Türkiye'nin en kritik şehirlerinden birisi Bursa. Sanayi'nin ötesinde turizm, tarih, doğa kenti Bursa'nın önemi ihracat rakamları ise kente her daim öncelik kazandırıyor. Son yıllarda birçok alanda yeterli yatırımı alamayan Bursa'da, iş dünyası yerel seçimlerde direksiyona geçme eğiliminde. AK Parti'de herkes kim belediye başkanı olacak diye düşüne dursun Cumhuriyet Halk Partisi ve İyi Parti, Bursa iş dünyası ile dirsek temasına girmiş durumda. Bursa'nın önde gelen sanayicileriyle yuvarlak masa toplantıları hız kazandı.

Ekonomik daralmanın ötesinde yeni dönemde belediye başkanlığı koltuğunun öneminin artması geçerli bir detay. Kentlerin kalkınmasında artık ulusal hükümet ötesinde yerel yönetim daha etkin rol oynayacak. Peki, iş dünyası neden seçimlere kilitlendi? İşte asıl bu soruyla yazıya devam etmek daha anlamlı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2019-2021 ekonomi öncelikli açıklamaları, Türkiye'nin 2021 yılında yeni bir genel seçimle karşı karşıya olduğunu kesinleştiriyor. Otomotiv üretimi hızla düşüşe geçti. Türkiye'de bu yılın 9 ayında 1 milyon 167 bin 28 otomotiv üretilirken, bu rakam 2017'nin aynı dönemine göre yüzde 5 düşüşe işaret etti. Söz konusu dönemde otomobil üretimi de yüzde 8 azalarak 769 bin 469 oldu. Bursa gibi otomotiv kenti olan bir şehirde bu rakam ürkütücü. İnşaat sektörü tıkandı. Bursa beton bir kent haline geldi. Bursa'lı yatırımcıların yerini hızla ulusal çapta kent dışı yatırımcılar aldı. Bursa, son yıllarda yurt dışından da ciddi yatırımcılar alan stratejik bir kent oldu.

Ticaret ve Sanayi Odası tarafından yürütülen başarılı projeler hayata geçtikçe Bursa, Avrupa başta olmak üzere yabancı ülke yatırımcılarının göz bebeği oldu. Belediyelerinin hızla borç batağına düştüğü Bursa'da borcu silerek yerel yönetimleri kalkındırabilecek stratejik yöneticilik kabiliyeti sadece sanayici ve iş adamlarında mevcut. Ve yine halk eski Milletvekili, Bakan ve mazide kalmış siyasilere yerel yönetimlerde şans verilmesinden yana değil!

Bursa kaybederse, Türkiye kaybeder!

Elbette yerel seçimlerin en önemli kriteri ekonomi. Siyaseten kimin kazanıp kimin kazanmadığını sandık belirleyecek. Lakin Bursa gibi ekonomi merkezli bir kentin daha fazla kötü yönetilmeye tahammülü yok! Son yıllarda kırsal kalkınma adı altında kent içi bütçelerin çoğu ilçelere aktarıldı. İznik, Orhaneli, Orhangazi, Büyükorhan, Kestel, Harmancık, Mustafakemalpaşa, Karacabey, Yenişehir gibi ilçeler Bursa için ciddi külfiyet. İnegöl'ünde son dönemde İl olma yolunda önemli bir eğilim gösterdiğini kabul etmek zorundayız. Ve elbette Osmangazi ve Yıldırım'da da değişim sesleri güçleniyor.

Hızlı tren ile buluşması hayal olan Bursa'nın doğu yakası atıl durumda. Gürsu Organize Sanayi Bölgesi'nin ötesinde Kestel'de halen daha gözle görülür bir kalkınma hamlesi yok. İş Dünyası'nın yıllardır bitmesini beklediği BESOB Kestel tesislerine ise, Ankara gerekli özveriyi göstermiyor. Hafif Raylı sistemin Kestel'in ilerisine sanayi bölgesine gelemiyor olmasının ötesinde İstanbul yolunda durmuş olması önemli bir sorun. Bursa iş dünyası yerel yönetimlerden ciddi hizmetler beklerken, maalesef herşeyi BTSO ile tamamlamak artık iş dünyasının ekonomisini yoruyor.

Yüksek vergi ve KDV ötesinde enerji giderlerinin de arttığı Bursa'da, halen daha yenilebilir enerji sistemlerini kuramayan bir yerel anlayış mevcut. Bursa iş dünyasının siyasete son 2 dönemdir hızla eğilmesinin nedenlerinin arasında en güçlü faktör ise, kötüye giden ekonomi yönetimi yatıyor. Kısacası, Bursa Türkiye için fırsat olduğu gibi Bursa kaybeder veya kaybedilirse Türkiye'de kaybeder gerçeği iş dünyasında gücünü arttıran bir düşünce akımı olarak yaygınlaşıyor...