Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Oyuncu Şemsi İnkaya: Seyirciye bir teşekkür etmemenin üzüntüsü içerisindeyim

Türk tiyatro ve sinema oyuncusu Şemsi İnkaya, 'Türk sinemasının 100. Yılına' denk gelen 21.’si Altın Koza Film Festivali’nin açılış töreninde bu 'temaya' yeterince vurgu yapılmadığını düşünüyor. 55 yıldır oyunculuk yapan 75...

Haber Giriş Tarihi: 20.09.2014 14:02
Haber Güncellenme Tarihi: 20.09.2014 14:02
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Oyuncu Şemsi İnkaya: Seyirciye bir teşekkür etmemenin üzüntüsü içerisindeyim
Türk tiyatro ve sinema oyuncusu Şemsi İnkaya, 'Türk sinemasının 100. Yılına' denk gelen 21.’si Altın Koza Film Festivali’nin açılış töreninde bu 'temaya' yeterince vurgu yapılmadığını düşünüyor. 55 yıldır oyunculuk yapan 75 yaşındaki İnkaya, o gece seyirciye ‘bir teşekkür’ etme fırsatı bulamamasının üzüntüsünü yaşıyor. Programda sinema sanatçılarına –kısa da olsa– konuşma imkânı verilmezken diğer protokol üyelerinin uzun konuşmalarını eleştiren İnkaya, “Seyirciye teşekkür etmezsem burada bulunmamın ne anlamı var. Bu görevimi yerine getirmek için, diziyi bıraktım, geldim.” dedi.

Türk sinemasının 100. yılında rahmetli olan sanatçıları anmak, yaşayan kişilerin ise ödüllendirmesi düşünülen gecenin bu amacın çıktığını savunan İnkaya, "Öncelikle gelen teklifte ‘sanatçılar çıkıyor, çok konuşuyor. Onun önünü alamayız, Sanatçılar konuşmasın. (Sahneye) çağırılan sanatçı çıksın (Altın Koza heykelini) kaldırsın, orada sırada beklisin. Peki, ondan sonra çıkanlar ne yaptı ? O çıkan zatı muhteremler…En sonunda değerli sunucumuz (hadi hepiniz gelin) dedi. Bizde orada bekliyoruz. Sen 100 yıl kutlamasına sanatçıları davet ediyorsun. O yüz yıl içerisinde seni destekleyen, bir yere getiren seyirciye sanatçı olarak teşekkür edemiyorsun. Ne acı bir şey değil mi?” diye konuştu. "Sinema emekçilerine üç dakikayı geçmeyecek bir konuşma şansı verilebilirdi" diyen İnkaya, şöyle devam etti: "Bir teşekkür eder, saygılar sunar, (platformdan) inersin. Ama çok enteresan bir şey. Bizim seyirciye teşekkür borcumuz var. Ben borcumu bu yıl ödemezsem başka bir sene nasıl ödeyeceğim, hayatta kalacak mıyım? O manevi borcu onlara teşekkür ederek, ödemek isterim. Bu benim en doğal hakkım. Çünkü sinemayı 100. yılına getiren o seyirci. Sahneye davet ettiğin ve (dev ekranda) gösterilen sanatçıların hepsi birer kilometre taşı. Bugünkü sinemayı hazırlayanlar onlar."

Törenin sonunda sanatçılar adına söz alan Fatma Girik’in konuşmaları için ise Şemsi İnkaya, “En son…Bitmiş, iş kopmuştu. Bana göre ciddiyeti kalmamıştı o gecenin. Çok beğenen, ‘harika’ diyen de olabilir. Buna da saygımız var. Ama bu kişisel fikrim ve özlemim. Seyirciye bir teşekkür etmemenin üzüntüsü içerisindeyim.” değerlendirmesini yapıyor.

18. Altın Koza Film Festivali’nde jüri üyeliği yaptığını ve o dönem teklifleriyle Yılmaz Günel özel ödülünün etkinliğe konulduğunu hatırlatan İnkaya, o tarihte kendilerini rahatsız eden bir şeyin olmadığını; fakat bu yılki festival organizasyonunda biraz ‘acemilik’ hissettiğini ileri sürdü.

"BU İŞİN SAMİMİYETİ ÇOK ÖNEMLİ"

"Başlasın ve bitsin, gibi bir his var" diyen ünlü oyuncu, şunları söyledi: "Bu işin samimiyeti çok önemli. Orada Başkan kadar herkesin samimiyeti çok önemli. Seyirci hemen anlıyor. Onun için samimiyetsizlik dağıldığı zaman iş kopuyor. O zaman ne oluyor ? Bir an evvel bitirelim. Bu o değil, bu bir kültür işi, kültür festivali. Türk sinemasının 100. yılını kutluyorsun. Başka böyle bir şey var. 100. yıl kutlamalarının diğer festivallerden ne farkı var. Ben hiç fark görmedim. Eski tuluatçıdan Laçka Nuri derlerdi. Bizde çalıştık, onunla. Adamın tiyatrosu var Anadolu’yu dolaşıyor. Oyun tek oynanıyor. Birisi tuluatı fazla kaçırdığı anda (adam oyunu sahnenin arkasında seyreder) ‘laçka’ dediği zaman perde kapanıyor. Bu niye ? Seyirciye saygısından.. Bu hep anıdır. Dikkat edersen iş sahnede kopukluklar başladı. Hâlbuki iki sunucu o kadar güzel idare ediyordu. Ama konuşmacılar gelince, öbürleri ‘onu da çağıralım, o da gelsin, o da konuşsun, hadi sende buyur…’ Programsız iş olmaz. Sahnede programsızlık hemen sırıtır, samimiyetsizlik orada başlar.”

"ŞİMDİ BASKI DEVLET PROGRAMI OLDU"

1974 yılında sinema çalışmalarına başladığına dikkat çeken Şemsi İnkaya, televizyonun olmadığı o dönemde sinemanın tiyatrocular için ek iş olarak yapıldığını ifade etti. Özel tiyatrolarda çalıştığını anlatan İnkaya, 12 Mart, 12 Eylül ün bütün çillerini çeken bir kuşak olduklarının altını çiziyor. Bundan dolayı seyirciye teşekkür etmek istediğini aktaran İnkaya, “O dönem neler yaşamadık ki? Utanç verici şeyler, fişlendik. (Şimdi fişlendik diye kıyametler koparıyorlar ya.) Biz 12 Eylül’ de arkadaşlarla birlikte İstanbul Sansaryan Han’da fişlendik. Hala o kart bende saklı. Bir o saklı, 40 sene evvel organ bağışımın kartı saklı, bir de tabiatı korumak (adına) bir ağacım var. Başka hiçbir şeyim, arabam da yok. O zaman öyle baskılar vardı. Şimdi baskı olayı devlet programı oldu. Tiyatrolara olan baskıları görüyoruz. Bale, senfoni orkestralarına… Kendi yağınızla kavrulun…Tiyatrolar kapanıyor, hepsi kapanacak Farklı bir şey yaşıyoruz. Yaşadıklarımızın dışında demek ki bizim de yaşamamız gerekiyormuş, hayatta olduğumuz sürece. Bunu da yaşıyoruz." açıklamasını yaptı.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.