Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Her yemekten 400 bin dolar

Yazının Giriş Tarihi: 23.08.2016 00:11
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.08.2016 00:11

Afrika ülkelerinin içinde at koşturan ülkelerin başında gelen Amerika Birleşik Devletleri (USA), İngiltere, Fransa ve Çin, Türkiye’nin artan etkisinden bir süreliğine kurtuldular.

Altın, elmas, su, gaz, petrol, tekstil, ayakkabı, hazır giyim, makine ve inşaat sektörlerindeki orta büyüklükte işlere imza atan Türk sanayici ve iş adamlarının bağlı olduğu F Tipi örgütlenmenin başarısıydı Afrika. Okul açtılar önce; eğitim kaliteleri yüksekti. İngilizce ve Türkçe’nin yanı sıra matematikte, fizikte, kimyada ve çevre bilgilerinde öne çıkan okullardan mezun olanlar o ülkede elle gösterilir hale gelmişlerdi. Yönetim kadrolarındaki kişilerin, doktorların, mühendislerin ve zengin çocuklarının devam ettiği okullara büyük destekler gitti. Samanyolu TV’deki bir programda ‘Bursa İnegöl’deki mobilyacıların başarısıdır bu okul’ diye anons duymuştum. Verilen bir bilgiye göre dünya genelinde 8 bin okuldan bahsediliyordu… İnanılmaz bir güç!

Türkçe Olimpiyatları boşuna değildi. Devlet erkanı boy gösteriyor, zenci çocuklar Türk İstiklal Marşı (!)okuyordu. Bursa’daki bir etkinlikte zenci kızlarla sohbet etme gayretim boşuna bir çaba olmuştu… Türkçe bilmiyorlardı. Oysa İngilizce bilgileri gayet yerindeydi… Bir tuhaflık vardı ve sonunda bu girişim balonu 15 Temmuz’da patladı!

Bursa’da Yeşil ve Muradiye semtlerindeki ünlü restoranlarda akşam saatlerinde toplanan iş dünyasının ileri gelenlerine Afrika’daki girişimler seyrettiriliyor, yemeğin sonunda da 10’ar bin dolarlık ‘yemek paraları’nın ödenmesi rica (!) ediliyordu. Her hafta 40 kişiye yemek veriliyordu. Bir gecede 400.000 dolar… Devletimiz şimdi bu paraların nerelere, kimler eliyle götürüldüğünü bulacaktır. Kasaların adreslerini bilenler lütfen hemen konuşsunlar ki; Emniyet birimleri işlerini kolaylıkla yapsınlar…

Gelelim karanlık güçlere…

Sivil hedeflere yönelik menfur saldırılar giderek artıyor. Ocaklar sönüyor, aileler dağılıyor ve milletin sabrı deneniyor…

Son iki yıla yayılan bombalamalarla ilgili istatistik şöyle; 5 Haziran 2015 Diyarbakır, 20 Temmuz 2015 Suruç, 10 Ekim 2015 Ankara, 23 Aralık 2015 Sabiha Gökçen,

12 Ocak 2016 Sultanahmet, 17 Şubat 2016 Ankara, 13 Mart 2016 Ankara, 19 Mart 2016 Taksim, 27 Nisan 2016 Bursa, 1 Mayıs 2016 Gaziantep, 12 Mayıs 2016 Diyarbakır, 7 Haziran 2016 Vezneciler, 8 Haziran 2016 Mardin-Midyat, 28 Haziran 2016 Atatürk Havaalanı, 10 Ağustos 2016 Diyarbakır, 10 Ağustos 2016 Mardin Kızıltepe, 17 Ağustos 2016 Van, 18 Ağustos 2016 Elazığ ve 20 Ağustos 2016 yine Gaziantep.

Ölüm kol geziyor. Farklı anlatımlarla ‘kanı yerde kalmayacak’ diyoruz ancak terör mutlaka bir yer buluyor ve kan akıyor… Bakın 32 yaşındaki Birce Akalay neler söylüyor;
Ömrümde böyle karanlık, böyle zulüm görmedim. Epey zamandır memleketimizin derdine düştüğümüzden gelişimimizi, üretimimizi, hak ve özgürlüklerimizi, sanatımızı, icraatımızı bir kenara öylece bırakıp içimizde sürekli yeniden tazelenen acıyı kanser kazıyan bir doktor gibi kazımaya törpülemeye çalışıyoruz. İçim dışım saçımın teli acı oldu artık. Hayatımda yaşamak için hiç ama hiç ihtiyacım olmayan bilgilerle (ki doğru yanlış belli değil) doldum, taştım. Komplolar, istihbarat açıkları, etnik yalancılıklar, dini sömürüler, sapıklar, tecavüzcüler, insan yakan caniler, terörizm, silahlar, askeri üsler, savaş uçakları, tanklar, intihar bombaları… Olan hep millete, analara, insanlara oldu. Bir ülkenin refah düzeyini o ülkenin sanatta, sporda, bilimde ve halkın kendini ifade edişindeki gelişimine bakınca hissedebilirsiniz ve tabii ki çocuklarına. Çocuklarımıza…
Çocuklarımıza sahip çıkmak zamanıdır dostlarım.
Onları eğitmek, öğretmek, aydınlatmaktan başka çaremiz yok, köhne muhalefetlerle, poşet poşet lanetlerle bu acı bitmeyecek bitemez. Yarını görebilmek için yeniden, tüm çocuklarımıza sahip çıkmak zorundayız. Kimden olursa olsun. Yeter ki;
Sanatçı olsun, öğretmen olsun, doktor olsun, asker olsun, polis olsun, astronot olsun, hakim, savcı, avukat, balıkçı olsun, kütüphaneci olsun, keman çalsın. Resim yapsın, dans etsin, toprakla uğraşsın…  Yeter ki aydınlık bir güne uyansın yeniden.
Çocuklar savaşmasın, üretsin…  Yoksa aklımızı yitireceğiz…

Başka söze ne hacet!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.