Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kış hikayeleri: ‘Annem’

Yazının Giriş Tarihi: 22.02.2015 11:18
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.02.2015 11:18

 

Soğuk bir kış günüydü. Buz gibi, dondurucu soğuk vardı. Biz ise annemle küçük ve yıkık dökük evimizde kendini bile ısıtamayan sobamızın başında ısınmaya çalışıyorduk. Sokakta olmadığımız için şükrediyorduk. Çünkü babam kızınca bizi sokağa atabiliyordu.

Saat çok geç olmuştu. Annem ve ben çok yorulmuştuk ve uykumuz gelmişti. Ama uyuyamıyorduk. Babam gelmeden uyuyunca ikimizi de dövüyordu. Geçen gece birazcık içim geçmişti de babam beni dövmeye yeltenmişti. Annem ise ben dayak yemeyeyim diye üzerime atılmış ve benim yerime dayak yemişti.

Çok geçmeden babam geldi ayakta duracak hali yoktu. Öylesine içmişti ki zar zor yürüyerek masaya oturdu ve sert bir şekilde:

— Yemek yok mu, diye bağırdı. Annem çaresizdi evde yiyecek tek lokma yoktu. Annem korka korka:

— Kuru ekmek ve sudan başka bir şey yok, dedi. Babam hiddetle ayağa fırladı ve:

— Dalga mı geçiyorsun sen benle, diye bağırmaya başladı. Biliyordum, kavga çıkacaktı. Dayak yiyen yine Annem olacaktı. Annemin dayak yiyişini ve çığlıklarını duymak beni kahrediyordu.

— Kızma babacığım, dedim. Babam bu lafımı duyunca sinirlenerek:

— Karşı mı geliyorsun sen bana, diye üzerime yürüdü. Annem bağırarak:

— Yeter! Vurma çocuğa, dedi. Babam daha da sinirlenmişti. Annemi de beni de omzumuzdan tuttu ve döverek sokağa attı.

Üzerimizde ne beş paramız vardı ne de gidecek bir yerimiz vardı. Hava çok soğuktu. Çok üşüyordum. Annem eski ve yırtık hırkasını çıkararak beni sardı. Hırkasını çıkarınca üzerinde kısa kollu kazağından başka hiçbir şey kalmamıştı. O an anneme olan sevgim daha da artmıştı. Annem de ben de çok üşüyorduk. Ayrıca karnımız da çok açtı. Kar ise hiddetli soğuğunu iyice arttırmış, yağmıştı da yağmıştı. Gecenin bir vakti sokakta kalmıştık. Üstelik o kadar uykumuz vardı ki… Eğer biraz daha bu soğuğun altında kalırsak donacaktık.

Az daha ilerledik ve boş bir bina bulduk. Daha doğrusu binanın bodrum katı boştu. Annem bulduğu pis kartonlarla hemen bir yer yatağı yapmaya başladı.

Ben çok korkuyordum ama her şeye rağmen artık eve dönemeyeceğimizi biliyorduk. Çünkü dönersek babam ikimizi de feci bir şekilde döverdi. Annemin artık yorgunluk canına tak etmiş olacak ki yaptığı yatağa uzandı. Bana dönerek:

— Haydi oğlum. Gel artık. İkimiz de çok yorulduk. Bu gece burada idare edersek ertesi sabah ne yapacağımıza karar veririz, demişti.

Annemin yanına uzandım. Annem öylesine üşüyordu ki bu soğukluk gözlerinden okunuyordu. Anneme sarıldım. O da bana sarıldı. Sıkı, hem de sımsıkı sarıldı bana. Yanağıma da sıcacık bir öpücük konduruverdi. O kadar ısıtmıştı ki beni bu öpücük bütün yorgunluğum, bütün korkum bir anda uçuvermişti. Artık ne soğuk etkiliyordu beni ne de babamın üzerimde bıraktığı korku hissi. Bütün gece beni tek ısıtan şey Annem olmuştu. Aslında onun sıcaklığı değildi beni ısıtan. Beni ısıtan onun sevgisi ve fedakarlığıydı.

Gecenin karanlığı yerini gündüze bırakıyordu yavaş yavaş. Pırıl pırıl olmasa da hafif bir güneş belirmişti. Annemin elleri hala üzerimdeydi. Sabaha kadar kirli ve soğuk kartonların üzerinde sarmaş dolaş uyumuştuk. Annemin tüm gece beni ısıtan sıcaklığı gitmiş ve yerine kardan bile soğuk bir vücut ısısı gelmişti. Annem artık buz gibiydi ve daha uyanmamıştı. Bir gariplik olduğu belliydi. Annemin ısısı öyle çabuk değişmişti ki artık daha fazla dayanamadım ve Annemin soğuk ellerini üzerimden çekerek ayağa kalktım.

Anneme doğru baktım ve gözlerime inanamadım. O an o görüntüyü gören gözlerimi yerlerinden koparıp atmak istedim. Gördüğüm şey o kadar korkunçtu ki bütün düşüncelerim durmuştu. Bütün gece beni ısıtan annem gözleri açık uyuyordu. Altı yaşında olabilirdim ama hangi çocuk olsa o an annesinin öldüğünü anlayabilirdi. Gördüğüm şey melek gibi annem ve onun soğuktan mosmor olan vücuduydu. Yerimde kalakalmıştım. O an bana öyle bir şey olmuştu ki ağlayamıyordum bile; hiçbir şey düşünemiyordum.

Gücümü yitirmemeye çalışarak dışarı çıktım. Çevreme bakınıp durdum. Milyonlarca insan vardı. Hangisine gideceğimi, ne diyeceğimi bilmiyordum. Derken bir polis arabası gördüm. Arabanın yanına gittim ve korkuyla dolan gözlerimi onlara doğru çevirdim. Tuhaf bir şey olduğunu hemen anladılar. İçlerinden birisi arabadan indi ve başımı okşayarak:

—Bir sorun mu var ufaklık, dedi. Elinden tuttum ve onu annemin olduğu bodrum katına doğru götürdüm. Bizi gören diğer polis amcalar da peşimizden geldiler. Ne olduğunu çözememişlerdi. En sonunda annemin olduğu yere gelebilmiştik. Elini tuttuğum polis amca annemin cesedini gördü ve onun yanına gitti. Annemin kolunu elledikten sonra diğer arkadaşlarına döndü ve:

— Ölmüş, dedi. Aradan çok bir zaman geçmedi ki etrafı polisler ve doktorlar sardı. Herkes Annemin başında toplanmıştı. Ben duvar kenarında çömelerek etrafı izliyordum. Öyle bir şok yaşamıştım ki ağlayamıyordum bile. Başımı kaldırdığımda daha deminki polis amcayı gördüm. Yüzüme şefkatle baktı ve elini bana doğru uzatarak:

— Hadi, dedi. Elinden tuttum ve ayağa kalktım. Annemin cesedinin olduğu bu yerden çıktık polis amcayla beraber. Dışarı çıktığımızda ise gördüğüm tek şey bir ambulans ve meraklı bir kalabalıktı. Çok geçmedi ki bizim arkamızdan bir sedye ile annemin cesedi çıkarıldı. Anneme son bir kez baktım. Son bir kez… Artık annem yoktu. Bu kadar yıl bana bakıp, beni büyüten insan hayatımda yoktu artık… O an aklımdan geçen düşünceler sadece bunlardan ibaretti. Gözlerimden dökülen ise sadece bir damla yaş oldu… Ama hiçbir zaman unutamayacağım tek şey ise annemi büyük bir özlemle hep yaşatacağımdır…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.