Farkındayım yazının başlığı garip oldu.

Aslında böyle bir deyim, sıfat isim vs yok.

Bir süre önce bizim gazeteden değerli kalem Can Topaktaş’ın bir paylaşımına yaptığım yorum esnasında kendiliğinden çıktı ortaya.

Doğaçlama oldu yani.

Paylaşım şehir hastaneleri üzerineydi.

Malum artık bu hastanelerde hastalar hastadan ziyade müşteri olarak algılandıkları için ikisinin karışımı bir tanım gerekiyordu.

Benim aklıma da Hüşteri geldi.

Hepsi o.

Bir hinlik yok yani.

Burada hinlik yokta şehir hastaneleri için pekte öyle demiyorlar.

Yazmadan önce konu ile ilgili lehte aleyhte yüzden fazla haber, makale, yorum okudum; söyleşi izledim.

Bu projeden direkt nemalananlar dışında hepsinin ortak paydası şehir hastanelerinin sıkıntılı bir proje olduğu yönünde.

Hele bir de ortalıkta dolanan Sayıştay raporları var ki insanın nutku tutuluyor doğrusu.

Eğer bilgiler doğruysa,

Sayıştay, Sağlık Bakanlığı hakkında 2018 yılında yayınladığı denetim raporunda ortaya koyduğu verilere göre hizmete açılan şehir hastanelerinde büyük bir fiyat karmaşası yaşandığını yazmış.

Öyle ki;

Bir hastanede 1 liraya görülen bir hizmetin bir başka hastanede 335 liraya yapıldığı bile saptanmış.

Sayıştay denetçileri, şehir hastanelerinde yaptıkları denetimlerde miktara bağlı hizmetlerin temininde hizmet ödemelerine ilişkin alt kalemler oluşturularak her bir alt kalem için garanti miktar ve tutarlarının belirlendiğini tespit etmişler.

İşletme dönemine geçmiş sekiz şehir hastanesine ait harcama belgeleri üzerinden yapılan incelemeye göre atık, sterilizasyon, çamaşırhane, yemek ve görüntüleme hizmetlerinin temin ve hizmet ödemelerine ilişkin belirlenen birim fiyatlarda büyük farklar varmış.

Sayıştay hastanelerin aralarında ki hizmet/fiyat dengesizliğini örneklemişte;

Aradaki uçurumu örneklerle ortaya koyan, Adana, Mersin, Yozgat, Isparta, Kayseri, Eskişehir, Manisa ve Elazığ şehir hastaneleri arasında tıbbi atık kalemi için en düşük birim fiyat ile en yüksek birim fiyat arasında yüzde 830 fark bulunduğu, tıbbi olmayan atık alt kaleminde ise bu farkın yüzde 1849'a çıktığı Sayıştay denetçilerinin rapora yazdığı bilgilerle ortaya konulmuş.

Şehir hastanelerinin çamaşır hizmetleri de çarşafa dolanmış vaziyetteymiş.

Bu hizmetler için yapılan ödemeler ameliyathane çarşafları, kişisel hasta kıyafetleri, perdeler ve benzerleri, personel üniforması ve yatak çarşafı olmak üzere toplam 5 alt kalemden oluşuyorken yapılan ödemelerde hastaneler arasındaki en düşük birim fiyat ile en yüksek birim fiyat arasında uçurum varmış.

İnanması zor ama ameliyat çarşafları için yüzde 1506,  kişisel hasta kıyafetleri için yüzde 659, perdeler için yüzde 942, personel üniforması için yüzde 551 ve yatak çarşafı için yüzde 1114 fiyat farkı olduğu bile saptanmış.

Kemoterapide de durum vahimmiş.

Kemoterapi ilaç hazırlama alt kalemi için, en düşük birim fiyat ile en yüksek birim fiyat arasında yüzde 35 bin 599 fark varmış. Elazığ Şehir hastanesinde 1 liraya ilaç hazırlanan kemoterapi ilacı Adana'da 355,99 liraya hazırlanırken, Mersin'de bu rakam 176, Isparta'da 90, Eskişehir'de 37 lira seviyesinde imiş.

Ya yemek meselesi?

O da bir garip.

Şehir hastanelerinin yemek hizmetlerine ilişkin olarak yaptıkları ödemelerin, temelde akşam yemeği, gece, ikindi, kuşluk, kahvaltı, öğle yemeği ve diğer olmak üzere 7 alt kalemden oluştuğunu belirleyen Sayıştay, hastaneler arasında yemek ücretleri arasında yüzde 295'e varan oranda farklar bulunduğu saptamış.

2018 yılında faaliyette bulunan tüm şehir hastanelerinde ameliyat seti ve ameliyathane sterilizasyonu için, hizmet alt kalemi ve birim fiyatı belirlenmesine karşın Sayıştay’ın tespitine göre Ameliyat seti için, en düşük birim fiyat ile en yüksek birim fiyat arasında yüzde 1268 fark bulunuyormuş ve ameliyathane sterilizasyonu için bu fark yüzde 3469'a ulaşmış.

Sayıştay bunları saptamış saptamasına sonuç neymiş peki?

Şuymuş;

Sayıştay'ın şehir hastanelerindeki fiyat farklarına ilişkin tespitlerine Sağlık Bakanlığı, “hizmet kalemlerinin alt kırılımlarının standart hale getirilmesi ve aynı hizmet için geniş bir skalada fiyat oluşmasını önleyecek tedbirlerin alınması amacıyla ek mutabakatlar düzenlenmektedir” cevabını vermiş.

Sayışta bu cevaba karşılık olarak raporunun sonuna ‘’ “Söz konusu ek mutabakatların kapsam ve içeriğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belge sunulmamıştır” notunu düşmüş.

Yani Sayıştay’ın saptadıklarından sonra dişe dokunur bir şey olmamış.

Hastayla müşteri karışmış

Hüşteri olmuş.

Allah şifa versin ne diyeyim…