Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

İthalat ve tüketimle büyüdük

Yazının Giriş Tarihi: 12.06.2018 00:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.06.2018 00:24

“Türkiye bu yılın Ocak, Şubat ve Mart aylarında (İlk çeyrek) yüzde 7.4 büyüdü.” Haber müthiş, gelişiyoruz, dünyada sıralamaya giriyoruz… Tahminleri tuzla-buz ediyoruz… Ne güzel…

Biraz ayrıntıya girelim…

Resmi haberde “İlk çeyrekte sanayi yüzde 8.8, inşaat sektörü yüzde 6.9 büyüdü. Tarım sektörü ise ilk çeyrekte yüzde 4.6 büyüme kaydetti” açıklaması herkesin hoşuna gitti aslında.

Halkın nihai tüketim harcamalarındaki yüzde 11’lik artışı da bir yere yazalım. Tüketimden gelen puanın, büyümeye etkisinin sanayi ve inşaatı geride bıraktığını unutmayalım… Devletin nihai tüketim harcamaları da yüzde 3,4 artmış durumda… “Yatırımlar, teşvikler, vergide barışmalar, işsize iş bulmalar, memur maaşları ve savunma harcamaları” gibi kalemlerdeki harcamaların toplamı, ‘tüketim alışkanlıkları hızla değişen Türk halkının’ gerisinde kalmış görünüyor…

İlk çeyrek büyümesine en büyük katkı 6.7 puan ile özel tüketimden geldi. Büyümeyi; toplam yatırımlar 2.8 puan, kamu tüketimi 0.5 puan yukarı çekerken; net ihracat 3.6 puan ile büyümeyi aşağı çeken en önemli unsur oldu; Çünkü ithalatımız inanılmaz rakamlara doğru hızla yol alıyor… Cari açık artıyor.

Petrol fiyatlarının zamlanması, savunmaya harcanan paralar, ABD’nin demir-çelik ürünlerine koyduğu ek vergilerin etkisi, Suriyelilere harcanan paranın giderek artması, bütçe dengelerinin seçim ekonomisine uygun olarak azıcık (!) gevşemiş olmasını da unutmamalıyız… Demek ki; akaryakıt dışında henüz zam yapılmayan ürünlerde satışlar iyi…

Endekslere baktığımızda; mal ve hizmet ihracatının yüzde 0.5; ithalatının ise yüzde 15,6 arttığını görüyoruz. Bunun tersine çevrilmesi de kısa vadede pek mümkün görünmüyor…

Hesaplamalara göre; İşgücü ödemelerinin cari gayrisafi katma değer içerisindeki payı geçen yılın aynı döneminde yüzde 38,8 iken bu oran 2018 yılının birinci çeyreğinde yüzde 37,8’e gerilemiş olarak görülüyor. Bir başka anlatımla, işçilerin refahtan aldığı pay azalıyor. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise yüzde 44,1'ten yüzde 44,4'e yükselmiş… Bu durumda üretim araçlarına sahip olanların gücü artmış diyebiliriz.

Atılması gereken adımların 24 Haziran seçimlerinin ardından hızlanması gerekiyor… Özel ve kamu olarak 453 milyar dolarlık dış borcun ödenmesi, 6 milyon Suriyeliye bir yaşam sunulması, 81 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğine ipotek konulmaması, iç barışın tesisi, dışarıda sözünüzün dinlenmesi için ekonominizin şaha kalkması gerek.

Tablo; dışarıdan hammadde ve ara mal ithal ettiğimizi, bunu içeride üretip sattığımızı açıkça söylüyor. Bunu iş insanları “Sanayi üretimine dayalı büyüme performansı” olarak açıklayabilir. Gerçeklerin üzeri asla kapatılmamalıdır…

Türkiye’nin yüzde 7,4’lük büyüme oranıyla OECD ülkeleri arasında birinci, dünya ekonomisinin yüzde 85’ini oluşturan G-20 ülkeleri arasında ise ikinci sırada olduğunu da unutmayalım. Ancak; özel sektörün artık marka ve markalar konusunda daha büyük adımlar atma zamanı geldi…

Tarımda, sanayide, hizmetlerde markalaşma…

Türk işçisi, Türk askeri, Türk otelleri, Türk kadınları, Türk mühendisleri, Türk bilim insanları diye başlayan haberlerin özlemi içindeyim. Gururlanmak istiyorum artık.

Çok şey mi istiyorum…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.