Bu çocuklarla ne denli övünsek az. Bizim ülkenin topraklarında yetişti...
Ama onları bizim ülke yetiştirmedi!
Onlar kendilerini yetiştirdi…
Ülke öyle kalite üretiyor olsa idi, şimdi kulüplerimizin çoğunda kıyamet gibi yabancı olmazdı.
Yabancıya asla karşı değilim ama sınırın son yıllar içinde bir sekiz, bir beş, sonra 14 yapılmasına, yine değişecek olmasına ve de hemen hepsinden sonra “bu artık değişmeyecek” söylem mertliği taslanmasına çıldırıyorum!
Futbolumuzu yönetenlerin neyi ne denli ‘bilerek ve inanarak’ yaptıklarının belgesidir bu hızlı değişimler...
Şimdi de ‘Enes’i, Çağlar’ı, Cengiz’i yetiştirdik’ diye şişinip duruyoruz ulusça.
Eğer bizim yetiştirme bilincimiz, kültürümüz, yeterliğimiz, yatırımlarımız olsa idi, son 10-15 yılda birkaç bu isimlere yakın yıldızlar yetiştirir ve bir dolu Enes, Çağlar, Cengiz pazarlardık!
Yurt dışında kendini göstermek sadece yetenekle olmuyor şüphesiz…
Şans ve sabırda gerek.
Mesela otoritelerin Enes’den fizik ve teknik olarak bir tık yukarıda diye nitelediği bugün Boluspor’da oynayan Batuhan Altıntaş’ın işi Hamburg’da yolunda gitmeyince geri döndü.
Hani şans faktörü de önemli dedik ya; hemen örnekleyelim.
Hollanda Ligi Eredivese’de gol krallığı yaşamış 1971’de Ajax ile Avrupa şampiyonluğunu tatmış Dick van Dijk 1967’de transfer olduğu Twente’deki ilk 4 maçında 5 gole imza atmıştı.
Ve neredeyse yarım asır sonra Enes Ünal Twente formasıyla onun bu unvanına ortak olunca Hollanda’da gözler ona çevrildi haliyle de Avrupa’nın parlayan yıldızı sıfatı ile gündeme girdi.
Şunu unutmayalım Messi, Messi olmadan önce bulundu!
Yabancılar buluyorlar. Çünkü o tarafa bakıyorlar... Biz isimsiz yıldız adayını aramıyor, kocamış yıldız kovalıyoruz.
Artık gözden çıkarılmışları, kimselerin vermeyeceği paraları vererek alıyoruz. Beceriksizliğimizi, beceri üstünlüğü gibi görüp-gösterip şişiniyoruz.
İtirazım buna.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mustafa ÖZKESKİN
Kim kimi yetiştirdi?
Enes Ünal, Çağlar Söyüncü ve Cengiz Ünder…
Bu çocuklarla ne denli övünsek az. Bizim ülkenin topraklarında yetişti...
Ama onları bizim ülke yetiştirmedi!
Onlar kendilerini yetiştirdi…
Ülke öyle kalite üretiyor olsa idi, şimdi kulüplerimizin çoğunda kıyamet gibi yabancı olmazdı.
Yabancıya asla karşı değilim ama sınırın son yıllar içinde bir sekiz, bir beş, sonra 14 yapılmasına, yine değişecek olmasına ve de hemen hepsinden sonra “bu artık değişmeyecek” söylem mertliği taslanmasına çıldırıyorum!
Futbolumuzu yönetenlerin neyi ne denli ‘bilerek ve inanarak’ yaptıklarının belgesidir bu hızlı değişimler...
Şimdi de ‘Enes’i, Çağlar’ı, Cengiz’i yetiştirdik’ diye şişinip duruyoruz ulusça.
Hadi canım...
‘Onların geleceklerine’ umut yatırdı İngilizler, Almanlar, İtalyanlar…
Eğer bizim yetiştirme bilincimiz, kültürümüz, yeterliğimiz, yatırımlarımız olsa idi, son 10-15 yılda birkaç bu isimlere yakın yıldızlar yetiştirir ve bir dolu Enes, Çağlar, Cengiz pazarlardık!
Yurt dışında kendini göstermek sadece yetenekle olmuyor şüphesiz…
Şans ve sabırda gerek.
Mesela otoritelerin Enes’den fizik ve teknik olarak bir tık yukarıda diye nitelediği bugün Boluspor’da oynayan Batuhan Altıntaş’ın işi Hamburg’da yolunda gitmeyince geri döndü.
Hani şans faktörü de önemli dedik ya; hemen örnekleyelim.
Hollanda Ligi Eredivese’de gol krallığı yaşamış 1971’de Ajax ile Avrupa şampiyonluğunu tatmış Dick van Dijk 1967’de transfer olduğu Twente’deki ilk 4 maçında 5 gole imza atmıştı.
Ve neredeyse yarım asır sonra Enes Ünal Twente formasıyla onun bu unvanına ortak olunca Hollanda’da gözler ona çevrildi haliyle de Avrupa’nın parlayan yıldızı sıfatı ile gündeme girdi.
Şunu unutmayalım Messi, Messi olmadan önce bulundu!
Yabancılar buluyorlar. Çünkü o tarafa bakıyorlar... Biz isimsiz yıldız adayını aramıyor, kocamış yıldız kovalıyoruz.
Artık gözden çıkarılmışları, kimselerin vermeyeceği paraları vererek alıyoruz. Beceriksizliğimizi, beceri üstünlüğü gibi görüp-gösterip şişiniyoruz.
İtirazım buna.