Siyasetin, uygulanan politikaların, rol alanların, rol çalanların, hiç ama hiç üzerine alınmayanların, kimlik üzerinden söylemleri olanların biraz da olup bitenlere bilimsel yaklaşmaları gerekiyor. Aday adayları nereden ve nasıl esinleniyor, neden konuşmalarında belli noktalara değiniyor, toplumun sinir uçları hangi noktalarda tepki veriyor bilmek gerekir.

Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) de seçime doğru giden Türkiye’yi daha yakından tanımak için isabetli siyasi ve toplumsal içerikli anketleriyle kamuoyunda büyük saygınlığı olan KONDA’nın Genel Müdürü Bekir Ağırdır’ı ağırladı geçen gün. Ağırdır, BUSİAD üyelerine, ‘Türkiye Seçmeninin Genel Seçim Davranışı ve Siyaset Sosyolojisi Açısından Önümüzdeki Seçimlerin Değerlendirilmesi’ konulu oldukça iz bırakan çarpıcı bir sunum yaptı.

Toplantının açılış konuşmasını BUSİAD Başkanı Günal Baylan yaptı ve demokrasi için en önemli gereçlerden birisinin; serbest, eşit ve genel oy prensibine dayanan seçimler olduğunu vurguladı.

Baylan’ın, “Halk kendini yönetmek için liderini seçerken; kendisi için en yetenekli, en güven duyduğu, en sevdiği veya beklentilerini karşılayacak olanı tercih eder. Dünya genelinde yalnızca bir lidere bağlı kalmadan, yetkin takımlar tarafından yönetilmek isteyen, bilinçli seçmenlere sahip ülkelerdeki demokrasinin daha başarılı olduğunu görüyoruz. Ekonomisi; eğitim ve girişimcilikle güçlenmeyen, bilhassa seçmenlerinin bilgili ve bilinçli olmadığı ülkelerde ise demokrasinin daha sorunlu olduğu görülüyor. Tüm bu alanların temelinde ise eğitimin belirleyici etken olduğu bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor” sözlerinin altını çiziyorum.

Eğitim düzeyi düşük, okumayan, tartışmayan, doğrular konusunda bilgisi olmayan kitlelerin oy kullanması demokrasiyi yaşatmaz. Olsa olsa kendini kandıran bir yığın haline dönüşürüz.

Son 12 yılda gerçekleştirilen 6 seçimin sonuçlarını toplumsal ve sosyolojik açıdan değerlendiren KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır ise, Meclis’te 4 olan mevcut siyasi parti sayısının kısa ve orta vadede ‘5’ olamayacağını belirtti. “Türkiye’de dört partiye kilitlenmiş bir siyasi hayat var” diyen Ağırdır, aslında bu dört partinin, toplumda var olan dört kültürel kimliği yansıttığını vurguladı. Mevcut siyasi tabloyu hiç de sağlıklı bulmadığını söyleyen Ağırdır, kimliklere dayalı siyasetten gelecek üretilemeyeceğini anlattı.

Ağırdır, “Oy dağılımı, 200 yılda başardıklarımızı, ya da başaramadıklarımızı ortaya koyuyor. Bu nedenle kısa vadede oy dağılımının değişmesi de beklenmemeli. Çünkü verilen bu oyların köklü bir geçmişi var” diye konuştu.

Akıllı olmak ve ülkeyi yol aldığı raydan çıkarmaya çalışan anlayışlardan kurtulmalıyız.

Kaypak olmayan, dirençli, insanın temel gereksinimlerine yanıt veren, işsizliğin olmadığı bir ülkeye olan umudumuzu kaybetmemeliyiz. Çevreci, modern, canlı olan her şeye saygılı bir milletvekili ordusu seçme irademizi kullanabilmeliyiz.

Haziran’daki seçim ‘kritik eşik’.