Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kirlenen dünya, düşen yaşam kalitesi

Yazının Giriş Tarihi: 13.02.2016 03:17
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.02.2016 03:17


 

Sevgili okuyucular, bu hafta Kalite Penceresinden; günden güne kirlenen havaya, suya, toprağa, yerleşim alanlarına kısaca kirlenen dünyamıza bakacağız.

Sanayileşmenin başladığı 19. Yüzyıldan bu yana maalesef çevre kirliliği sorunu da başlamıştır.

Önceleri çok önemsenmese de ilerleyen dönemlerde sanayi yaygınlaştıkça dünyanın nasıl bir felaket ile karşı karşıya kaldığı ortaya çıkmıştır. Çeşitli ülkelerin çoğunlukla göstermelik çevre koruma önlemlerinin hızlı kirlenmeyi durdurmak bir yana yavaşlattığını bile söylemek zordur. Havamız, suyumuz, toprağımız her gün daha fazla kirleniyor, dolayısı ile yaşam kalitemiz gittikçe kötüleşiyor.

Peki ama insanlar kendilerinin ve gelecek nesillerin felaketini göz göre göre nasıl hazırlıyor? Bunun yanıtı aslında zor değil.  Dünya nüfusu arttıkça oluşan talepleri karşılamak için çevreyi dikkate almadan sadece ranta yönelik bir anlayışla üretmek, üretmek, üretmek. Ve bunun sonucunda gözü kendi maddi çıkarından başka şeyi  görmeyen, dünyadaki asıl ve tek amacı para kazanmak olan kişiler ve organizasyonların bitmek tükenmek bitmeyen hırsı. Neticede sanayinin çıktılarına baktığımızda beraberinde sadece ürünlerin değil, insanların yaşam kalitesini düşüren çevre kirliliğinin de ortaya çıktığını görüyoruz. Bütün bunlara biz tüketicilerin de zaman zaman duyarsız ve bilinçsiz yaşam tarzı eklenince ortaya gerçek anlamda bir felaket çıkıyor.

Uzmanlar, eğer acil önlemler alınmazsa çok yakın bir gelecekte geri dönülmez iklim koşullarının kaçınılmaz olduğunu belirtiyor. İklim değişikleri ve küresel ısınmanın getirdiği sonuçlar gerçekten ürkütücü.

iklim değişiklerini ele alan ve hükümetler arası ilk çevre sözleşmesi olan “Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi”(BMİDÇS), 21 Mart 1994 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşme, insan kaynaklı çevresel kirliliklerin iklim üzerinde tehlikeli etkileri olduğunu kabul ederek atmosferdeki sera gazı oranlarını düşürmeyi ve bu gazların olumsuz etkilerini en aza indirmeyi amaçlamaktadır.

Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 5. değerlendirme raporunun son bölümü, geçen yıl Berlin’de yayınlandı ve Birleşmiş Milletler uzmanları bir kez daha iklim değişikliği konusunda tüm dünyayı uyardı! Avrupa Birliği iklim değişikliği komisyon başkanı Connie Hedegaard raporla ilgili olarak ‘ülkeler önlem alma konusunda beklemeye devam ettikçe, geri dönüşü daha zor ve bedeli daha fazla olacak’ açıklamasını yaptı.

Ya Türkiye?

ABD Ulusal Hava ve İklim Tahmini Merkezi Türkiye ile ilgili olarak bir takım tahminlerde bulundu. Buna göre; Türkiye'de sıcaklıklar artacak, kış yağışları ise azalacaktır.

Özellikle İstanbul'da son dönemlerde çıkan hortumlar ve şiddetli sağanak yağışlar konusunda ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi'ne (NOAA) bağlı Ulusal Hava ve İklim Tahmini Merkezi, bir araştırma yaptı. Uzmanlar, küresel ısınmanın etkisine dikkat çekerken, özellikle Akdeniz çevresindeki hava kirliliği, kömür gibi fosil yakıtların kullanılmasıyla atmosferin ısındığını, yeşil alanların azalması ile de havada karbondioksit artarken İstanbul üzerindeki nemli havanın, soğuk hava kütlesiyle birleşmesi sonucunda bu hortumların ortaya çıktığını bildirdi.

 

FELAKET SENARYOSU

İklim bilimcilere göre, Türkiye'de yeşil alanların hızla azalması nedeniyle, hava sıcaklığı önümüzdeki yıllarda 10 derece artacak, yağan yağmur sayısı azalacak ancak çok şiddetli yağmurlar olacak, kış kuraklığı artacak, yazlar yağışlı geçecek. Türkiye'nin Karadeniz bölgesinin güneyinden itibaren kuvvetli bir kuruma ve iklimde ısınma olacak.

Sonuç olarak çevremiz ve dünyamız maalesef hızla kirleniyor. İşin daha acı tarafı ise duyarlı bir kesimin haricinde, dünya bu felakete seyirci kalıyor. Gelecek nesillerin yaşama haklarına adeta ipotek konuluyor. Birilerinin bir şey yapmasını beklemektense hepimiz bireysel olarak; okullarda, çeşitli etkinliklerde, internet kanallarında bu sorunları yüksek sesle dile getirmeliyiz, bir şeyler yapılması için. Peki ne kadarı yapılabilir? Onu zaman gösterecek.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.