Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Milletimizin başı sağ olsun

Yazının Giriş Tarihi: 02.03.2020 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.03.2020 00:01

1997 Yılın da  bir dostumun otobüsünde hatır için üç ay kadar gidip gelmiştik, Garaj alemini pek bilmediği için güvenilir bir arkadaşı olarak aşırı ricası üzerine zor da olsa bu işi kabul etmiştik. Biraz da gezmeyi seven maceracı bir ruhumuz vardı. Enteresan insanlar gördük, bir ayağı çukurda olup bilet parası vermemek için yalan söyleyen yaşlılar beni en çok üzen kesimdi.! Yollarda dolandırılacak saf arayan üçkağıtçılar, dolandırıcılar, kısaca her kesimden insanla karşılaşacağınız bir alemdir şehirler arası terminaller ve otobüs alemi. Üç ay içinde öyle insanlar gördüm ki anlatsak deyim yerindeyse gerçekten roman olur. Yolcuların ise bana bakıp ''sen bu işi nasıl yapıyorsun. bu işin insanı değilsin?'' sorularına da sıklıkça muhatap oluyordum. yeni tanısalar da böyle düşünmeleri sanırım beni mutlu ediyordu.

Bir pazar günü Erdek ten hareket edip İstanbul'a geleceğiz, Perona yanaştık, otobüsten indim etrafa bakıyorken bankette oturan yaşlı bir kadın dikkatimi çekti.! o an oda bana bakıyordu, mazlum ve yorgun bir hali vardı, bir müddet sonra bana seslenerek.

-Evladım nereye gidiyorsunuz?

-İstanbul'a teyze

-Bursa'dan geçiyor musunuz?

-Evet geçiyoruz

-Evladım benim Bursa'ya gitmem lazım orada kızım var,

-Tamam teyze götürelim seni Bursa'ya

-İyi olur ama oğlum benim hiç param yok.!

Teyze dediğim gibi mazlum ve yorgun görünüyor hatta yaşama sevinci dahi kalmamış gibiydi, az çok gerçek ihtiyaç sahibini anlıyorsunuz,  haline üzülmüştüm ve.

-Tamam götürürüz teyze sen bankette otur daha erken, ben sana haber veririm.

Otobüsün kalkmasına yakın teyzeyi çağırıp ortalarda bir koltuğa oturttum, iki tane kek ve bir bardak meyve suyu verdim, teyze bir anda bitirdi bunları. İşte o an kendime çok kızdım, ilk konuşmamızda ''teyze aç mısın'' diye sormam gerekirdi ve bunu neden düşünmedim diye üzüldüm. Hemen beş, altı civarı kek verdim ve teyzeyi Bursa terminalinde sağ salim indirdim. Unutamadığım yolculardan biri bu yaşlı teyzeydi, bir diğeri ise Güneydoğu da görev yapan bir astsubay dı.

İstanbul Esenler terminalin den sabah beşte perondan hareket edip Çanakkale'ye gideceğiz, otobüste on civarı yolcu var. Perondan hareket ettik, Terminal den çıkış evraklarını alıp hareket ediyoruz, tam çıkışta bir vatandaş el işareti yaptı. Otobüs durdu ve yolcuyu aldık. Binen yolcular genelde otobüsün ön koltuklarına bakıp boş koltuk bulmaya çalışırlar. Fakat bu yolcu bunun tam tersini yaparak ön tarafa hiç bakmadan arkaya doğru gidip boş bir koltuğa oturdu, elinde ise sıkıca tuttuğu bir poşet vardı. Yanına gittim .

-Hoş geldiniz yolculuk nereye.?

-Hoş bulduk Çanakkale'ye gidiyorum nasipse

-Ön koltuklar boş dilerseniz ön tarafa geçin

-Sağolun burası benim için daha iyi

-Gözleriniz çok kızarmış, kötü bir şey mi var, yardımcı olabilir miyim?

-Çok teşekkür ederim, Ben astsubayım, gece 12 de geldim moralim bozuktu, köprü altında bir kaç şarapçı buldum, onlarla beşe kadar oturup sohbet ettim, dertleştik, ve ağladık.!

-Anlaşılan sıkıntı büyük, çay veya kahve içer misiniz?

-Hiç bir şey istemiyorum, fakat siz müsait olursanız sohbet edebiliriz.

-Biraz sonra gelirim benim için uygun.

Bir müddet sonra Astsubayın yanına geliyorum ve uzun uzun sohbet ediyoruz, askerliğini Güneydoğu da yapan biri olarak Astsubayın üzüntüsünü anlıyor ve teselli etmeye çalışıyorum. Bir çok kere çatışmaya katılmış ve yine bir çok askerini kaybetmiş hher kaybediş onda acı hatıralar bırakıyor. Sonrasın da hem anlattı hem ağladı ve teselli etmeye çalıştım.

Asstsubayın anlatımı ''ben Çanakkaleliyim Astsubay okulunda okurken bir sevdiğim vardı, oda beni çok seviyordu, yada ben öyle sanıyordum, fakat beni bekleyeceği yerde ben mezun olmadan başkasıyla kaçtı, çok üzüldüm ve acı çektim, her şeyi unutmak istedim bu sebeple hatıralarımın canlanacağı Çanakkale ye yıllarca gelmedim. Ben güneydoğu da görev yapıyorum yanımda Çanakkaleli bir asker Şehit oldu, ve ben Çanakkaleliyim diye ailesine haber verme görevini bana verdiler. Her ne kadar kabul etmek istemesem de bu acı görev bana kaldı. Yirmi yıl sonra Çanakkale ye ilk kez gideceğim ve geliş şeklime bakın, Şehit olan askerimizin ailesine oğlunuz öldü ondan geriye yalnızca bu poşet kaldı.! nasıl diyeceğim? '' diyerek ağlamaya başladı ve beni de ağlattı.

ASTSUBAYIN GÖZÜYLE 

Güneydoğuda ki çarpık ilişkileri dinledim ve dinledikçe sinirlendim, para ve uyuşturucu trafiğinin nasıl döndüğünü, biraz biliyordum, fakat yaşayan canlı şahidi ile dinledikçe her şeyden nefret ediyorsunuz, insan hayatını ve vatan sevgisini her şeyin üstünde tutan bizler gibi Vatanperver lere bu dünya uygun değil, öğrendikçe acı çekiyor ve mutsuz oluyorsunuz. Üstte yaşayıp anlattığım iki olayın üstünden 23 yıl geçti inanın değişen ve gelişen bir şey yok. İdlib te kaybettiğimiz Asker lermize içimiz parçalanıyorken kaybettiklerimiz ile birlikte milyonlarca insanımız ölüyor. Karşılaştığımız gibi kaliteli subay ve Astsubaylarımız da içten içe ölüyorlar.

Şehitlerimize rahmet Gazilerİmize şifa diliyoruz MİLLETİMİZİN BAŞI SAĞOLSUN...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.