Geçtiğimiz yılki büyük kabusun ardından bu sezon Süper Lige dönme gibi bir hayalimiz vardı. Pandemi sonrasında Başkent’te bu hayalimizi de çaldınız.

Yazıklar olsun size..

Sezon başından bu yana inanılmaz fırsatlar geldi ayağımıza.. Bu fırsatlardan yarısını, hatta 3’te birini değerlendirseydik bırakın şimdi Hatayspor’un yerinde olmayı, Süper lige geri dönmeyi bile garantilemiştik. Bu kadar kısmeti, şansı elimizin tersiyle itmeyi bir kenara bırakalım, daha fazlasını da yaparak ligin bitimine 5 hafta il iki şansımızı adeta silip çöpe attık. Belki de bundan sonra play-off umudumuz bile tehlikeye girdi.

Bu sezon maalesef yeteri kadar vahim durumumuzun camia olarak farkına varamadık. Bu gerçekle lig bittikten sonra yüzleşeceğiz. Bizim için şu anda Kaf Dağı’nın ardında olan Süper Lige çıkmayı eğer beceremezsek işte o zaman vah halimize.

Yönetim, ligin ilk yarısında Yalçın Koşukavak konusunda yaptığı hatayı yine yaptı maalesef. O gün nasıl Koşuvak’ın camia ile bağında büyük zedelenme olmasına rağmen değişikliği geciktirenler, aynı hatayı İbrahim Üzülmez ile Boluspor maçı sonrasında yaşadı. Bunun cezasını da belki de Süper Lige dönemeyerek çekeceğiz. Takım içerisindeki teknik kadro ile olan sıkıntı bir türlü görülemedi ya da düne kadar görülmek istenmedi.

Birde Sportif Direktör olayı var ki sormayın.. Sezon başından bu yana bir sürü sıkıntı yaşanıyor, başarısızlıktan söz ediliyor ama bu kadroyu kuran, ekibi toplayan Sportif Direktör her ne hikmetse daha düne aynı yerinde dimdik duruyor. Sanki Bursaspor’un sahibi.. Sayın Başkan “Benim özel danışmanım” dediği Selçuk Erdoğan konusunda kamuoyu baskısına daha fazla dayanamadı ve dün bu isimle yollar ayrıldı. Doğru karar mı? Evet doğru karar ama geç kalmış bir durum.

Sorunu kökten çözemedikçe, böyle ‘suni’ gündem değiştirmelerle zaten hedefe gidilemezdi.