Önce Ramazan, ardından Bayram sona erdi ve bugün işbaşı.

Günümüzde çok yaygın haliyle “tatil” olarak değerlendirilen bayramın 3 günlük süresi bitti ama aslında farkında olana her gün bayram ve bayram devam ediyor.

“Yahu kardeşim sen bize deli mi demek istiyorsun” diyen varsa cevabım “estağfurullah” olacak.

Şimdi niye böyle söylediğime geleyim.

Dünya Sağlık Örgütü adına yapılan açıklamaya göre, dünyada yaklaşık her 10 kişiden biri psikolojik problemler yaşıyor.

"2014 Ruh Sağlığı Atlası" verileri doğrultusunda açıklama yapan Dünya Sağlık Örgütü Ruh Sağlığı Birimi yetkilisi, dünya genelinde yaklaşık her 10 kişiden birinin ruh sağlığının bozuk olduğunu ve 2030 yılı için uyarıda bulunarak depresyonun ağır bir yük olacağı ve küresel bir krize neden olacağı bildirildi.

Dünyada her 10 kişiden biri psikolojik problemler yaşarken ülkemizde durum daha vahim. Türkiye Psikiyatri Derneği ülkemizde her 4 kişiden birisinin hayatlarının bir döneminde ruhsal hastalıktan etkilendiği belirtiliyor. 75 yaşına gelmiş kişilerde ise bu oran yüzde 50'nin üzerindeymiş.

Ülkemizde sağlık ocaklarına başvuran her dört kişiden birisi ruh sağlığı konusunda yeterli tedavi hizmeti alamıyormuş. En sık görülen ruhsal hastalıklar arasında depresyon, alkol kullanımı, davranış bozukluğu, şizofreniymiş.

Şimdi bugünün bir de hani şu sendromuyla meşhur pazartesi olduğunu göz önünde bulundurursak eyvah…

Uzmanlar özellikle hafta sonu tatilinden sonra tekrar işbaşı yapmak zorunda olduğunu, daha doğrusu psikolojik açıdan sorumluluklarını düşünmek yüzünden hafta sonu tatilini sıkıntıya çevirme durumu olarak tanımlanan Pazartesi sendromundan kurtuluşun ipuçları verirken, özel hafta sonu programları yapılmalı, kaliteli bir uyku uyumak ve pazartesinin zihninizdeki kötü imajını silmek daha rahat olmanızı sağlar. Önceki haftadan ertelemiş olduğunuz işler de pazartesi sendromu yaşamanıza sebep olabilir. Bu yüzden hafta başında ayağınıza takılacak işleri zamanında yapmaya dikkat edebilirsiniz. En önemlisi pazar gününü bitti bitecek kaygısına kapılmadan kaliteli bir şekilde geçirilmeli diyorlar.

Bunlar her gününü bayram olarak kabul edenlere(!) ne kadar çare olur bilmem ama, bir tarafa not etmekte fayda var.

Söylediklerimizi elbette latife olarak ifade ettik.

Gerçekte ise sağlıklı ve mutlu olana ve bunların kıymetini bilene her gün bayram.

Bu konuyu büyük usta Can Yücel bakın ne güzel özetlemiş:

“Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan... Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık...
Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır. Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp  ‘çok şükür bugünü de gördük’ diyebilmek...
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.

Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir ilişkiyi bitirmek de öyle...
En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.
Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne bayramdır.
"Ona güvenmiştim, yanılmamışım" sözü bayramdır. Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...
Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.
Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi, nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır. Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayram..
Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur. Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler. Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır.”
Bu vesileyle geçmiş bayramınızı kutluyorum. Her gününüz bayram olsun…