1985 Yılında Hipodrom gençlik olarak semt takımımız vardı kuruluşundan itibaren takım kaptanlığını yapmıştım 17 yaşındaydım ve takımın başarılı olması futbolunda ülkemizde sevilmesi sebebiyle ilgi gören bir kulüp olmuştuk.

Kulübe gelip takıma girmek isteyen gençler giderek çoğalıyordu takıma adını veren Hipodrom sahalarının semtte olması da ayrıca avantaj sağlıyordu. Çevremiz giderek genişliyor rakip takımlarla centilmence maçlar yapıyorduk ve bizimle dost olanlar yalnızca futbol oynayanlarla kalmıyor futbol oynayanların arkadaşları da futbolu sevmese de bizlerle dostluk kuruyordu, bu tarzda futbol oynamayan fakat bizim dostluğumuzu seven ve bizimle gezmeye başlayan bir arkadaşımız vardı bizden bir kaç yaşta büyüktü ve askerlik dönemimiz geldiğinde ayrıldık. Kendisi de memleketine gitti bizde hafif serseri halleri ile birlikte sempatik hareketlerini de hatıra olarak bıraktı.

Dost sohbetlerimizde kendisini yad eder gülerdik. Kendisi ile tam 26 yıl görüşemedik bu gruptan bir arkadaşımız vefat edince memleketinden cenazeye Bursa'ya geldi kalabalık bir cemaat vardı onun da geldiğini söylediler.

Bir müddet sonra cenazeyi beklerken oturduğumuz kahveye geldi pek değişmemişti yine esprili konuşmaları hoş beşten sonra kendisine bir soru sordum ''ceza evine girdiğini duymuştum doğru mu?'' deyince başladı anlatmaya:
'Evet girdim cezamı yattım suçum hap satmaktı, ben 500 hapla yakalanmıştım'' dedi biraz durdu ve yine neşeli haline döndü ''ben iki çocuğumu üniversitede okuttum onlar için her şeyi yaptım ve onlarla gurur duyuyorum!'' dedi.

Düşündüm ,düşündüm başkalarının çocuklarını zehirleyerek kendi çocuklarına gelecek hazırlamak ve bununla gurur duymak ne kadar bencilce bir duygu olsa gerek diye içimden geçirdim.

Uyuşturucu batağına düşürülen gençlerimiz ailelerinden kopmuş gençlerimiz ve İstanbul Bakırköy'deki Amatem, Çamatem, hastanelerine giden müptela insanlarımızı düşündüm oraları gezip görmüştüm parçalanmış genç çocuk ve kızları yanlarında perişan ve utanan anne, babaları, abi , kardeşleri görmüştüm.

Bu yazıyı yazarken dahi hepsi gözümün önünden geçiyor. Kolay yoldan para kazanmak için yapılan bu hainlikler bir türlü bitmiyor kötü ruhlu insanlar yaşamak için öldürüyor ne için kendileri ve çocuklarının daha rahat bir hayat sürmeleri için, günü kurtardın ve kazandın diyelim peki diğer insanlara kaybettirdiklerin ne olacak?

Evet eski dostumuz bizim için bitmiştir.

26 yıl sonra gördüğümüz bir eski dosta ne telefon numarası verdik ne telefonunu aldık ne de tekrar görüşelim temennisinde bulunmadan sessizce ayrıldık.

Bu gün çok daha iyi analiz ediyoruz biz gençleri futbola ve spora davet ettik yol açtık kötü alışkanlıklardan uzak tuttuk ve en doğrusunu yaptık mazimizde utanılacak bir yanlış tercihimiz olmamış şükür.

Uyuşturucu kullanımını giderek tehlikeli boyutlara geldiği ülkemizde Emniyet rakamlarını verreceğiz.

BAĞIMLI SAYISI ARTTIYOR

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı, “2014 Türkiye Uyuşturucu Raporu”ndaki istatistiki veriler, uyuşturucu kullanımı ve bağımlılığının ürkütücü boyutlara ulaştığını ortaya koydu.

Başta Bonzai olmak üzere uyuşturucu bağımlılığı, kullanımı ve buna bağlı ölümlerin artmasından sonra “Uyuşturucu Eylem Planı” devreye sokuldu. 6 bakanlığı kapsayan ve uygulamaya başlanan eylem planına rağmen uyuşturucunun önüne geçilemedi. Emniyet müdürlüklerinin bünyesinde kurulan NARKOTİM ekipleri, birçok operasyona imza attı. Raporda, gündemden düşmeyen Bonzai kullanımının yüzde 38 arttığına dikkat çekilirken, uyuşturucu kullanımının da yüzde 17 artış gösterdiği belirtildi. Uyuşturucu satıcılarının, bağımlılığı artırmak için sentetik kannabinoidler olarak adlandırılan “Bonzai”nin, ABD ve Çin’den Türkiye’ye yasa dışı yollardan sokulduğu etken maddenin ada çayı ve damiana çayı gibi bitki yapraklarına emdirilerek piyasaya sürüldüğü kaydedildi.