Yerel seçimleri geride bıraktık; Bırakmalıyız artık… Bir bayrak yarışıydı ve birinciler; deri koltuklarına kavuştu.

Seçimlerin sonuçlarıyla ilgili çok konuşur halkımız, kahvelerde, evde, işyerlerinde, sokakta konuşur da konuşur… Seçilenlere tebrik kuyrukları bitmez 1-2 ay… Sonra elini cebine atar vatandaş, eline gelenle idare eder, etmeye çalışır… Elinde kalanla da baş başadır artık…

Üzerine yazılar yazılır, eleştiriler yapılır biter gider…

Partilerin kendi içlerinde yaşanacak fırtınalar başlar, küsenler olur, yeni takımlar oluşur, işin doruğuna çıkanlar olur, öğünenler, öykünenler; Öğün atladığında midesi yananları unutur… Evinde kaynayan tenceresi her şeyin üzerindedir oysa… Çocuklarına yemek pişiremeyen annenin dramıdır başlayan…

Demem o ki; yöneticiler her şeyi bir yana bırakarak çalışmaya başlamalıdır… Gece yarılarına kadar belediyede kalan Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ı görmeliyim yine… 5 milyar lira borcu olan bir belediyenin gelir-gider tablosunu düzeltmeye gayret ettiğini hissetmeliyim… Yalova Yolu’ndaki metro hatlarının ihalesini yenilerken attığı adımları, ‘Sıcaksu bölgesi’ne yatırım yapması muhtemel olan Dubai’deki Suriye asıllı yatırımcının Bursa’ya geldiğini duymak isterim…

İşimiz ekonomi dostlar… Attığımız her adımda önüne vergi çıkan halkımızın geçim sorunu büyüyor… Bütçe dengeleri bozuldu ve artık yolun sonuna yaklaşanların sayısı oldukça arttı… Yerel seçimlerin ardından ilk açıklamayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptı… İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak tanındıktan sonra Türkiye’yi değişime zorlayan anlayışı hakim kılan Erdoğan, 2002-2008 yılları arasındaki başarısını tekrarlamak istiyor artık… 

Dün sabah dolara baktık, petrole baktık, altına baktık ama altını ıslatan bebeğe gereken bezin fiyatına bakmadık… Bazı marketlerde satılacağı duyurulan ‘Tanzim sebzelerine’ bakmadık… Türkiye’ye örtülü ambargo uygulayan ABD’nin atacağı adımlara bakmadık… İran’a ürün gönderenlerin paralarını bankalar aracılığıyla alamadıklarına bakmadık… Elektrik, su, doğalgaz, cep telefonu, ulaşım, eğitim ve mutfak masraflarının ortalamasına ise hemen hemen hiç bakmadık… Bakmadıkça da yanılgımız arttı… Vatandaş da, sandıkla uyardı…

Hatırlayın; Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerel seçimlerin ardından yaptığı iki konuşmada da ekonomiye dair mesajlar verdi. Hem İstanbul hem de Ankara konuşmasında Erdoğan, gelecek 4,5 yıllık "seçimsiz" döneme dikkati çekerek yapısal reformlara odaklanacaklarını söyledi. Erdoğan; "Önümüzde 4,5 yıla yakın, kesintisiz bir icraat dönemi var. Artık sık sık seçimlerle iç içe olmayacağız. Şimdi hep önümüze bakacağız ve Türkiye'de ekonomisiyle siyasetiyle özellikle savunma sanayisiyle yatırımlarla üretimlerle nasıl meşgul olacağız, buna odaklanacağız ve adımlarımızı da buna göre atacağız. Bu seçimlerde seçilen belediye başkanlarımız şehirlerini 5 yıl idare edeceği gibi biz de görev süremiz boyunca ülkemizi yönetmeyi sürdüreceğiz. Gündemimizde çok önemli bir reform programı var. Türkiye olarak serbest piyasa ekonomisi kurallarından taviz vermeden, kendi hedeflerimiz doğrultusunda oluşturduğumuz güçlü ekonomi programını dikkatle hayata geçireceğiz. Artık bizim için ekonomide reformların hayata geçirileceği, büyük ve güçlü Türkiye hedefine tavizsiz şekilde odaklanacağımız uzun bir dönem var" demişti…

O uzun sanılan dönem, dünya tarihi açısından bakıldığında hiç de uzun değil aslında. Otomotiv sektöründe yeni modelin üretime alınabilmesi için geçen süre ortalama 5 yıl arkadaşlar. Sadece yeni bir model için bunca zaman harcayan Fransız, İtalyan ya da Alman üreticiler, ince eleyip sık dokuyor olmalılar… Bizim 4,5 yılda atacağımız adımları planlarken çok seçici olmamız gerekiyor.

Seçimlerin hemen öncesinde gençlerle bir araya gelen Cumhurbaşkanı, yerli otomobil üretmek adına oluşan beşli konsorsiyumu işaret ederek, “Oyalanıyorlar. Ya yapacaklar ya yapacaklar” diye konuşmuştu. Demek ki işin gereği bir başka mecrada yol bulmaya çalışırken zaman hızla akıyor…

Bursalılar çok çalışarak Türkiye’ye katkı sunmaya devam ediyor; Bundan sonra da bu gider…