8 bin 333 adeti yan yana gelse ancak bir milimetre yapabilen çapı 120 nanometre olan şu minnacıktan da küçük korona virüsün yaptıklarına bakar mısınız lütfen?

Canımıza kastetmekle kalmadı yaşam biçimimizi de kökünden değiştirdi.

Daha önce adını hiç duymadığımız kavramlara bile henüz tam olarak adapte olamamışken şimdi bir yenisi daha girdi hayatımıza.

Kontrollü Sosyal Hayat.

Artık herkes duymuştur.

Uzun uzun tarife gerek yok.

Adı üzerinde zaten;

Hayat artık ne zamana kadar bilinmez kontrollü yaşanacak.

Kontrolörde öncelikle bizzat kendimiz olacağız.

Aslında bu çok iyi fikir.

Hele olayı koronadan biraz soyutlayabilir de genele yayabilirsek bir taşla kırk kuş vurduk demektir.

Örneğin;

Hazır elimiz değmişken bizim ve başkalarının sosyal hayatının kalitesini fena halde düşüren öfke kontrolünü,

Ürettiğimiz mal ve hizmetlerde ki ‘ne verirsen yerler bunlar’ ezberimizi bozup  kalite kontrolünü,

Karşılıklı konuşmalarda ağzımızdan çıkanı kulağımızın duyabilmesi içink için dil kontrolünü,

Çeşitli konularda vaatler verirken laflarımızın sallanma hızlarının kontrölünü,

Tartışmayla kapışmayı karıştırırken sözümüzün gideceği rotanın kontrolünü,

Kadına  çocuğa şiddet ve taciz uygularken Allah korkumuzun ne kadar olduğunun kontrolünü

Hayvanlara ve doğaya zarar verirken vicdanımızın kontrolünü,

İnsanları alenen ölümle tehdit ederken haddimizi ne kadar aştığımızın  kontrolünü,

Yazarken çizerken edep,ar,namus ve haya algımızın gelişim  kontrolünü,

Ormanlara,tarlalara,kırlara,parklara,bahçelere bakarken sadece rant görüp gözümüzü bürüyen hırsımızın kontrolünü,

Ayan beyan orta olan bir sürü aymazlığı bakarken gözümüzün netlik kontrolünü,

Bu dünyadan hiç gitmeyecekmiş gibi davranırken ahret kontrolünü,

Sosyal hayatımızı zehir eden sen-ben siz-biz ayrımımızda ki o çok tehlikeli kavşaklarımızın kontrolünü,

Birbirimizin hakkına tecavüzde ki umursamazlığımızla gazı köklediğimiz kul hakkı yeme yemede ki hız kontrolümüzü,

Arkada ne olup bittiğine aldırmadan son sürat dümdüz giderken geride kimleri ezip geçtiğimizi gösteren hayatın dikiz aynasının kontrolünü,

Küçük dağları kendimizin yarattığına emin olup gözümüzü büyük dağlarlara dikerken aslında boyumuzun kaç karış olduğunun kontrolünü;

Bir işi yaparken attığımız taşın ürküttüğümüz kurbağ sayısına oranının kontrolünü,

Dinimizi hurafelerle pazarlanacak çok karlı bir ticaret aracı olarak gördüğümüzde iman kantarımızın doğruluğunun kontrolünü,

Yargısız infazlarla soyut dar ağaçlarımızda sallandırırken kendi salınım kat sayımızın kontrolünü,

Ve,

Sosyal yaşamımızda daha ortada korona morana yokken  birbirimize  dayattığımız öznel doğrularımıza karşılık gelen hoş görü düzey kontrolümüzü de yapmayı öğrenebilirsek

Bu salgından ziyadesi ile başarılı çıktık demektir.

Yok;

Ayak direyip ille de öğrenmeyeceğiz dersek belki de 120 nanometreden bile daha küçük bir başka kabadayının çıkıp öğretmesi her zaman ihtimal dahilinde.

O zaman öğrenme işi çizginin öte tarafına kalacak ki;

Orada ki öğretme yöntemlerinin idaresi ve kontrolü sadece bu konularda bizi bin küsur yıldır sürekli uyaran en büyük öğreticide olacak.

Tercih bizim.

Malum insan sadece amelleri ile haşrolur.

İş işten geçtikten sonra araya bir metre koysan ne yazar, beş metre koysan ne yazar.

Haa o kontrolde maskeler de işe yaramayacak.

Sosyal hayatı bize bahşeden tek kontrolörün gönderdiği kontrol rehberini okuyanlarımız çok iyi bilirler ki;

Önce onlar düşecek…