Türkiye; kendi geleceğini kendi kararlarıyla kurmak zorunda olan ülkelerin başında gelir… Tarih böyle bir misyon yüklemiştir ülkemize… Oysa tam tersi yaşanır nedense… Halk azla yetinir, azla geçinir, az gezer, karnı doyar belki ama az beslenir, az su harcar, azdır evlerdeki huzur, aza kanaat kuraldır… Köylünün ayakta kalma savaşı ülke içindir…

Gerçeklere ulaşmanın gün geçtikçe zorlaştığı ülkemiz, 80 milyonluk dev bir nüfusu beslemek zorunda. Oysa ABD ve AB ülkelerindeki küresel şirketlerin finansal ablukasıyla ya da dünya borsa fiyatları numaralarıyla bizim gibi tarım ülkelerinin nasıl çökertildiğini bilmelisiniz…

Köylüyü yok etmek için gümrük duvarlarıyla nasıl oynandığını, çayır ve meraların nasıl yok edildiğini, süt tozu ithalatıyla anaç sığırların kesilmesini, koyun ve keçi sayısının yarı yarıya düşmesini, Et-Balık Kurumu’nun nasıl yok edildiğini bilmek zorundasınız…

Türkiye’nin neden bir türlü Anadolu’ya özgü etçi sığır ırkı yetiştirilmesine geçemediğini, süt sığırcılığında zarar ettirilen yetiştiricilerin neden damızlık ineklerini mezbahaya götürüp kestirmek zorunda kaldığını bilmelisiniz…

Dışa bağımlı neoliberal politikalardan vazgeçmenin; Türkiye çıkarlarına yönelik ulusal tarım politikalarını acilen devreye sokmanın şart olduğunu kavramalısınız artık…

Ne yazık ki;

Türk halkı milli eğitim politikalarının kaç kez değiştiğini bilir de tarım ve hayvancılık politikalarının kaç kez değiştiğini merak bile etmez…

Konya kadar toprağı olan Hollanda’nın 77 milyar dolar, Almanya’nın 67 milyar dolar tarım ürünleri ihracatı varken, Türkiye’yi kimlerin açık pazar haline getirdiği gündeme bile getirilmez… Merak eden sayısı da çok azdır…

Ülkemizde her dört kişiden birini oluşturan tarım kesimindeki kişiler yoksulluk girdabında debelenirken, sadece ithal et ve hayvana milyar dolar ödediğimizi kimse neden hesap etmez…

Bu paraların ne kadarının küresel şirketlerin, ne kadarı yerli kompradorların ve ne kadarı politikayı para kazanma aracı olarak görenlerin cebine girmektedir; niye kimse sormaz…

Yoksulluk bir kader olarak algılatılırsa kimse sormaz, soramaz… Nasıl olsa diziler ve futbol devrededir…

Biliyor musunuz 2015 yılında 1 milyon 289 bin 320 konut satıldı… Son 10 yılda Bursa’da 332 bin konut el değiştirdi… Konut kredisi kullanan kişi sayısı 2009’da 800 bin iken 2015’te 2 milyon 100.000’e ulaştı… Göç var göç…

Türkiye kentlere akıyor. Varoşlarda yaşıyor. İthal olan herşeye saldırıyor. Markalara aşık bir nesil var artık. Kahvede bile markalara teslim oldu Türkiye. Giyimde, ayakkabı da, cep telefonunda, ette, sütte, yoğurtta, peynirde… İthal edilen her bir kilo süttozu nerede kullanılıyor olabilir… Hayvancılığı öldürülen Türkiye hangi ülkelerin sütünü kullanıyor acaba… Merak ettiniz mi hiç…

İlacınız beyninizde; eğer kullanmayı bilirseniz…

Uyumak da hakkınız tabii…

Aman ses etmeyin!