Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

MALTA ERİĞİ

Yazının Giriş Tarihi: 08.01.2019 00:12
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.01.2019 00:12

Malta’yı bilmeyebilirsiniz.
Nerededir, yüz ölçümü kaç kilometredir, nüfusu kaçtır, iklimi nasıldır, ne üretir satar, ne ithal eder alır…
Bilmemeniz de son derece doğaldır. Çünkü sizin turistik seyahatten öte Malta’yla hiçbir alakanızın olmaması gayet normal. Onu da kaçınız gerçekleştirebilir belli değil.
Ama Malta eriğini duymuşluğunuz vardır.
Sosyetik adı Yeni Dünya olan dışı hafif sert, içi de yumuşak bir meyve.
Öteden beri bu erikimsi meyveye neden Yeni dünya denildiğini hiç anlamamıştım.
Öyle ya ne yeniydi ne dünyaya benziyordu. Rengi deseniz bu tanımla tamamen kel alaka mavi bile değil turuncu.
Meğer bilen biliyormuş.
Hınzır taa o zamanlardan adını Yeni Dünya koymuş ki, ileride dünyasını dünya gözü ile değiştirebilsin diye.
Yok canım…
Hadi ya…
Pes valla…
Vay anasına…
Gibisinden hayret nidaları arasında çoktan seçmeli gündemimiz de bir parladı, kırk sekiz saat sonra da söndü gitti.
Bankacılık ve finans, Sigorta, Lastik, Kimya, Perakende, Gıda, Çimento, Otomotiv, Tekstil, Dış ticaret ortaklıları/girişimleri, Bilgi ve Telekomünikasyon; Kağıt ve ambalaj malzemeleri, Turizm, Sigara ve tütüncülük…
70 bine yakın  çalışan ve milyarca dolar sermaye…
Sonuç?
Malta Eriği.
Şimdi çok daha iyi anlıyorum bu meyveye neden Yenidünya dendiğini.
Bir ülkenin en büyük sermayedarlarından biri kendisininkinin üçte biri bir ülkenin vatandaşı oluyorsa üstelik bunu üzerine para vererek yapıyorsa bu dünyanın her yerinde haber ve yazı konusudur.
Olay öyle hamasi söylemlerle geçiştirilemeyecek kadar önemli ve ne yazık ki örnek teşkil edebilecek kadar da tehlikelidir.
Bu tip yazıları haberin kaynaklarından doğrulatmadan kesinlikle yazmam. En ufak bir yanlış cümle ilgililerin kul hakkına tecavüz olur ki en çokta bundan korkarım.
Ama bu yazıda kaynak aramadım, çünkü olay çarşaf çarşaf yazıldı çizildi. Ortak referansta Malta’nın her yılın sonunda Resmi Gazetesinin yayınladığı veriler idi.
Malta küçücük boyuna posuna bakmadan her yıl ülkeden vatandaşlık alanların listesini yayımlıyor ve yine her yıl belli sayıda yabancı yatırımcıya vatandaşlık verilmesini sağlayan ve tam ismi Citizenship by Investment (Yatırım ile Vatandaşlık) olan programa girenlerin isimlerini açıklıyor.
Yani alenen bu yıl bu para babalarını transfer ettik diye tüm dünyaya hava atıyor.
Yukarıda saydığım sektörlerde yıllarca bu ülkenin kazandırdıkları ile Karun kadar zengin olan anlı şanlı aile ise transferin flaş unsurları.
Elbette yalnız değiller; onların yanı sıra dünyalıklarını bu topraklara ve insanının işgücüne borçlu daha pek çok bilindik isim de o ülkenin vatandaşı olmuş. Ya da başka ülkelerin transfer listelerine girmiş.
Transfer listesi belki ama vatandaşı olmuş deyimi yanlış oldu; burada kazandıkları ile oradan vatandaşlık satın almışlar demek daha doğru.
Ne güzel;
Ye iç yat kazandıkça kazan yalap şap vergi öde  baktın arpanın suyu azaldı al eline eriği dişleye dişleye tüy.
Evet, bu hazretlerin ülke ekonomisine katkıları yadsınamaz ancak samimiyetlikleri ve samimiyetsizlikleri tartışılır.
Tabii hadi bana baaayy deyip bir gecede Maltalı olmakla bitmiyor iş; sanırım ve umut ederim ki bu gidişin neden olduğu sonuçlar ile ilgili sorular yetkili merciler tarafından sorulacaktır kendilerine.
Elbet birileri bunlara yok öyle alanda kaçan birader demezlerse kuyrukta bekleyenlerin önünü almak çok zorlaşır.
Ha sana ne kardeşim para onların keyif onların giderler giderler kimseyi ırgalamaz diyenler varsa; ben de derim ki paralarının helal kazandıkları kısmında gözü olan varsa gözü çıksın, amma bankalı mankalı, dolarlı molarlı, akçeli makçeli tiyatrolarla dünyanın bir ucunda perde açmaya kalkanlar varsa bilsinler ki şişman soprano sahneye çıkmadan opera bitmez…
Benim içim rahat; biz Türkiye cumhuriyeti vatandaşlığını Türk milleti olarak kazandık. Hatta bu belki de bedelini para ile ödemeden tek kazanımımızdır çünkü dedelerimiz kanları ödediler hesabı.
İddia ediyorum durum ne olursa olsun tası tarağı toplayıp kaçacakların sayıları bu Türk milletinin nüfusunun yüzde 2 sini bile geçmeyecek. Zaten şu anda beyinlerini ceplerine koyup para kasalarını sırtlayıp yenidünya kemirenlerin sayısı da 200 küsur bin.
Eh o kadar kusur kadı kızında da olur.
Merak ettiğim arka kapıdan kaçanların günü geldiğinde ön kapıyı hangi yüzle çalacakları.
Malum Bezirgan başı diye bir oyunumuz var, onun da kapısı var…
Gerçi Bezirgan yine onlar olacaklar da, kapının anahtarı her zaman ki gibi bizim belimizde takılı kalacak.
Hele bir çalsınlar o kapıyı anlayacaklar…
Erikten bu kadar çok söz edince aklıma nedense hurma geldi.
Konuyla alakası yok tabi de,
Ama onun tırmalama huyu vardı değil mi?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.