Soluksuz bir algı yönetimi ile karşı karşıyayız. Adeta tedirgin olmadan aldığımız nefes olsun istemiyorlar. Dünya'nın kendince süper gücü olduğunu iddia eden katliamlar ülkesi Amerika, yine toplamış topunu tüfeğini vahşisini geliyor sınırlarımıza. Nedir bu Amerika'nın Ortadoğu'dan ve Dünya'nın diğer ülkelerinden isteyipte alamadığı? Veyahut neyi paylaşmak istemiyor? Kaos planlarının baş aktörü Amerika'nın Dünya'ya kafa tutmasının ve terörizm üretmesinin arkasında elbette savunma sanayisinin sürekli geliştirdiği teknolojiler ve silahlar var. Bir başka boyutta ise, adeta çetecilik yaparak Dünya'ya olan borcunun üstüne yatmak istiyor Amerika. Oysa çok değil, yüzyıl öncesinde dersini vermiştik Dünya'nın biz. Adı üstünde Birleşik Amerika ve diğer yanında terörist ortağı Birleşik Araplar ile sözüm ona Büyük İsrail devletini kurma hayalinin peşinde yüzyıllardır kendilerini ve milyonlarca masumu heba ettiler. Kusura bakmayın ama bugünde bu dalkavukların yarattığı korku algısına aldanan onbinler mevcut. Türkiye'nin öyle pekte kolay lokma olmadığını artık herkesin kafasına yerleştirmesi gerekiyor. Israrla hükümet düşmanlığı veyahut sözüm ona muhalefet yapıyoruz diye "ihanet" içinde veya "hain" olma sınırında hatalı çabalar içinde o kadar çok insan var ki! Dolar, Euro yükseliyor diye feryat eden mi ararsınız yoksa akaryakıt zamlarından veryansın eden mi? Elbette küresel değişkenlerin oyun merkezinde olan toprakların efendileri olarak zor günler göreceğiz. Elbette bu zor günlerde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kudretini de idrak etmeliyiz. FETÖ ile mücadele hususunda ciddi adımlar atılarak hızla bu kirli yapı ülkenin bağırsaklarından temizlenirken işgalci güçlerin içeride ki maşaları kızıl ateşe atılırken, bu kuklaların baş aktörlerinin sahneye çıktığını artık görmeliyiz. Ve unutmamalıyız, bizim toprağımızdan öte gideceğimiz ve yaşayacağımız bir başka yer yok! En azından benim ve sülalemin yok... Kafkaslardan Balkanlara at üstünde kimi zaman yörük kimi zaman yerleşik vatan mücadelesi veren ailemin ve bizler gibi insanların "Önce Vatan" sözünden öte bir tedirginliği ve derdi yok! O yüzden belki de korkunun ecele faydası yok diyerek ülkemiz adına daha fazla ekonomi ve katkı üreten insanları sahipleniyoruz. Farkında değilsiniz belki! Belki de son zamanlarda zam ve döviz dalganlamalarına, faizden kar eden insanlar ile bankalara aldanarak Türk Dünyası'nın Ankara'ya nasıl akın akın geldiğini görmüyorsunuz. Veyahut görmek istemiyorsunuz! Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ağırladığı devletlere ve onların liderlerine bir baktığınızda ortak paydanın Türkiye ve İslam olduğunu ortak vatanın Anadolu olduğunu görmemeniz imkansız. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu zor günlerde en yakını bizlerden birisi içimizden bir adam Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu. Son dönemde Ankara'nın hızlı yurt içi ve yurt dışı trafiği nedeniyle ulusal gündemli küresel birlikteliklere imza atan Başbakan Yardımcısı Çavuşoğlu'na Bursa'ya geldiğinde sormak lazım, Türk Dünyası'nın bize bakış açısını. Ve belki de kimbilir, kendisi biz sormadan anlatır. Kusura bakmayın ama esnaf tüm bu feryatlara ve figanlara kulağını tıkamış daha ucuza nasıl üretirim, daha yerli nasıl üretirim derdinde. Peki siz tüketen vatandaşlar daha fazla ne kadar yerli ürün tüketebiliriz diye düşündünüz mü hiç? Yerel markalarınıza ne kadar sahip çıkıyorsunuz? Amerikan türevi içecek ve yiyecekler yada markalar yerine neden daha fazla yerli ve milli markaları tüketerek yerel ve ulusal ekonomiye katma değer harcamıyorsunuz? Ya da neden daha fazla kazanan işletmeler oluşturmak adına şikayet etmek yerine övülecek başarılara imza atmıyorsunuz? Kusura bakmayın ama illa ki, bu toprakları bizden almak isteyenler olacaktır! Tıpkı yüzyıl önce olduğu gibi. Velev ki, güzeli kim istemez? Ve yine kusura bakmayın ama benim, kızımı yabancı mandaların yönettiği bir ülkede yetiştirmeye hiç niyetim yok. O yüzden 'ben' demeksizin 'biz' diyerek daha fazla üretmeye ve yerli, milli markaların ürünlerini tüketmeye sizleri davet ediyorum. Hep dediğim gibi, kusura bakmayın ama "Ne Mutlu Türküm Diyene..."