Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Mesut Bahtiyar

Yazının Giriş Tarihi: 26.09.2018 00:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.09.2018 00:02

Yirmi iki yıl olmuş sonsuzluğu göçeli.

Çok net hatırlıyorum ölüm sürecini ve cenazesini annemin çocukluk arkadaşının.

Aradan geçen bu kocaman yirmi iki sene de değil ölümünü yaşadığı hatırlanacak sanatçı tanıyorsunuz?

Üç, beş belki yedi çok zorlasınız on.

Evet Zeki Müren özel bir yetenekti ve özel yetenekler dünyaya çok sık gelmiyorlar kabul.

İyi de hiç mi özele yakın yetenekli sanatçı çıkmaz seksen küsur milyonun içinden.

Hani o X Y kuşağı diye kategorize ettiğimiz çocuklar bile biliyorlar Sanat Güneşini ve ona dair şarkıları. Henüz çok çok genç olan Z kuşağı da bilecektir zamanı gelince eminim.

Türk Sanat Müziğinin yeni kuşaklarla hiçbir derdi yok, onlarında onunla bir sıkıntıları. Geneli dışlamıyor “artık eskidi bu işler” diye.

Çok sık denk geliyorum o kuşağın sesi bu kuşaklarda da yankılanıyor. Seviyor çocuklar makamları hatta derneklerden biliyorum sahipte çıkıyorlar.

Şarkıların güfteleri ayrı besteleri ayrı bir haz bırakırken kulaklarda şimdilerde neden sustu o güfteleri yazan kalemler, makam bilen sesler?

Neden her güzellik için nostalji sıfatına ihtiyaç duyuyoruz. Neden eskiden güzel olanlar şimdi iyi bile değil?

O dolu dolu sanat insanları gittikçe yerleri doldurulamıyor. Bırakın doldurulmasını bıraktıkları boşluklar kalitesizliğin harcı ile kapatılıyor.

Aaa Tarkan Türk Sanat müziği söylüyor gel bak cümlesinde ki şaşırma nidası aaaa cümlenin başında kaldıkça da harç katılaştıkça katılaşıyor.

Sadece müzikte değil bu durum; Güzel sanatların her bölümünde aynı. (Şu güzel sanatlar lafına da pek ayar olurum; sanki çirkin sanat varmış gibi.)

Yazar desensiz tek tük, ressam deseniz o da tek tek, şair deseniz sek sek, yorumcu bestekar deseniz hep yek.

Böyle olunca da gelsin nostalji. Hayır çocuklar ileride nostalji sözcüğünü de bir sanat dalı sanacaklar ondan korkuyorum.

Geçen gün kendime “Ne güzel hatırlayacak bir sürü anım var” derken yakaladım kendimi. Artık neyi ya da neleri eksik yaşamışsam.

Peki bu çağın çocukları böyle bir cümle kuracaklar mı ben yaşlara geldiklerinde. Hayır hayır elbette istemem kurmalarını, hem böylesi cümleler kurmalarını hem de geçmişlerine ağıt yakmalarını. Ama korkarım geçtim ağıt yakmaktan anımsayacakları derin anıları bile olmayacak.

Artık varsa yoksa bilgisayar, akıllı telefon diye devam etmemi bekleyen olursa yanılır. Evet varsa yoksa bilgisayar telefon vs de onlarında içinde benim ağıt yaktıklarım var ve evlatlar bunu gayet iyi biliyorlar. Bilmedikleri kendilerine ait ağıt yakılacak sanatçıların artık olmayacağı.

Nereden biliyorsun, hatta gençlerin zevklerini ne kadar biliyorsun da böyle iddialı cümle kuruyorsun?

Biliyorum çünkü bu gün en az on gence sordum dedim ki ‘Sanat ve güneş desem ne dersiniz?’’

Gözleri parladı dediler ki Zeki Müren.

Deseydim ki;

“ismim mesut göbek adım bahtiyar / yıllarca hep böyle bildiniz siz / mesut bahtiyardan şarkılar dinlediniz"

Deyin bakalım o Zeki Müren ise bu kim?

Diyeceklerdi ki yine; O Mesut Bahtiyar aslında Zeki Müren.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.