Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Hayalet Yazar(lar)

Yazının Giriş Tarihi: 30.10.2020 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.10.2020 00:01

Dünya da “Ghost Writer” yani Gölge Yazarlık olarak bilinir.

Biz Hayalet Yazar deriz.

Çok göz önünde olmasa da sanılandan öte talep gören bir meslek dalıdır;

Ülkemiz de dahil olmak üzere dünya da   tanınan ve çok satan sayısız kitap hayalet yazarlar tarafından yazılmış, kitapların üzerinde ki isimlerin sahiplerine sadece ‘‘Ben yazdım’’ diyerek imza koymaları kalmıştır.

Bu işin öyle editörlükle, düzeltmenlikle, danışmanlıkla filan bir alakası yoktur;

Kitabı alenen başkası yazar; yazdım diyen de havasını atar.

Bazen o havanın   içerisinde,  artık hangi ülkedeyse oranın para birimi ile yüklüce bir karşılıkta olur.

Tek ilke gizliktir ve taraflar arasında yazarın konuyu asla açıklamayacağına dair bir anlaşma ile tescillenir.

Örnek ver derseniz veremem ama.

Dedim ya, mesele yazar ile sipariş verenin arasında ölümüne bir akittir.

Ha, yazdıran açıklarsa o zaman iş başka; o da kendini bağlar zaten.

İnsanlara ben yazdım dediği kitabı bedeli karşılığında başkasına yazdırdığını nasıl ifşa eder, sonra da  ifşasının altından nasıl kalkar onu bilemem.

Hiçte merak etmem.

Ancak politikacıların promterden okudukları konuşma metinlerini kimler hangi ruh haleti ile yazıyor işte onu çok merak ediyorum.

Acaba onların da  hayalet yazarları mı var?

Eğer kendileri yazıyorlarsa diyeceğim bir şey yok elbet; ama metinler başkalarının klavyelerinden çıkıyorsa ve onlar da noktasını virgülünü değiştirmeden kürsülerden okuyorlarsa vaziyet fena.

Metinler bazen öyle cümlelerle donatılmış oluyorlar ki, eminim politikacının kendi taraftarları bile duydukları karşısında geriliyorlardır.

Birleri sanki ellerinde bir hakaret sözlüğü varmışta ona bakıp bakıp yazmaktan ziyade giydirmeyi tercih ediyorlarmış gibi geliyor.

Küfür hariç ki bazen atıfta da bulunuyor, hakaretin, aşağılamanın, küçümsemenin, ayar vermenin ve daha bir sürü olumsuz söylemin bini bir para.

Aslında bugünkü hali pür melalimizin fragmanları benim gençliğimde de vardı.

Ama o zamanlar henüz politikaya bu kadar hasımlık girmişti.

Politikacıların aralarında da adı konmamış bir centilmenlik anlaşması vardı; en azından asgari müştereklerde buluşabiliyorlar, görüştüklerinde hasbıhal edip birlikte fotoğrafta verebiliyorlardı.

Hadiseleri şahsileştirip birbirlerine hakarete varan eleştirilerde getirmezlerdi pek;

Bir de konuşmalarını irticalen yapanlarının sayıları çoktu söyleyeceklerini atlamamak için en fazla ellerinde ki not kağıtlarına göz atarlar, dolayısı ile kurdukları cümleler onların kontrolü altında dökülürdü dudaklarından.

Kısacası tatlı sert kıvamında tartışmalarına tanık olurduk hepsi de oydu.

Bu durumda  ahalinin de siyasete dair tartışmalarında aynı düzeylilik yaşanır, kimse kimseye ana avrat küfür edip gırtlaklamaya kalkmazdı.

Mesela siyasette söylemlerin en ağırı   Hökümetin Başı deyişi idi.

Çok iyi hatırlarım rahmetli babam da siyaseten farklı görüşte olduğu insanlarla politikaya dair konuşurken cümlelerini özenle seçer onları kırmamaya özen gösterir ve muhataplarında da kendisine aynı yansıma gelirdi.

Ya bizdensin ya onlardan diye dikenli tellerle çizilmiş keskin bir sınır yoktu kimsenin arasında.

Tabi yine o zamanlar sadece yazılı basın vardı; medya yoktu.

Basında da hoşgörü, nezaket ve naiflik çoktu.

Heveslileri elbette vardı ama  kalemşörlük te henüz icat edilmemişti.

Şimdi film koptu.

Politika erbabının  bazıları belli ki konuşmalarını metin yazarlarına yazdırıyorlar. Onlarda özenle arayıp seçerek en kırıcı ve suçlayıcı cümlelerle yazdıkları bazen kantarın topuzunu kaçırıp  en hasmane duygularının esareti altında ağır hakaret içeren, bazen de sadece mesnetsiz suçlamalarla donattıkları hiçbiri ülke sorunlarına çare olmayacak cümlelerini konuşma metni diye politikacıların önlerine koyuyorlar.

Hani ağır bir hakaret duydukları zaman insanlar derler ya ‘’Bu kavgada söylenmez’’ diye; sanki amaçları deyimi söyleminden çırak çıkartmak.

Ancak politikacıların bu durumdan duydukları pek bir rahatsızlık yok ki, metinleri okurlarken doğaçlama yapmaya bile görmüyorlar. Bu da vücut dillerinden rahatça anlaşılıyor.

Hatta yazılanları kürsüye ya da mikrofona çıkmadan önce sorgulayarak okudukları konusunda da çok emin değilim.

Konuşmalarının nereler de nasıl algılanacağı hakkında bir endişe taşıdıklarından da…

Belki de bunun temelinde konuşmalarının içerikleri bir diğeri ile çelişse bile aldıkları alkışların hiç değişmemesinin verdiği bir rahatlıkta vardır.

Ancak son derece sert ve acımasız kurulan her cümlenin karşılığının toplumda biraz daha ayrışmaya neden olduğu da bir gerçek.

Baksanıza insanlar yüksek gerilim hattı gibiler;

Kim kimi ne zaman nerede nasıl gaza gelipte çarpacak hiç belli değil.

Herkes herkese gıcık.

En ufak bir anlaşmazlığın sopalı satırlı kavgaya dönüşmesi an meselesi.

Galiba artık toplumsal uzlaşının yerine  imam cemaat ilişkisi her dönemdekinden daha çok egemen. Hani derler ya imam bir şey ederse cemaat iki şey eder diye bu bağlamda yazıyorum.

İyi de hayatın sınırlarının daraldığı,işsizliğin.üretimsizliğin böylesine tavan yaptığı, hep beraber indirmekten ümidi kesip, dövizin tırmanışına  acaba kaça kadar çıkacak diye uzaktan bakıldığı, enflasyonun dizginlerinin elden kaçtığı bir dönemde insanlara bir de gerginlik politikasını dayatmanın kime ne yararı var?

Ve politikacıların yüksek perdeden yaptıkları salvo atışlarının ülkece yaralarımızı dağlamaktan öte başka bir işlevleri olmadığını anlamaları ne kadar sürecek?

Daha da önemlisi;

Bakalım böylesi söylemlerin toplumda ki karşılığı ne olacak ?

Özellikle de tüm partilerin adlarına güzellemeler yaparak oylarına talip oldukları sayıları yirmi bir milyona yaklaşan o meşhur Z kuşağında…

Onu da eğer erkeni, baskını vesairesi olmazsa en geç üç sene içerisinde anlayacağız…

Bir de hayalet yazarların zaman zaman öznesi yükleminden utanan metinleri ile  politikacılara ne kadar destek verebildiklerini tabi…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.