Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kod Adı; Vampir Operasyonu

Yazının Giriş Tarihi: 09.10.2018 00:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.10.2018 00:02

‘’Tüketici Güven Endeksi tüketicilerin kişisel mali durumları ve genel ekonomiye ilişkin mevcut durum değerlendirmeleri ile gelecek dönem beklentileri ile yakın gelecekteki harcama ve tasarruf eğilimlerinin ölçmeyi amaçlayan bir göstergedir.’’

Ne fiyakalı bir endeks ve tanımı değil mi?

Gelişmiş ülkelerde üzerine titrenen verilerinin son derece ciddiye alınarak ekonomik politikalara yön vermesinde kullanılan bir endeks. Bizi pek bağlamasa da…

İçinde tüketici var, mali durumlar var, genel ekonomi var, durum değerlendirmesi var, yakın uzak gelecekte ki tasarruf ve harcama tercihleri eğilimlerinin ölçümü var…

Ama en önemlisi güven var; işte oda bizde hiç yok.

Nasıl olsun ki; Biz daha satın aldığımız mal ve hizmetlere ulaşırken yemediğimiz kazık kalmıyor.

Gıdadan binaya ayıplı malların alenen ve cüretle satıldığı başka bir ülke var mıdır? Vardır, var olmasına da o onların sorunu.

GDO’lusundan başlayıp NBŞ’lisine kadar ne kadar zararlı madde varsa dayıyorlar yediklerimize içtiklerimize. Bozulmuş, tarihi geçmiş, hatalı üretilmiş, içine olması gereken dışında her şey katılmış ne idüğü belirsiz yüzlerce gıda ürününün(!) insanları terörize ettiği bir ülkede tüketici, tüketici mi ki bir de güven endeksi oluşturup istatistik filan yapsın da yakın uzak geleceği analiz etsin.

Satın aldığımız her şeyin gerçek değerinin ki oda hile hurda karıştırılmamışının en az iki katı fazla bedelle satıldığını, yapılan kampanyaların hayali rakamların hayali iskontolanmış hali olduğunu, milletçe paranoyanın eşiğine gelerek en harbi üreticinin bile ürettiğine ‘acaba’larla yaklaşıp tereddütün dibine vurduğunu inkar edecek kadar kör değiliz.

Fırsatçılık denilen buram buram halk düşmanlığı kokan bir kavram var. Fırsatçıya bahane çok biz elli yıldır biliriz onları.

Ekonomi biraz dalgalansın ilk işleri flikaları yakmak olur. Hele ahalinin mutlak alım listelerinde ise adları, abalı kalmaz vurmadıkları.

Çarşı, Pazar, market bunlarla doldu. Bir zamanların popüler oyunu pokemonlar gibi sardılar etrafımızı.

Domatesi 9 liraya yumurtanın tanesini 2,5 liraya, hıyarın kilosunu 7,5 liraya satanını mı isterseniz, pis bardaklarda 3-5 lira arası arası çay(!)dayayanını mı, gezen tavuk diye martıyı kakalamaya çalışanını mı?

Zati Sungur gibi adamlar, krizden keriz çıkarmanın bin türlü yolunu bulmuşlar.

‘’Esnafımızı koruyalım, onlar olmazsa kentlilik olmaz, hayatın renkleridir dükkanlar, mağazalar’’ meailinden romantik yazılar yazıp özellikle küçük esnafı destekleyen bendeniz artık son derece gerekli değil ise dışarıda hiçbir şey yiyip içmiyorum, pazar ve market alışverişimi sadece ölmemek için yemek zorunda olduklarımıza tahsis ediyorum.

Bir protesto değil yaptığım, sadece bu yaban avcılarının avı olmak sinirime dokunuyor.

Fırsatçıların gözümün içine baka baka ve hatta sırıta sırıta ihanetlerini kaldıramıyorum.

Yerel yöneticiler siz kaldırabiliyor musunuz vatandaşınızın gözünün içine baka fırsatçılar tarafından alenen soyulmasını?

Aslında sıkı denetimlerle fırsatçılığın önüne geçmek ve muhataplarını ciddi cezalara çarptırarak caydırıcılık oluşturmak çok kolay. Sanırım buna da ilgililer fırsat bulamıyorlar. (bu konuda yapılan çalışmalara saygım sonsuz, ancak daha radikal tedbirler alınması gerektiğini de düşünmeden edemiyorum doğrusu)

Herkes bu durumun farkında ve şikayet ediyor ama hiçbir şey değişmiyor. Fırsatçı vampirler krizi de fırsata çevirip bire beş kazanıp enflasyonu yemlerken mevcut tedbirlerden değil korkmak, kaale bile almıyorlar.

Yapılsın bir emniyet güçlerimizin ‘Huzur’ya da benzeri adlarla icra ettikleri operasyonlar gibi bir kaç çalışma fırsatçılar bu seferde kaçmanın fırsatını kollayacaklardır eminim.

Kod adına da ‘Vampir Operasyonu’ denilse yeridir hani.

Bu konuda belediyelere önerim şu ki, eğer elinizde ki kadrolar bu kan emicileri denetlemek için yeterli değilse, trafiğin fahri müfettişlerine bir bakmaları.

Fahri müfettişlik kent içi trafik canavarlarının kabusu oldu. Trafiğe fahri olunur da fırsatçıya olunmaz mı?

Verin halka teftiş yetkisini görün fırsatçının halini. Onu da biz yaparız hiç şüpheniz olmasın…

Önümüzde yerel seçimler var. Denilebilir ki seçimden sonra bakarız.

Bakınız, bakınız da unutmayınız o seçimde oy kullanacak seçmen sayısı fırsatçı sayısından kat be kat fazla.

Söylemesi benden, keyfiyet sizden…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.