Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kör gözüm parmağına

Yazının Giriş Tarihi: 21.11.2020 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.11.2020 00:01

Duydunuz mu?

Covid-19 artık artık pandemi değilmiş, sindemi imiş…

Peki sindemi neymiş?

O da, pandeminin daha önceden kanser, kalp,diyabet ve benzeri hastalıkları  tetikleyerek iki kere ölümcül olma haliymiş.

Adını da iki boyutlu olması nedeni ile pandemi ve sinerji kavramlarının bir araya getirerek koymuşlar.

Yani bir yıla yakındır kör dövüşü yaptığımız beter böceğin beteri de varmış.

Buna kör dövüşü dememin de üç nedeni var;

Birincisi zaten virüse karşı körüz çünkü onu fiziken göremiyoruz, ikincisi virüsün etkilerini ve aldığı canları göremiyoruz, üçüncüsü bu işle mücadelede biz en iyiyiz diyenler ikisini birden göremiyorlar.

Bundan ala kör dövüşü mü olur?

Ama koronanın gözü aksine fal taşı gibi açık.

Kimi görse yakalıyor girip yayılıyor içine; çıkar bakalım kolaysa diye de sırıtıyor…

Kabul etmek lazım ki bu pandemiden sindemiye dikey geçiş yapan virüsle en değişik şekilde savaşan tek ülke biziz.

Sürekli şaşırtma taktikleri uygulayarak aklını karıştırıp,moralini bozup kendiliğinden pes etmesi için ahalinin bir türlü tam anlayamadığı önlemler alarak üstüne üstüne gidiyoruz.

Ama nafile;

Kalleş hiç birini sallamıyor.

Hatta uzun bir süre etkilerini görmezden gelerek,üçünü bir,beşini iki sayarak onu psikolojik bir travmaya mahkum bile ettik ama oda işe yaramadı, bana mısın demedi gavur.

Şimdi şimdi ne menem bir şey olduğunu ifşa etmeye başladık ta o da ne kadar etkili olur belli değil.

Son tahlilde geldiğimiz nokta on iki bine dayanan vefaat,dört yüz otuz binden fazla hasta ve kim bilir kaç yüz bin vaka…

Ama taktiğimiz bu günde aynı;

Moralini boz kaçır…

Gerçi bu taktik virüsten başka başta sağlıkçılar olmak her meslekten her yaştan insanımızda geri teperek sadece bizim moralimizi bozuyor ama onu şimdilik pek anlamış değiliz.

Taktiğin kaçırma kısmı da sıkıntılı. Çünkü virüsün hiç umurunda değil,  bizim de kaçacak yerimiz yok.

Acaba diyorum gelecek kuşaklar örneğin 2045 te yaşayan torunlar bizim bu pandemi üstü sindemi ile imtihanımızı nasıl yorumlayacaklar.

‘‘Helal olsun dedelerimize ninelerimize;o yıllarda dünyayı kırıp geçiren virüsle nasıl da can siperane mücadele etmişler’’ mi diyecekler yoksa, ‘‘Allah Allah bizimkiler neden böyle bir taktik uygulayıp virüsle maça üç sıfır mağlup başlamışlar?’’ diye şaşıracaklar mı?

Torunum olsa vasiyet ederdim;

O yıl geldiğinde sende çocuğun ile birlikte gel mezarıma anlatın bana bu soruma nasıl yanıt verdiğinizi diye…

Torun dedim de;

Eğrisini doğrusuna denk getirmeye uğraşarak mücadele ettiğimiz bu salgının en ciddi sosyolojik etkilerini aslında onlar yaşayacaklar.

Nedeni şu ki, şimdi onların anne babaları olacak yaştakilerden her yüzünün yetmiş sekizi başka ülkelerde tahsil yapmak ve yaşamak için arayış içerisindeler.

Bu iş Almanya ya trenler dolusu  vasıfsız işçi göndermeye de benzemiyor; çocukların tamamına yakını eğitimli çünkü.

Literatürde buna her ne kadar beyin göçü deseler de,ben kan göçü demeyi tercih ediyorum.

Nitelikli gençlerin yurt dışına çıkma çabaları ülkece yaralıyor hepimizi.

Ve her göç ile kan kaybı yaşıyoruz.

 Neyse; pandemi,sindemi derken dağıldım buralara kadar geldim.

Şimdi dışarı çıkıp eczaneye uğramam gerekiyor;

Da, bu saat acaba o saat mi?

Hanııımmm,ben yaştakiler dışarı kaçta çıkıp ne kadar kalıp eve dönüyorduk yoksa hiç sokağa çıkmadan dublör mü kullanıyorduk? Yine karıştırdım hayatım…

Önlemlerin bu zihin çalıştırma etkisine bayılıyorum;

En azından pandemi üstü sindemi çarpı Alzheimer kaç virüs eder diye sorsalar verilecek yanıtım var;

Kör gözüm parmağına…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.