Sevgili okurlar dilimiz,dinimiz,ırkımız,şehrimiz neresi olursa olsun Atalarımızın bizlere bıraktığı cennet mekan Türkiye'de yaşıyoruz vatanımızı büyüklerimizden emanet aldığımız şeklin daha iyisi ve daha yaşanılır haliyle çocuklarımıza ve torunlarımıza bırakmak asli borcumuzdur. Ancak gidişatımız tehlike sinyalleri veriyor Birçok farklı etnik köken olmasına rağmen kardeşçe ve insanca yaşamayı beceremiyoruz adeta İslamiyet öncesi cahiliye devri yaşamaktayız. Tarihtebirçok hadise ibret almamız için yazılmıştır.Düşmanlığın kin ve nefretin kimseye faydası yoktur ve olmamıştır.Karanlık güçlerin ve şer odaklarının isteği budur, tuzaklara ülke olarak düşmemeliyiz,Peygamber efendimizin veda hutbesinde İnsanlığa dediği gibi inanmalı ve uygulamalıyız.

Yaşam tarzımız olması gereken Veda hutbesi 34 Maddeden oluşmaktadır 26.’cı maddesi şöyledir burayı dikkatli okumalıyız.

“Ey insanlar! Rabbiniz birdir, babanız bir­dir. İslam'da insanlar eşittir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem de toprak­tan yaratıldı. Allah katında en değerliniz, en çok Allah'a sığınanınız, emirlerine yapışa­nınız, günahlardan arınanınız, azabından korunanızdır. Bir Arap'ın, Arap olmaya­na, bir başkasının Arap'a, bir siyahın bir Kızılderili’ye, bir Kızılderili’nin bir siyaha, takvanın dışında bir üstünlük sebebi yok­tur.”

"Ey iman edenler, biz sizi bir erkekle bir kadından, bir asıldan yarattık. Birbirinizle tanışmanız, işlerinizi tedbirle idare etme­niz, karşılıklı olarak, İslami kurallarla örtüşen milletler arası teamüllere uymanız, yardımlaşmanız, kültür ve medeniyet alış­verişinde bulunmanız, birbirinize iyiliği tav­siye etmeniz için, sizi milletler ve kabileler haline getirdik. Allah yanında en değerli­niz, en üstününüz, en çok Allah'a sığınanı­nız, emirlerine yapışanınız, en çok günah­lardan arınıp azaptan korunanız, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgür­lüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davrana­nınız, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olanınızdır. Allah her şeyi bilir, gizli-açık her şeyden haberdardır." (Hucurat, 49/13.) (26)

Okurken dahi etkilenmemek mümkün değil bu yaşam tarzını tüm insanlar kavrayabilmiş olsa dünya çok daha kolay ve sevgiyle hoşgörüyle ve adalet ile yaşanacaktı.

Son yıllarda özellikle Ortadoğu ve İslam ülkelerinde bitmek bilmeyen terör saldırıları insanları bezdirmiş durumda. Vatanından,canından,namusundan ve malından olan insanların sayısının hesabı yok. Ülkemizde ise Asala'nın bitirilmesinden sonra yine terör ile tanışması 12 Eylül 1980 darbesinin akabinde önce Apocu'lar ve ardından PKK ile olmuş ve can kaybımız Kürt vatandaşlarımızın çoğunluğu ile asker, polis, öğretmen ve memurlar ile birlikte 40 bini aşmıştır. Terör olayları bir türlü bitirilememiştir, bunlar yetmez gibi sınırlarımız Irak ve Suriye'de otorite boşluğundan faydalanıp aslında ana kademesi Elkaide terör örgütüne bağlı iken oradan ayrılıp sözde kendilerine Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) adını veren başıbozuklar topluluğu türemiştir. Dünya gündemini acımasız katliamları ve video görüntüleri ile meşgul eden bu eli kanlı örgüte ülkemizden katılımların olması bir hayli üzücüdür.

Adıyaman'da şehit edilen uzman çavuş Suruç'ta patlama sonucu 26’sı üniversite öğrencisi 32 gencimizin öldürülmesi ardından evlerinde şehit edilen iki polisimizin acısı sürerken gece yarısı Diyarbakır'dan yine iki polisin şehit haberi geldi. Halkımızın büyük çoğunluğu şu an şaşkın durumda basın ve medyada bölünmüş durumda kime inanacağını bilemiyor farklı ve tuhaf bilgiler havada uçuşuyor bir gurubun ak dediğine diğer gurup kara diyor.Askerimizin Suriye'ye girdiği haberi geliyor 100 IŞİD militanı öldürüldü deniliyor diğer medya gurupları haberi yalanlıyor, ardından PKK kampları bombalandı deniliyor ortada PKK'lı görünmüyor. İstanbul'da sempatizanları yürüyüş yapıyor önde yüzleri maskelenmiş ellerinde silahlı kişiler sözde gurubu koruyor bunun devamında Gaziantep'te karşı yürüyüş yapılıyor yine yürüyenlerin ellerinde kılıç,bıçak,tabanca,tüfek ve polisler sessizce izlemekte ne yazık ki bu görüntüler ülkede otorite boşluğunu yansıtmakta bizlere hükümetin hala kurulmamış olması acil alınması gereken kararları zorlaştırmakta.Bu suskunluk pek hayra alamet değil.Halk kutuplaşmış, neredeyse orman kanunlarıyla adaleti kendi sağlama telaşına düşmüş.Bir fraksiyondan birileri ölünce diğeri sevinç çığlıkları atıyor ve misilleme gecikmeden diğer fraksiyona darbe vuruluyor.

Sonuç itibarı ile Türkiye Cumhuriyeti güçlü ve zengin olmak mecburiyetindedir halkının can güvenliğini sağlamak ve refahını gözetmek zorundadır bunların yanı sıra bölgesel lider olma şartı vardır.Bu ülke dışarıdan iğne almadan 500 milyon nüfusa bakabilecek kapasitede zengin ve coğrafi konuda bereketlidir.Bununda hakkını vermelidir.Yurt içinde ise ötekisi olmayan demokratik Türkiye yeniden var edilmelidir.Terörden uzak barış içinde yaşam diliyorum Esen kalın...