Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Hakkını helal et Metin Keskin

Yazının Giriş Tarihi: 25.03.2018 00:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.03.2018 00:03

1978 yılıydı. Bursa’ya gelişimizin ilk yılı dolmuştu. Tarihi Rekor fabrikasına elli metre mesafede güzel iş yapan bir lokantamız vardı. Evimiz iş yerine yakın olsun diye karlı sokakta bir ev kiralamıştı rahmetli babam, evimizin karşısında ise yeni bir inşaata başlanmıştı. Bizler tipik Anadolu insanı olduğumuz için gelip geçerken gördüklerimize veya o an çalışanlara selam vermeyi adet edinmiştik. Annem ise inşaatta çalışan işçilere çay demler, götürüp kenara bırakırdı. Bursa’nın kalabalık olmadığı güzel yıllarmış meğer!

İnşaat dört katlı yapılıyordu. İşin başında ise Almanya'da çalışıp Türkiye'ye kesin dönüş yapan Metin Keskin vardı. Babası Sadık amcanın isteği ile bu bina yapılıyordu, ben ise  78 yılında on yaşında bir çocuktum. Bir gece annemin babama, “Kızımıza görücü gelmek istiyor” demesiyle utangaç ve mahcup Metin Abi’nin iyi niyetini öğrenmiş olduk. Rahmetli babam bir kaç soru sorduktan sonra, “Peki, gelsinler” dedi ve nişan düğün derken evlendiler. İki çocukları oldu; Özlem ve Ahmet ilk yeğenlerimiz oldu. Biz de ailece yapılan dört katlı binanın ikinci katında, bedeli ödenerek on sene oturduk. 87’de kendi evlerimize geçene kadar çocukluğumun en güzel yılları bu mahalle ve sokakta geçti.

Metin Keskin mahallede gençlerin ağabeyi ve dostu idi. Herkese yardım eder, sözü sohbeti dinlenirdi. Mahallenin üst tarafında bulunan mısır tarlası düzlenmiş, bir voleybol sahası yapılmıştı. Metin Keskin adeta profesyonel voleybolcular gibi harika oynuyordu. Kısa boyuna rağmen sıçrama yeteneği üst seviyede, smaçları çok sertti. Dönem gençlerin ve biz çocukların idolü bir de Şeref Abi vardı; Şeref Evtut. Genelde Metin ve Şeref aynı takıma denk gelmez, rakip olur, kadrolar onların altına göre belirlenirdi. Elektriklerin sık kesildiği bu yıllarda ‘lüküs’ denilen piknik tüpü aydınlanma aracı olarak kullanıldığı için yaygındı ve bu lüküslerden getirilip gece serinlikte iddialı voleybol maçlarına devam edilirdi. Gecenin sessizliğini,

-Hadi Rafet

-Hacı top sende

-Mehmet vur

-Fiko pas ver

-Neco zıpla biraz

-Metin çak smacı

-Şeref bitir işi…

sesleri bozar ve maçın heyecanını yaşardık. Maç bitiminde kolalar, gazozların ücretlerini ödemek yenilen takımının işiydi. Hiç tartışma çıkmaz, maç bitimi bugün özlediğimiz centilmenlik tüm yüzlere yansır, tebrikler bizlere örnek olurdu.

1981 yılı Metin eniştemiz Gemlik'i geçip Orhangazi'ye doğru giderken sol tarafta eski değirmenin olduğu yerin üst tarafında Kemal Bey’den zeytinlik satın almıştı. Annem ve babam ile bir pazar günü yardıma gidecektik. İlk kez ağaçta zeytin ile tanışacaktım. “Bir tane sepete, bir tane ağzıma atarım” dediğimde gülmüşlerdi ve bunu denediğimde yarım saat tükürdüğümü unutamam. Meğer zeytin dalından koparılıp yenmiyormuş. Ağır ve yorucu işçiliğini o zaman öğrendim. Metin eniştemiz çalışkan biriydi. Zeytinin yanı sıra Hipodrom hattında bir minibüs satın aldı ve aralıksız otuz yıl çalıştı.

15 – 20 gün önce rahatsızlandı ve hastaneye kaldırıldı. Beyninde tümörü çıktı. Yapacak pek bir şey kalmadığı söylendi doktorlar tarafından ve kendisine söylenmedi. Bunu bilmeden cuma gecesi Hakk’ın rahmetine kavuştu. Mahallemizde merhum Hacı Şaban Evtut camisinde cenaze namazı kılınırken hocanın “Haklarınızı helal ediyor musunuz?” sorusunu duyduğumda üstte yazdığım hatıralar gözümün önünden film şeridi gibi gelip geçiverdi. Elbette haklarımızı bu güzel insana helal ediyoruz. İnşallah o da bizlere hakkını helal eder. Mekanın cennet; ruhun şad olsun Metin Keskin.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.