Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Koz; biz…

Yazının Giriş Tarihi: 17.09.2020 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.09.2020 00:01

"İçişleri ve Sağlık Bakanlıklarımız ile yaptığımız değerlendirmeler neticesinde, açık ve kapalı mekânlarda sahnelenecek tüm tiyatro gösterimleri ile opera ve bale temsilleri, Bakanlığımızca 23 Haziran 2020 tarihinde yayımlanan Kültür ve Sanat Tesislerinde Kontrollü Normalleşme Süreci Genelgesi'ndeki kurallara uyulmak koşulu ile Hıfzıssıhha Kurullarınca alınan kararların kapsamı dışına alınmıştır."

Bu açıklamanın sahibi Kültür ve Turizm Bakanlığı

Anlamı ise Koronavirüs salgını nedeniyle tiyatroların kapatılması ve açık hava etkinliklerinin yasaklanmasına gelen tepkilerin ardından, açık ve kapalı mekânlarda sahnelenecek tüm tiyatro, opera ve bale gösterilerinin yasak kapsamının dışına alınmış olduğu.

İşte böyle.

Biz başka bir şey istemiyoruz ki;

Yönetenler yönetilenlerin taleplerine kulak versinler, seslerini duysunlar,asgari müştereklerlerde anlaşsınlar ve sorunları kördüğüm olmadan aşsınlar.

Kimse kimseye hiçbir şeyi dayatmasın ortak akıl klavuz olsun.

Kültür ve turizm Bakanlığının sahnelenecek tüm tiyatro, opera ve bale gösterilerinin yasak kapsamının dışına alınmış olduğu yönündeki  açıklaması bu işin o kadar da zor olmadığının bir kanıtı.

Hatta kulak verince kendiliğinden olduğunun kanıtı.

Her ne kadar hak verilmez alınır diye bir ezber varsa da,bence öncelik hakkın teslim edilmesinde.

Burada da duyarlılık gösterilerek bakanlığın hakkın teslim edilmesi gerekiyor.

Gerekiyor çünkü alınan karar ülkenin soluğu sahne sanatlarının bu kararmış korona günlerinde izleyicileri ile tekrar bir araya gelmesine olanak tanıyor.

Tabi o malum sağlık tedbirleri ile ki onlar zaten artık olmazsa olmazlarımızın baş köşesine kuruldular.

Şimdi hiç kimse Bakanlık geri adım attı, zafer tiyatroların gibisinden benzine bulanmış mürekkeplerle yazılar yazıp olaydan başka sonuçlar çıkartmaya çıkartmasın.

Artık hepimiz iyice anlamalıyız ki,bizim gerçek sorunumuz birbirimizi ötekileştirerek akıl birliğini ıskalamak.

Bunu hem iktidar hem de muhalefet bağlamında söylüyorum.

Şöyle bir oturulup düşünülürse bu ıskalamanın sonucunda ne denli zaman yitirdiğimiz, konsensüs ile çok rahat başarabileceğimiz neleri heba ettiğimiz çok daha anlaşılacaktır kanaatindeyim.

Bir de şunun altını çizmeliyim ki;

Hepimiz can bulduğumuz bu topraklarda can vereceğiz veriyoruz da.

Yani eylemleri neticesinde tası tarağı toplamak zorunda kalıp başka ülkelere kaçanlarımız dışında tamamımıza yakınınımızın gideceği bir başka diyar yok.

Ve hiçbirimiz de sandığımız gibi daima haklı değiliz.

‘’Yahu şunlar ne diyorlar bir dinleyelim bakalım’’ diyebildiğimiz anda o dağ gibi görünen sorunlarımızın en az yarısının kuyruklarını toparlayıp hayatımızdan çıktıklarını görmemiz işten bile değil.

Bakın Akdeniz’de yine 100 yıl önceki senaryo sahneye konuluyor. Şimdinin itilaf devletleri bizim bu ıskalamalarımızdan dolayı durumdan vazife çıkartıp hayasızca kararlara ve eylemlere imza atıyorlar ve bizi yalnız bırakmak için açıklama üstüne açıklamalar yaparak yaptırım dahil tehdid üzerine tehdit ediyorlar.

Bunun sahne sanatlarının serbest bırakılması ile ne ilgisi var diyenler için yazayım;

İlkin bu güruhun algısına yer etmiş ‘Hasta Adam’’ tanımını  kıracak kadar güçlü bir ilgisi var.

Onlar iç siyasetimizde ki gelişmeleri bizim insanımızın çoğundan daha fazla yakından takip ediyorlar.

Ne zaman birbirimize onlar şunlar bunlar muamelesi yaparsak o zaman fırsattır diyerek akıllarında ne kadar hinlik varsa arka arkaya oyuna sürüyorlar.

Emin olunuz ki tamamen içe dönük bir karar olsa da, iktidarın sahne sanatlarının önünü açan eylemini bile bu gözle irdeleyecek ve ‘acabamı ki ?’  diye bir birlerine bakacaklardır.

Acabanın onlarda ki karşılığı da

‘‘Türkler birbirlerini ötekileştirmeden kararlar alabiliyorlarsa bizi kendi kanımızda boğan o dedelerin torunları var karşımızda demektir.’’ olacaktır.

Üniversite yıllarında arkadaşlarımla Üçlü King diye bir kağıt oyunu oynardık ve koz çok önemliydi.

Zaten o koz denilen şey hayatın her yerinde her aşamasında çok önemliymiş onu da mezun olduktan sonra öğrendim ya neyse…

Akdeniz de oynanan oyunda da bir koz var mesela;

Koz biz…

Yeter ki bunun önemini bilelim; oyunu sulandıranlara izin vermeyelim.

Sahne sanatları ile başladım onunla bitireyim yazıyı

Madem harika bir iş ve algı birliği ile sahneler açılıyor;

O zaman

Perde…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.