Şeker hastalığı, kalp damar hastalıkları, kanser, Alzheimer hastalığı, romatoid artrit ve benzeri hastalıklarda tedavi ne kadar iyi olursa olsun, takip ve kontrol ne kadar özenli yapılırsa yapılsın hastaların doktorla işleri ömür boyu bitmez. Bu tip hastalıklara kronik hastalıklar diyoruz.
Kronik hastalığın yükü yetmezmiş gibi bir de depresyonla tanışırlar bazen bu hastalar. Bu yazımda kronik hastalıklar ve depresyon bağlantısından bahsetmek istiyorum kısaca sizlere.
Kronik hastalıkları olan kişilerin hepsi değil ama bazıları, alışmış oldukları yaşam biçimlerini değiştirmek zorunda kaldıkları için kendilerini biraz kısıtlanmış ve hatta mutsuz hissedebilirler, çaresizlik duygusuna kapılabilirler. Sonuç olarak, kadınlarda biraz daha fazla olmak üzere kronik hastalıkları olan her üç kişiden en az birinde, özellikle depresyona eğilimli olan kişilerde depresyon da eklenebilir sorunlara.
Kronik hastalığın neden olduğu depresyon, özellikle ağrı, yorgunluk ve halsizliğin daha çok hissedilmesine neden olabilir, hastanın çevresiyle iletişimini sınırlayabilir. Bu durumda hem altta yatan asıl hastalığın hem de depresyonun belirtileri gitgide şiddetlenebilir.
Yaşam boyu devam eden bir hastalıkla mücadele ederken bazen keder ve üzüntü hissetmek normaldir. Bu duygular kaybolmuyorsa, uyku ve iştah problemleri varsa, eskiden mutlu eden hiçbir şey artık mutlu etmiyorsa depresyonun varlığı hemen akla gelmelidir.
Kronik hastalıklara ait belirtilerle depresyona ait belirtiler birbirine benzeyebilir. Kronik hastalık başarılı bir biçimde tedavi edilse bile yakınmalar devam ediyorsa depresyonun varlığı gözden kaçırılmış olabilir.
Bu durumdaki kişiler kendilerini toplumdan soyutlamayıp, sevdikleri uğraşlarına ellerinden geldiğince devam etmelidirler. Kendi kendilerine veya yakınlarının desteğine rağmen bu sorunun üstesinden gelemeyenlerin hiç beklemeden bir psikiyatri uzmanına başvurmaları en doğrusudur.
Sağlıklı ve mutlu kalmanız dileğiyle.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Dr. Cemal Nuri GÜRBÜZ
Kronik hastalıklar ve depresyon
Şeker hastalığı, kalp damar hastalıkları, kanser, Alzheimer hastalığı, romatoid artrit ve benzeri hastalıklarda tedavi ne kadar iyi olursa olsun, takip ve kontrol ne kadar özenli yapılırsa yapılsın hastaların doktorla işleri ömür boyu bitmez. Bu tip hastalıklara kronik hastalıklar diyoruz.
Kronik hastalığın yükü yetmezmiş gibi bir de depresyonla tanışırlar bazen bu hastalar. Bu yazımda kronik hastalıklar ve depresyon bağlantısından bahsetmek istiyorum kısaca sizlere.
Kronik hastalıkları olan kişilerin hepsi değil ama bazıları, alışmış oldukları yaşam biçimlerini değiştirmek zorunda kaldıkları için kendilerini biraz kısıtlanmış ve hatta mutsuz hissedebilirler, çaresizlik duygusuna kapılabilirler. Sonuç olarak, kadınlarda biraz daha fazla olmak üzere kronik hastalıkları olan her üç kişiden en az birinde, özellikle depresyona eğilimli olan kişilerde depresyon da eklenebilir sorunlara.
Kronik hastalığın neden olduğu depresyon, özellikle ağrı, yorgunluk ve halsizliğin daha çok hissedilmesine neden olabilir, hastanın çevresiyle iletişimini sınırlayabilir. Bu durumda hem altta yatan asıl hastalığın hem de depresyonun belirtileri gitgide şiddetlenebilir.
Yaşam boyu devam eden bir hastalıkla mücadele ederken bazen keder ve üzüntü hissetmek normaldir. Bu duygular kaybolmuyorsa, uyku ve iştah problemleri varsa, eskiden mutlu eden hiçbir şey artık mutlu etmiyorsa depresyonun varlığı hemen akla gelmelidir.
Kronik hastalıklara ait belirtilerle depresyona ait belirtiler birbirine benzeyebilir. Kronik hastalık başarılı bir biçimde tedavi edilse bile yakınmalar devam ediyorsa depresyonun varlığı gözden kaçırılmış olabilir.
Bu durumdaki kişiler kendilerini toplumdan soyutlamayıp, sevdikleri uğraşlarına ellerinden geldiğince devam etmelidirler. Kendi kendilerine veya yakınlarının desteğine rağmen bu sorunun üstesinden gelemeyenlerin hiç beklemeden bir psikiyatri uzmanına başvurmaları en doğrusudur.
Sağlıklı ve mutlu kalmanız dileğiyle.