Karıncalar, yuvalarına bir saldırı olduğunda, milyonlarcası bir araya gelerek ana karıncanın üzerinde aşılamayacak bir ağ oluştururlar ve saldırıyı bertaraf ederek hem yuvalarını hem de ana karıncayı korurlar.

   Karıncaları yazının sonuna bırakıp asıl konuya gireyim.

   Bazı konular vardır; diş ağrısı gibidir.

Tedavi edilmediği sürece, zaman zaman geçer gibi olsa da mutlak bir gün yine aynı sancıyla ‘’Ben buradayım ‘’der.

Bu soykırım masalını da diş ağrısına benzetiyorum. Özellikle nisan ayında nükseden bu ağrı bu sefer kesin surette bir cerrahi müdahaleyi gerektiriyor.

Fransa’sını, Avusturya’sını, Almanya’sını, Avrupa Parlementosu’nu, Papa’sını anladık diyelim; hepsinin kuyruk acısı aynı bir yerde.

İyi de Putin’ine ne diyeceğiz?

Ermenistan, diaspora, Rum lobisinin şımarık baskılarına karşın soykırım söylemini Obama bile kullanamamışken, hazretin soykırımı üzerine basa basa söyleyerek topa girmesi ne anlama geliyor?

Okuduklarımdan ve gelişmelerden anlayabildiğim kadarı ile Putin, bize çantada keklik muamelesi yaparak, aslında Ermenistan’a gözdağı veriyor. Öyle ya, ülkemiz %70 e yakın bir oranla Rus doğal gazını kullanırken, verilere göre bizimle yüz milyar ticaret hacmini hedeflemişken, yılda dört milyon insanını ülkemize tatil yapsın diye gönderiyorken, üstüne üstlük Türkiye Mersin Akkuyu Termik Santralini Ruslara ihale etmişken, Putin’in bu çıkışı bir akıl tutulması değilse nedir?

Uluslararası Politika bir satranç oyunu gibidir. Taraflar birbirlerine hamle yaparken, taşların konumundan öte, karşısındakinin vücut diline dikkat ederler ve cesaretini ölçmeye çalışırlar. Eğer rakip doğru hamleyi yapmakta gecikiyorsa, bunu onun zayıflığı olarak yorumlayıp taşlarını çok daha rahat sürerler. Dolayısı ile de her hamle bir sonrakinin alt yapısını oluşturur. Sanırım Putin’de bu hamleyi bizim vücut dilimizi okuyarak yaptı, yani karşı hamleyi hiç ciddiye almadı.

Eee Ermenistan’la ne ilgisi var bu satrancın?

Var.

Ermeniler bu hayali savaşlarında onları destekleyebilecek her türlü oluşumun mazlum yumurcağı olmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Son zamanlarda da ABD’ye yanaşarak Rusları rahatsız ediyorlar. Putin de diyor ki, ‘Çocuklar, bakın bana; Çıkarlarım olan Türklere sırf güzel hatırınız için atar yaptım. Sakın ABD’ye falan zırlamayın. Bakmam gözünüzün yaşına. Ben sizin babanızım ona göre haaa!”

  Nisan ayı yağmur ayıdır, Ermeniler ve uzantıları içinse ciyaklama ayı. Her yıl alırlar arkalarına emperyalist maymunları, çıkarlar hayal ağaçlarına hep bir ağızdan ağlaşırlar da ağlaşırlar. Sanırsın gözyaşları yağmur…

 Ancak artık bu diş ağrısından kalıcı bir şekilde kurtulmamız gerekiyor. Türkiye’nin bu saçma sapan iddia ve sözlerle yitirecek bir günü dahi yok.

  Hepimiz Ermeni’yiz diye salya sümük ortalarda dolananlara, gözümüzün içine baka baka ihanet ederken aslında neye maşa olduklarını anlayamayan zavallılara, “Allaaaah! Sıra bize de geliyor’’ diye ellerini ovuşturan pusudaki hainlere ‘dur’ demenin vakti geldi.

Biz milletçe bunlara dur demeyi biliriz de, görev siyasilerindir.

Ülkemi yöneten ve yönetmeye talip tüm siyasilere sesleniyorum. Gün Türk’ün o eşsiz dayanışma gücünü göstermesinin günüdür. Başımızda ki bu bela tarihçilere bırakmakla filan çözülecek gibi değildir. Ulusça bir farkındalık oluşturmak da sizin görevinizdir. Bugünden tezi yok derhal bir kriz masası oluşturup iktidarı ile muhalefeti ile bu soytarılara gereken karşılığı vermek için en acil önlemleri almalısınız. Önlemler kısa vadede bazı sıkıntılar yaşamamıza yol açacak olsa da, milletinizin arkanızda durduğunu göreceksiniz. Eminim isterseniz ivedilikle üstesinden geleceğiniz bu durumun ulusunuzun asabını fena halde bozduğunun farkındasınızdır.

Karıncalara dönersek; Yuvalarını ve ana karıncayı korumaktaki maharetleri düşmanlarına yenilginin hezimetini yaşatır.

Buna da karınca kıyameti denir.