Günümüz teknolojisiyle elektronik ortamda oluşturulan bilgilere göre; ‘İskender Kebap’, Bursa’nın tanınmış markaları arasında ön sıralarda yer alıyor…

Bursa yöresinin meşhur yemeklerinden biri olan İskender Kebabın hikayesi, 1867 yılında Mehmet oğlu İskender Efendi'nin Kayhan'daki dükkanında başladı. 19’uncu yüzyılın ikinci yarısına kadar kuzu, yere paralel biçimde duran odun kömürlü bir ocağın üzerine yatırılarak pişirilmekteydi. Bu yöntemde kuzuyu sürekli olarak çevirmek hem aşırı emek gerektirmekte hem de kuzunun her tarafını eşit derecede pişirmek mümkün olmuyordu… Ayrıca kuzunun farklı bölümlerine ait farklı tatları müşterilere eşit biçimde paylaştırmak zordu.

İskender Efendi o yıllarda henüz 12 yaşındayken tüm bu sorunları çözecek bir yöntem icat etti. Amcası Sabit Dede’den aldığı destekle icadını hayata geçirdi. Kuzu etini, kemik ve sinirlerinden ayırdıktan sonra dikey madeni çubuk üzerinde, kendi ekseni etrafında döndürerek odun kömüründe pişirdi. Bu sayede eti çevirmek, her tarafını eşit biçimde pişirmek kolaylaştı, koku ile duman ortadan kalktı ve kuzunun en lezzetli bölümleri kaynaşarak efsane bir lezzete dönüştü.

Bu lezzet, Bursa’da “İskender Efendi’nin Dönen Kebabı” olarak isim yaptı. Halk dilindeki "döner", "döner kebap" tanımlamalarının çıkış noktası da işte bu icat oldu…

"İskender Kebap" günümüzde dünya çapında tanınan bir yemek, ‘İskender İskenderoğlu ve evlatları’ markası ise 150 yıllık kültürel bir miras olarak bugünlere kadar geldi…

İşte bu mirasın ‘4. Kuşak’ gençlerinden biri olan Süleyman İskenderoğlu bugünlerde ‘yeni dükkanı’nı, Fatih Sultan Mehmet Bulvarı (FSM), Bulvar 224 Sitesi’nde faaliyete geçirdi… 

Bir markayı layıkıyla bugünlere getiren, geleceğe taşımakta kararlı olan bir girişimciyle sohbet etmek güzeldi…

Müşterilerin etin parçalanmasından işlenmesine kadar geçen süreci izleyebildikleri bir mekan yaratmışlar. Hijyen kuralları inanılmazdı… Tüm çalışanların titizlikle uymak zorunda oldukları kurallar, ailenin yıllarca biriktirdiği deneyimler sonunda ortaya çıkmış… Bu konuya gösterdikleri dikkat nedeniyle teşekkürü hak ediyorlar…

Bursa’nın en prestijli caddelerinden biri olan FSM’deki ‘İskender 1867’, aynı anda 120 kişiye hizmet verebiliyor… 22 personelin istihdam edildiği ‘dükkan’, tam köşe başında. İzmir yönünden gelirken hemen göze çarpıyor… Otopark sorunları yok. Üç katlı mekanda özel anlar için farklı salonlar oluşturmak mümkün… Şirketlere, arkadaş gruplarına ya da kutlamalara uygun oturma düzenleri, fark yaratıyor…

Etlerini ve özel keçi kremasını yakın yörelerden sağlıyorlar… Zaten 150 yıllık değişmeyen lezzetin ‘sırrı’ da burada. Aynı yöre, aynı cins hayvanlar ve aynı yağlar…

‘Dükkan’ın içindeki ayrıntıları da paylaşmalıyım… Onlarca yıl önce kullanılmış tabaklardan oluşan bir köşe var. Müze havası hakim… Bursa’yı anlatan rölyef de çok özel bir çalışma… Bıçakçı, Hacivat-Karagöz, şeftali, ipek kozası, zeytin, kestane, çeşmeler, yoğurtçu, kılıç-kalkan, Yeşil Türbe, teleferik, Bursa Güvercini, çınar ağacı, Irgandı Köprüsü, Cumalıkızık, Ulu Cami, Tophane, Uludağ ve Hanlar bölgesi inanılmaz güzellikte karşınızda yer alıyor… Devasa bir eser…

Avizeler gibi etin altındaki pideler de özel üretim… Kuru ve yaş kan üzümünden elde edilen şıranın tadı mükemmel… Adını ilk kez duyduğum ‘Duvalı Tatlı’ya bayıldım…

AVM içinde olmayan iki ‘İskender Kebap’ dükkanından biri olan FSM’deki ‘İskender 1867’yi mutlaka ziyaret edin… Bir markanın geleceğe taşınmasındaki çabayı gözlerinizle görmenizde fayda var.

Bu arada sevgili arkadaşımız Uğur Şahin ve Dilara Üstüncan’ın çabalarını da takdir etmem gerek. Tüm ayrıntılarla uğraşmışlar, İskender markasına değer katmışlar…

Siz ‘Vejetaryen Kebap’ isterseniz eğer; O da var…