymaya başladık.

O da tıpkı bizim gibi, gün içerisinde işe giden, avmlerden alışveriş yapan,düğünlerde halaya, camilerde namaza duran, lokantalarda yemek yiyip çarşı pazarda dolanan ve bayramlarda tatil yaparak hafta sonlarında izinli olan sıradan bir vatandaşımız gibi oldu.

Virüsle yaşamayı öğrenmek güzel de onu tanıştan saymak abartılı biraz abartılı.

Hani görünür olsa da yolda karşılaşsak n’ber birader mealinden gülümseyerek selamlayıp geçeceğiz yanından…

Evet kabul annenin korona taşıyıcısı olması ve virüsü oğluna geçirmesi kuvvetle muhtemel de,olasılık değerlendirilmeleri denilen bir kavram da var ama.

Kaldı ki anne pandemi servisinde bile çalışmıyor.

Öncelikle evde sağlık hizmetlerinde görev yapan sağlıkçıların görevleri virüs taşıyanlarla direk olarak temasta bulunmalarını gerektirmiyor. Onlar  kronik hastalıkları olan, yaşlı ve evde yatalak olan hastaların kan alma, ilaç ve iğne takiplerini ve ailelere hastaların bakımlarını yapıyorlar ve aileleri süreç hakkında bilgilendiyorlar.

Çalışma sahalarına dolayısı ile de  konutlara  Coronaya karşı bütün önlemleri alarak ambulanslarla  gidiyorlar, Sağlık Bakanlığı da tüm ekipmanlarını veriyor.

Üstelik bir hastaya gitmeden önce o evde yaşayanların covid-19 olup olmadıklarına bakılıyor.

Kısacası evde sağlık görevlileri hepimizden çok donanım sahibiler bulaş riskine karşı.

Bizim neyimiz var?

Hala takıp takmama arasında karasız kaldığımız, çeşitli bahanelerle beni bozuyor arkadaş diye hiç takmadığımız,bütçelerimiz  yüzünden günde on iki saat aynısıyla dolaştığımız, sıkılınca nerdeysek oracığa çıkarıp atıverdiğimiz hatta bazen de ‘‘bunda daha iş var;ziyan olmasın bari’’diyerek birbirimizinkini taktığımız maskelerimizden, ceplerimizde ki içeriklerinde ne olduğundan asla emin olamadığımız dezenfektanlarımızdan, bir türlü hesaplayamayarak inadına daha da üst üste yığıldığımız sosyal mesafelerimizden ve en iddialımızın günde beş kereyi geçmeyen el yıkamalarımızdan başka ?

Ha bu arada velayeti isteyen  baba da belediye zabıtası…

Kim  kimden daha riskli takdir sizin.

Elbette bir velayet davasının analizini yapabilecek sonuçlarını eşleştirebilecek hukuki bilgiye sahip değilim. Sen kimsin de mahkeme kararını yorumluyorsun denilse ona diyecek bir sözüm de yok…

Ama vicdanım var…

Ve o da bana bu hadise de bir terslik var diyor.

Şimdi mahkemenin verdiği bu karar kesinleşir de emsal halini alırsa, sağlıkçı eşinden ayrılmak isteyen herkes  kendi bulaş risklerine bakılmaksızın çocuklarının velayetlerinin kendilerine verilmesini talep eden dilekçeler vermeyecekler mi mahkemelere?

Verecekler…

Bu olası emsal karar sağlık çalışanlarının zor durumda olmalarından  faydalanarak çocukları anne ya da babalarından ayırmanın yolunu açacak mı ?

Açacak…

Sağlıkçı anne ya da baba peki o zaman ben yıllık iznimi kullanmak istiyorum, ,emekliliğimi istiyorum o da olmadı meslekten istifa ediyorum deseler sorun çözülecek mi?

Çözülmeyecek…

Çünkü Sağlık Bakanlığı koronavirüs sürecinde istifa taleplerini kabul edilmeyeceğini bildirdi. Ayrıca yaş haddi ve malulen hariç, emekli işlemlerinin tahsis edilmeyeceğini, yıllık izinlerin ise durdurulduğunu açıkladı..

Eee bu durumda adalet tecelli edecek mi?

Ona sorulsa elbette tecelli filan etmem diyeceği kesin de, eğer kesin karar velayetin ileri sürdüğü gerekçeler çerçevesinde babaya verilirse etmiş gibi sayılacağı daha kesin.

O zaman şu da kesin ki;

Artık kadına şiddetin bir de görevi bahane edilerek uygulanan muhtemeli var.

Ama Yargıcının bizzat tanık olduğu davaların görüldüğü ve ilahi adaletin muhtemelen değil resen tecil ettiği bir mahkeme daha var;

Ara karar filan da yok o mahkemede…

Deliller ise burada vicdan defterlerine yazılarak kayıt altına alınıyor; karatılmalarının mümkünü yok yani.

Temyiz ? o zaten hiç yok.

Kim bilir annelik ile şereflendirilen kadın kullara karşı uygulanan şiddetin cezası nedir?

İşte onun çok daha şiddetli olacağı  kuvvetle muhtemel…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.