Futbol ile ilgilenenler İlyas Tüfekçi ismini çok iyi bilirler. 1980’li yılların başında Almanya'nın Stuttgart ve Schalke 04 takımlarında oynamış ve ilk gurbetçi futbolcumuz sayılabilir. Erdal Keser ve Erhan Önal ile birlikte oynadığı futbol ile A milli takımıza kadar yükselmiş taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanmıştır. 1984 yılında ise Fenerbahçe'ye transfer olmuştur. Tarihi Bordeaux maçında mükemmel futbolu hafızalardan silinmemiştir. 2 yıl sonra ise Jupp Derwal yönetiminde ki Galatasaray'a transfer olup Avrupa'da Galatasaray'ın çeyrek final oynamasında pay sahibi olmuştur. İlyas Tüfekçi'yi bizzat canlı izleyen biri olarak kendimi şanslı hissediyorum.

1.64 cm boyu ile birçok uzun stoperden hava toplarını alıp kafa golleri kıvrak bilekleri, attığı estetik çalımlar ve teknik vuruşları, frikikleri ile küçük dev adam ismi ile yıllarca anıldı ve sevildi. Bir de işin enteresan tarafı vardır. Her futbolcuya asla nasip olmaz. İlyas Tüfekçi Fenerbahçe'de oynarken Galatasaray taraftarları tarafından da sevilir tepki görmezdi. İki yıl sonra Fenerbahçe'den Galatasaray'a geçtiğinde sarı kırmızı forma ile Fenerbahçe taraftarından da tepki görmediğini söyleyebiliriz. Ben hiç bir tepkiye şahit olmadım. Fenerbahçe'li bir kaç yönetici dışında tüm kesim tarafından sevilen bir futbolcuydu İlyas Tüfekçi.

Sosyal paylaşım sitelerinde mutlaka şahit olmuşsunuzdur. Kişi ölmeden vefat haberleri paylaşılır. Adeta bir maden bulmuşçasına bu asparagas haberler bir çok kişi için paylaşılır ve bir çok insanı ve o kişinin yakınlarını sevenlerini zor durumda bırakırlar insafsızca adice.

3 Şubat 1960 İstanbul doğumlu İlyas Tüfekçi 57 yaşında uzun yıllar Teknik direktörlükte yaptı ve birçok yerde haksızlığa uğramıştı. TRT'de bir spor programında canlı yayında kendisine haksızlık yapılmasını sağlayan bir Milletvekilinin adını verip tepki koyduğunda moderatör panikle “Sayın Tüfekçi lütfen isim vermeyin yanlış yapıyorsunuz” dediğinde İlyas Tüfekçi ise “Herkes öğrensin bu ismi spora siyaset karışmasın” diyerek doğru noktaya vurgu yapıyordu. Bu tepkiler çoğalmış veya destek görmüş olsaydı bugün ülke sporu birçok alanda çok daha ilerde olacaktı.

İlyas Tüfekçi bir süredir rahatsız. Yaklaşık 4 yıldır ALS hastalığı ile mücadele ediyor. Yoğun bakımlarda yaşam mücadelesi verdi. Basın ve medya pek ilgi göstermedi. Acaba sebebi üstte yazdığımız olayın yansımaları mı? diye düşünmeden edemiyorum. İlyas Tüfekçi'nin maddi olarak kimseye ihtiyacı yok ve yine kimseye duygu sömürüsü yapmayacak kadar onurlu ve gururludur. Kendisi ile bizzat kızı ilgileniyor. Dizi oyunculuğu yapan kızı İlkin Tüfekçi babasını yalnız bırakmıyor ve bir evlat olarak üstüne düşen vazifeyi gereğinden fazlasıyla yerine getiriyor.

Ülke genelinde son yılların en büyük modası vefasızlık diyebiliriz. Özellikle basın ve medyanın yanı sıra Futbol Federasyonunu göreve davet ediyoruz. Açılan bir kursa İlyas Tüfekçi kursu ismi vermekle olmaz bizzat ziyaretler yapılmalı. Yalnızca lüks salonlarda boy göstermek ile yöneticilik yapılmaz spora ve sporcuya, spor adamına verilen değerin gösterilmesi böyle durumlarda kamuoyuna yansıtılmalıdır. İlyas Tüfekçiye acil sağlık diliyoruz genç sayılabilecek bir yaşta yakalandığı bu hastalığı atlatmasını umuyor ve bir an önce yeşil sahalara dönmesini diliyorum.