Bursaspor için de dünkü Rize karşılaşması böyle bir oyundu.
Ya kazanacak, “yıkılmadım ayaktayım” diyeceklerdi…
Ya da dönülmez akşamın ufkuna yelken basıp ‘dertleri zevk edineceklerdi…’
Onlar kaybetmeyi tercih ettiler haliyle de taraftarını bir kez daha kahrettiler!
Anlayacağınız dünkü maç tipik bir ‘ya herro ya merro’ müsabakasıydı.
Özellikle Bursaspor açısından kazanılması halinde alt tarafla selam sabah kesilecekti.
Kaybedilmesi durumunda ise hem takım hem camiakarabasan yaşamaya devam edecekti.
Aatıf’ın daha ilk çeyrek dolmadan attığı bir gol var ki; ne anlatılır ne de anlaşılır!
Amatör kümede bile benzerine zor rastlanır…
Kazandığın serbest vuruşta 10 kişi birden rakip kaleye gidiyorsun…
Yarı sahanda bir-iki nöbetçi bırakmak varken sen kalecini kaderiyle baş başa bırakıyorsun!
Olacak iş mi bu?
İkinci yarıda kalesinde gördüğü tek golün altından kalkmak isteyen Bursaspor ile tek golün üstüne yatmayı hedefleyen Rize’nin açık futboluna tanık olduk.
Ancak ikinci 45’in bir tek resmi vardı…
O da Bursaspor’un gol atmak için Karadeniz temsilcisinin…
En az üç-dört oyuncusunun hatasına muhtaç oluşuydu.
Oysa rakibi hiç de böyle bekleyen bir futbol oynamıyor, tam tersine rakibini hataya zorlayarak oynuyordu...
Nitekim Azubuike kaleci Muhammed’den dönen topu Yeşil Beyaz formalı 4 savunmacının arasından ağlara gönderince maç işte orada bitti!
Hani derler ya ‘kendi düşen ağlamaz’ diye…
İşte aynen öyle.
Maç bitmesine bitti de Bursaspor resmen K’RİZE girdi!
Bundan sonra takım toparlanır mı yoksa ufalanır mı?
Merak eden Samet Aybaba’ya sorsun!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mustafa ÖZKESKİN
Kendi Düşen Ağlamaz!
Bazı maçlar vardır; dönüşü olmaz.
Bursaspor için de dünkü Rize karşılaşması böyle bir oyundu.
Ya kazanacak, “yıkılmadım ayaktayım” diyeceklerdi…
Ya da dönülmez akşamın ufkuna yelken basıp ‘dertleri zevk edineceklerdi…’
Onlar kaybetmeyi tercih ettiler haliyle de taraftarını bir kez daha kahrettiler!
Anlayacağınız dünkü maç tipik bir ‘ya herro ya merro’ müsabakasıydı.
Özellikle Bursaspor açısından kazanılması halinde alt tarafla selam sabah kesilecekti.
Kaybedilmesi durumunda ise hem takım hem camia karabasan yaşamaya devam edecekti.
Aatıf’ın daha ilk çeyrek dolmadan attığı bir gol var ki; ne anlatılır ne de anlaşılır!
Amatör kümede bile benzerine zor rastlanır…
Kazandığın serbest vuruşta 10 kişi birden rakip kaleye gidiyorsun…
Yarı sahanda bir-iki nöbetçi bırakmak varken sen kalecini kaderiyle baş başa bırakıyorsun!
Olacak iş mi bu?
İkinci yarıda kalesinde gördüğü tek golün altından kalkmak isteyen Bursaspor ile tek golün üstüne yatmayı hedefleyen Rize’nin açık futboluna tanık olduk.
Ancak ikinci 45’in bir tek resmi vardı…
O da Bursaspor’un gol atmak için Karadeniz temsilcisinin…
En az üç-dört oyuncusunun hatasına muhtaç oluşuydu.
Oysa rakibi hiç de böyle bekleyen bir futbol oynamıyor, tam tersine rakibini hataya zorlayarak oynuyordu...
Nitekim Azubuike kaleci Muhammed’den dönen topu Yeşil Beyaz formalı 4 savunmacının arasından ağlara gönderince maç işte orada bitti!
Hani derler ya ‘kendi düşen ağlamaz’ diye…
İşte aynen öyle.
Maç bitmesine bitti de Bursaspor resmen K’RİZE girdi!
Bundan sonra takım toparlanır mı yoksa ufalanır mı?
Merak eden Samet Aybaba’ya sorsun!