Cumartesi sabahı erken saatlerde gözümüzü açtığımızda yolların ve sokakların beyaz bir örtü altında kaldığını gördük. Geçmiş yıllarda kar gördüğümüzde içimizde yeşeren o çocuksu sevinçten eser yok artık, sevinç yerini belki de ilerleyen yaş sebebiyle yerini derin bir kedere bırakıyor.
Kartopu oynama düşüncesi artık pek aklımıza gelmiyor; ilk aklımıza gelen evsiz, yurtsuz barınma ve ısınma şansı olmayan insanlar ve hayvanlar. Elbette doğanın kendisini yenilemek için kar yağışı şart.
Yeniden doğuşu simgeleyen bahar aylarının gelmesi kış mevsiminden geçiyor. Tam tamına 40 yıldır Bursa'da yaşıyorum. İki kez sağlam kar yağdığını hatırlıyorum ilki 1983 diğeri 2000’li yıllardı yanılmıyorsam. Yollar ve sokaklar kapanmış ulaşım kesilmişti.
Askerlik yaptığım Siirt'te bize söylenene göre 37 yıl sonra ilk kez kar yağmasıydı.
Ülkenin batısına kar yağdığında, doğusu hatırlanır derdi. Metin Üstündağ, bence çok gerçekçi bir cümle kurmuştu çünkü kar yağdığında ulaşımı ve elektriği, telefonu kesilen ilçe ve köylerin sayısı bir hayli yüksek. Askerlik yaptığım karakolda bir nebze bu yalnızlığı yaşamıştık. Aklımıza merhum Kemal Sunal'ın başrolünü oynadığı Deli Deli Küpeli filmi gelir. Deli Deli Küpeli, Osman F. Seden'in yazıp Kartal Tibet'in yönettiği, 1986 yapımı komedi ve dram filmi. Cevat Fehmi Başkut'un Buzlar Çözülmeden adlı tiyatro oyununun sinema uyarlamasıdır. Film, yolları her sene 6 ay karla kapanan bir ücra kasabada başlar.
Kasabaya gelen savcı ya da kaymakam yokluklar içindeki bu yerde fazla durmamaktadır. Yolları kapanan kasaba yeni atanan savcı ve kaymakamı beklerken, karların içinden düzgün giyimli iki yabancı gelir ama bunlar herhangi insanlardan çok başkadır.
Tımarhaneden kaçıp bir ilçeye gelen iki delinin, çeşitli rastlantılar sonucu kaymakam ve hakim olması anlatılır. Kaymakamı Kemal Sunal ve deli hakimi Yavuzer Çetinkaya canlandırır.
Kimi zaman böyle bir olayın yaşadığımız yerde olmasını isteriz diye düşünebiliriz.
Kar yağışı bütün kötülükleri temizlese, hayat tüm pisliklerden arınmış gibi yeniden sıfırlansa, son dönemlerde artan hain terör saldırılarını yok etse, şehit ve gazilerin olması gerekmese, yetim ve dul kalmasa, ekonomi iyi olsa, hiç kimse aç ve açıkta kalmasa, ayakkabısız veya yırtık ayakkabı ile yazlık elbise ile kimse kalmasa, yolsuzluk yapılmasa, bir Allah’ın kulu ötekileştirilmese ve milyarlarca yağan kar taneleri gibi gökyüzünden yeryüzüne yolculuk yaparken bir birine değmediği gibi kötülükle değmese insanlar veya Ferdi Tayfur'un şarkısında ki gibi;
Belki de bunlar olsa kar yağışında o çocuksu sevinç yeniden yüreğimizi saracak ve kar yağışının ahenk ile o sanatsal dizilişini ve dans edişini daha hayranlıkla izleyeceğiz.
Sıcakta ve mutlu kalın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Web.tv
İsmet KOYUNCU
Kar yağarken
Cumartesi sabahı erken saatlerde gözümüzü açtığımızda yolların ve sokakların beyaz bir örtü altında kaldığını gördük. Geçmiş yıllarda kar gördüğümüzde içimizde yeşeren o çocuksu sevinçten eser yok artık, sevinç yerini belki de ilerleyen yaş sebebiyle yerini derin bir kedere bırakıyor.
Kartopu oynama düşüncesi artık pek aklımıza gelmiyor; ilk aklımıza gelen evsiz, yurtsuz barınma ve ısınma şansı olmayan insanlar ve hayvanlar. Elbette doğanın kendisini yenilemek için kar yağışı şart.
Yeniden doğuşu simgeleyen bahar aylarının gelmesi kış mevsiminden geçiyor. Tam tamına 40 yıldır Bursa'da yaşıyorum. İki kez sağlam kar yağdığını hatırlıyorum ilki 1983 diğeri 2000’li yıllardı yanılmıyorsam. Yollar ve sokaklar kapanmış ulaşım kesilmişti.
Askerlik yaptığım Siirt'te bize söylenene göre 37 yıl sonra ilk kez kar yağmasıydı.
Ülkenin batısına kar yağdığında, doğusu hatırlanır derdi. Metin Üstündağ, bence çok gerçekçi bir cümle kurmuştu çünkü kar yağdığında ulaşımı ve elektriği, telefonu kesilen ilçe ve köylerin sayısı bir hayli yüksek. Askerlik yaptığım karakolda bir nebze bu yalnızlığı yaşamıştık. Aklımıza merhum Kemal Sunal'ın başrolünü oynadığı Deli Deli Küpeli filmi gelir. Deli Deli Küpeli, Osman F. Seden'in yazıp Kartal Tibet'in yönettiği, 1986 yapımı komedi ve dram filmi. Cevat Fehmi Başkut'un Buzlar Çözülmeden adlı tiyatro oyununun sinema uyarlamasıdır. Film, yolları her sene 6 ay karla kapanan bir ücra kasabada başlar.
Kasabaya gelen savcı ya da kaymakam yokluklar içindeki bu yerde fazla durmamaktadır. Yolları kapanan kasaba yeni atanan savcı ve kaymakamı beklerken, karların içinden düzgün giyimli iki yabancı gelir ama bunlar herhangi insanlardan çok başkadır.
Tımarhaneden kaçıp bir ilçeye gelen iki delinin, çeşitli rastlantılar sonucu kaymakam ve hakim olması anlatılır. Kaymakamı Kemal Sunal ve deli hakimi Yavuzer Çetinkaya canlandırır.
Kimi zaman böyle bir olayın yaşadığımız yerde olmasını isteriz diye düşünebiliriz.
Kar yağışı bütün kötülükleri temizlese, hayat tüm pisliklerden arınmış gibi yeniden sıfırlansa, son dönemlerde artan hain terör saldırılarını yok etse, şehit ve gazilerin olması gerekmese, yetim ve dul kalmasa, ekonomi iyi olsa, hiç kimse aç ve açıkta kalmasa, ayakkabısız veya yırtık ayakkabı ile yazlık elbise ile kimse kalmasa, yolsuzluk yapılmasa, bir Allah’ın kulu ötekileştirilmese ve milyarlarca yağan kar taneleri gibi gökyüzünden yeryüzüne yolculuk yaparken bir birine değmediği gibi kötülükle değmese insanlar veya Ferdi Tayfur'un şarkısında ki gibi;
“Kar yağsın başına bahar gününde/ çizgiler belirsin bebek yüzünde/ dilerim Allah'tan korkarak yaşa” beddua etmese.
Belki de bunlar olsa kar yağışında o çocuksu sevinç yeniden yüreğimizi saracak ve kar yağışının ahenk ile o sanatsal dizilişini ve dans edişini daha hayranlıkla izleyeceğiz.
Sıcakta ve mutlu kalın.