Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye ekonomisinde 3. çeyrekte sert yavaşlama beklediğini yazdı. Moody's ise Türkiye'nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyenin altına indirdi. Kuruluş, Türkiye'nin kredi notunu "Baa3" seviyesinden "Ba1" seviyesine düşürürken, not görünümünü "durağan" olarak belirledi.

Fitch Türkiye ekonomisinin 2017'de dengeleneceğini öngörüyor.

Moody's'den yapılan açıklamada da, not indirimine gerekçe olarak 2 sebep gösterildi.

Bunlardan ilki Türkiye'nin yüksek boyutlu dış finansman ihtiyacına bağlı risklerdeki artış, ikincisi de borçlanma temellerinde, özellikle büyüme ve kurumsal sağlamlıkta zayıflama.

Her iki kuruluşun değerlendirmeleri ekonomik olarak görülmekle birlikte altında siyasi nedenler yattığı belli…

Hal böyle olunca uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının değerlendirmelerine Başbakan Binali Yıldırım ile ekonomiden sorumlu bakanlardan karşı açıklamalar geldi.

Moody's'in Türkiye'nin notunu 'durağan'a çekmesine tepki gösteren Başbakan Yıldırım, "Türk ekonomisi 3-5 tane değerlendirme kuruluşunun raporlarına göre hizaya geçecek bir ekonomi değildir. Türk ekonomisi, üreten, büyümeyi ve istikrarı hedef alan, 79 milyon vatandaşının refahını ve kalkınmasını hedef alan bir ekonomidir” değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli de, "Moody's, reform niteliğindeki düzenlemelere gözlerini kapattı" derken bütün küresel ve bölgesel risk ve olumsuzluklara rağmen Türkiye'nin, en yüksek büyüme hızını yakalayan 5 ekonomi arasında bulunduğunu vurguladı.

Başbakan Yardımcısı Canikli ayrıca Türkiye'nin büyüme oranının, küresel büyüme oranı ve OECD ülkelerinin büyüme oranlarının çok üzerinde olduğunu ve bunun devam edeceğini belirtti.

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ise, "Rating kuruluşlarına vereceğimiz en iyi cevap yapısal reformları daha da hızlandırmak, mali disiplini korumaktır. Durmak yok, reformlara devam" diye konuştu.

Şimşek, Türkiye'nin temellerinin sağlam ve şoklara karşı dirençli olduğunu vurgularken birçok iç ve dış şoka rağmen ekonominin küresel kriz sonrası dönemde yüzde 5,2 büyüdüğüne işaret etti.

Bakan Şimşek, bu yıl ar-ge, işgücü piyasası, yatırım ortamını iyileştirilmesi, bireysel tasarruf artışı, Avrupa Birliği ile vize muafiyeti konularında bir dizi reform çalışması yapıldığını kaydetti.

Konuyla ilgili son değerlendirmeyi Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci yaptı ve Moody's'in, Türkiye'nin kredi notuna ilişkin kararının, ülke ekonomisinin temel makro dinamikleri ile hiçbir şekilde örtüşmediğini belirtti.

Zeybekci, şunları kaydetti:

"Dünya ekonomisinin yavaşladığı bir ortamda, yılın ilk yarısında Türk ekonomisi yüzde 3,9 büyümüştür. Aynı dönemde Türk ekonomisi hem cari açığını düşürmüş hem de birçok dünya ekonomisi bütçe açığı verirken bütçe fazlası vermiştir. Moody's’in iddiasının aksine özel sektörümüz ve kamu kesiminin dış finansman koşullarında herhangi bozulma yaşanmamaktadır. Siyasi istikrarı koruyacak ve piyasa dostu uygulamalarımızdan taviz vermeden iş yapma ortamını iyileştirecek reformlarımıza devam edeceğiz."

Başbakan ile Bakanların açıklamaları önemli ve özellikle yurtdışında ve belirli çevrelerde bir ön yargı olduğu ortada.

Son gelişmeler gösteriyor ki, içeride ne kadar güzel işler yapılırsa yapılsın, bunların dışarıda ve bilhassa finans çevrelerinde anlatılması büyük önem taşıyor ve bu husus göz ardı edilmemeli.