Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

İnsanı yaşat ki...

Yazının Giriş Tarihi: 06.10.2017 00:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.10.2017 00:07

Bazı sözler var ki, yüzyıllar önce söylenmiş olsa bile güncelliğini yitirmiyor. Kanuni Sultan Süleyman'ın, "Bugün borç alan, yarın buyruk alır", Dördüncü Murat'ın, "Herkes gücü kadar konuşur" sözleri gibi, aradan geçen zamana rağmen Şeyh Edebali'nin "İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın" sözü de halen geçerli ve bugünlerde çok daha fazla irdelenmeyi hak ediyor.

Vatandaşın sırtındaki yükler

AK Parti'nin en iddialı olduğu konulardan birisi de, kısaca "Yeni Türkiye" olarak özetlenen değişim ve dönüşüm sürecini inşa etme hedefiydi. Bu konuda çok da yol alındı ancak vatandaşın sırtına bindirilen eski Türkiye'den kalma ne kadar gereksiz ve haksız yük varsa birçoğu halen daha varlığını koruyor. Bu yükler, özellikle para akışının yavaşladığı, ekonominin durağan seyrettiği ve piyasada nakdin dönmediği dönemlerde tam bir krize yol açıyor.

Hükümetin ve hükümet etme arzusu içerisinde olanların gözden kaçırmaması gereken en önemli nokta da, böylesi bir coğrafyada devletin yaşatılması önceliğinin hayati önemi ortadayken, kantarın topuzunu kaçırmadan icraat yapmaktır.

Tehlikeli sessizlik

Bizim çilekeş halkımızın en büyük özelliği, olaylara gerektiğinden çok daha az tepki gösterip seçim zamanı mühür eline geldiğinde hesap sormasıdır ve tarihimiz de, kendisini vazgeçilmez gören ama bugün esamesi okunmayan partilerle doludur.

Padişah hazineyi doldurmak için her vergi koyduğunda adamlarını tebdili kıyafet halkın arasına yollayarak tepkileri ölçer ve her seferinde halkın kızgın olduğu yönünde bilgi alır. Bir gün yaptığı zamlara rağmen halkta hiç bir kıpırdanma olmadığı bilgisi kendisine ulaşınca hemen son zamları geri alır.

Bugün de sanki böyle bir durumu yaşıyor gibiyiz. Genel ve mahalli yönetimleriyle devlet sanki vatandaşa bir tür test uyguluyor.

Yeni reformlara ihtiyaç var

Vatandaşın sırtına bindirilen ve eski Türkiye'den kalma yüklerden bazılarının bugün hala devam ettirilmesi insanları devlete karşı çok büyük bir öfkeye itiyor.

Bakın yaşadığınız yerin belediyesi yolunuzu asfaltlıyor ama hemen arkasından size, iki bin - 5 bin TL arasında bir fatura çıkarıyor. Yasadaki adıyla, asfalt katılım bedeli. Ardından kamunun su şirketi de, mahallenizdeki hattı yenilediği için yakın rakamlarda bir fatura çıkarıyor. Tabi vatandaşın ödeme gücüne bakan yok! İnsan ister istemez sormadan edemiyor. Ya hu birader bu asfaltın, içme suyu hattının parasını ben vereceksem niye vergi ve fatura ödüyorum! Bu uygulama, her gün işe giderken bindiğiniz dolmuşçunun arabasını yenilediğinde size hizmet bedeli olarak fatura çıkarması kadar saçma bir şey değil mi?

Kamunun tüm dünyada olduğu gibi, vergi salması en doğal hakkıdır ama yaptığı her hizmetin bedelini alması, 'peki o zaman bu vergiler nereye gidiyor' sorularına yol açıyor. Gelinen noktada artık yeni Türkiye'ye yakışan reformlar mutlaka yapılmalı. Ülkemizin huzuru ve istikrarı için bu düzenlemelere acil ihtiyaç var.

Maliye yönetiminin, vergi sisteminin, kamu yönetim esaslarının, şeffaflık kriterlerinin, vatandaşlar arasındaki ve vatandaş ile kamu arasındaki borç alacak hukukunun, siyasi kriterlerin yeniden düzenleneceği yasa ve yönetmelikleri hayata geçirmek zorundayız.

Son yaşanan vergi paketindeki gibi vatandaşa yüklenilmesi ve mevcut sorunların devam etmesi halinde 2019 yılındaki tüm seçimlerin ciddi sürprizlere gebe olduğunu söylemek için kahin olmaya da gerek yok...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.