Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

İstanbul’un seçimi

Yazının Giriş Tarihi: 08.05.2019 00:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.05.2019 00:02

31 Mart mahalli seçimlerinden sonra kaleme aldığım bazı köşe yazılarımda, seçimlerle ilgili en küçük bir iddianın bile olması halinde bu durumun millet iradesine ters düşeceğini savunmuştum.

Seçimlerden 35 gün geçtikten sonra Yüksek Seçim Kurulu, İstanbul seçimleriyle ilgili iddiaları, itirazları karara bağladı. En fazla tartışılan karar, sadece Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesiyle ilgili oldu. Çünkü, diğer ilçe belediye başkanlarıyla ilgili itirazları ret etti. Bu kararların günahı da vebali de, olumlu veya olumsuz tüm eleştirilerle ilgili sonuçları da kurulda toplanıyor. Ülkemiz bir demokratik hukuk devleti. Güçler ayrılığı ilkesine göre yönetiliyor. Hukuk, bağımsız. Yüksek Seçim Kurulu kararları ise, itiraz hakkı olmayan bir kurumun verdiği kararlar olarak kabul ediliyor. Anayasa’mız, seçimlerle ilgili itirazların uzayıp gitmemesi ve yargı erkinin seçimlere çok fazla müdahil olmasının önüne geçilmesi için böyle bir madde ile sınırlandırılmış.

Yüksek Seçim Kurulu’nun verdiği kararlar, doğru veya yanlış olarak eleştirilebilir. İnsanlara bu kararların adil olup olmadığı yolundaki söylemler belki doğru gelebilir. Ama, neticede hukuk, eldeki mevcut delilleri, yapılan itirazları, istenilen doğrultuda karara bağlamakla görevlidir. Yani, dava dosyasında, itiraz dosyasında nasıl evraklar var? Ne gibi deliller var? Seçim Kurulu hangi delilleri, hangi kanuna göre değerlendirdi?

Neticeye ulaşılmasında, hangi siyasi partinin hangi itirazları dikkate alındı?

İşte bütün bunları biz bilmiyoruz. Sadece, itiraz eden siyasi partilerin, onların temsilcilerinin, görev verilen siyasetçilerin kendilerini haklı çıkarma adına yaptıkları açıklamalardan haberdarız.

Bu durumda, hiç kimse, “evet ben suçluyum” diye kendisini savunmayacağına göre, olaylara bakış açısının da hukuk normlarına göre olması ve tarafsız bir şekilde değerlendirilmesi gerekiyor.

Neticede, seçim kurulunun verdiği karar kesindir.

Bu kararın itiraz yolları bütünüyle kapalıdır.

Bakın, sizlere eskiden Anayasa Mahkemesi kararlarıyla ilgili bazı örnekleri verelim. Anayasa Mahkemesi 7 kişiden oluşuyordu. 3’e karşı 4 oyla siyasi partilerin kapısına kilit vurulmasına yol açan kararlara imza atıldı ülkemizde.

Yüksek Seçim Kurulu da on bir kişiden oluşuyor. 4’e karşı 7 oyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesi kararı alındı.

Tabi, konunun taraflarıyla ilgili açıklamaları da dikkatlice dinliyoruz. Seçimi kazandığı açıklanan, mazbata verilen Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Seçim Kurulu kararıyla mazbatasının iptal edilmesi üzerine, dikkat çeken bir açıklama yaptı:

“Seçimlerde Büyükşehir Belediye Başkanlığı, ilçe belediye başkanlığı, belediye meclis üyelikleri ve muhtar seçimleriyle ilgili oy pusuları aynı zarfa konuldu. Bu zarfın içinden çıkan dört oydan neden sadece bir tanesi için iptal kararı verildi?...”

Bu, seçimlerle ilgili eleştirilerde ve Yüksek Seçim Kurulu kararıyla ilgili eleştirilerde dikkat çeken önemli bir meseledir.

Yine, 31 Mart akşamında açıklanan sonuçlara göre, iki aday arasındaki oy farkının 29 bin kusur olması, yapılan itirazlar üzerine oyların yeniden sayılmasıyla 16 bin oyun geçerli sayılması ve farkın 13 bine düşmesi de seçim sonuçları açısından ilgili seçim kurullarınca cevaplandırılması beklenen çok önemli bir gelişmedir.

Yine, ilçe seçim kurullarının kendilerine yapılan itirazları ret etmesi ve oyların yeniden sayılması istemlerine kapıları kapatması da belki de bu seçimlerin iptal edilmesine giden yolda atılan çok önemli bir adımdır.

Şimdi, seçimleri kazandığı açıklanan, mazbata verilen CHP’li Ekrem İmamoğlu, yeniden 23 Haziranda tekrarlanacak olan seçimlerde “mazlumları oynayıp kazana bilecek mi?”

Bu soruda çok önemli.

Yada, İstanbullu seçmenler, halkımız, Yüksek Seçim Kurulu kararını çok iyi anlayıp, “seçimlere hile karıştırılmış. Sandıklarda oyunlar oynanmış” iddialarına inanıp, CHP’nin mağdur edebiyatına, “doğrusu budur” diye tepki gösterip, seçim sonuçlarında herhangi bir değişim olacak mı?

Bu soruda çok önemli.

Önümüzdeki günlerde İstanbul seçimleriyle ilgili yapılacak olan siyasi çalışmalarda bizlerde belki de hiç duymak istemeyeceğimiz söylemleri dinlemek zorunda kalacağız. Hem iktidar kanadından hem de muhalefet kanadından.

Allah ömür verirse bu günleri hep beraber yaşayıp, sonuçları 23 Haziran akşamında göreceğiz. Çünkü, İstanbul seçimleriyle ilgili hem Cumhur İttifakı hem de Millet İttifakı kendi aralarında sürekli toplantılar yaparak yeni stratejiler geliştirmeye başladılar. Önemli olan, vatandaşların akıllarına gelen soruların cevaplarının doğru alınması. Mesela, bugün tartışılan en önemli soru şu; 23 Haziran seçimlerini mevcut seçim kurullarıyla mı yapılacak?

Bu soruda çok önemli.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.