Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ha gayret başarıyorsunuz..!

Yazının Giriş Tarihi: 29.09.2020 00:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.09.2020 00:02

(Bu yazının muhatapları muhataplarının kıymetini bir türlü anlamayanlardır. Anlayanların üzerlerine almamaları rica olunur)

Hani o hastane koridorlarında sıkıştırıp sürü halinde tekme tokat daldığınız,

Birbirinizin kafasını gözünü patlattıktan, orasından burasından bıçakladıktan, bazen de tabanca tüfekle vurduktan sonra koşa koşa yardım dilediğiniz, yardımınıza koşanlarını da hasım bellediğiniz,

Acil servisleri basıp kapılarına omuz attığınız, camlarını kırdığınız, bu yoksul milletin paraları ile alınmış tıbbi cihazlarını parçaladığınız,

Emrihak vaki olmuş yakınlarınızın ölümünden isterik çığlıklarla bilip bilmeden sorumlu tutup, telefonda ‘terk et bu şehri elimi sana bulatma’ mealinden kabadayılıklar yaptığınız,(bu olayın faili yazının yazıldığı sırada serbest bırakıldı bile)

Anlamasanız da internetten bakıp kendinize koyduğunuz tanıları sen bilmiyorsun diyerek uzmanı olanlara dayattığınız,

Her an hır çıkartmaya hazır beklediğiniz, kendilerine senin maaşını ben veriyorum diye yokuş yaptığınız, (ki araştırılsa kim bilir kaçınız o vergileri bile ödemiyorsunuzdur)

Maskenizi bile doğru takmayı beceremediğiniz için doğru takmanız konusunda  uyarıldığınızda Allah yarattı demeden gözünün üzerine çakıp kör ettiğiniz,

Ambulansa alınmadınız diye kamu aracını tekmeleyip taşladığınız ya da hiddetinizden zaman mefhumunuzu yitirerek olay yerine en hızlı ulaşma konusunda dünyaya parmak ısırtan 112 ekiplerine nerde kaldınız ulan diye atar gider yaptığınız, darp ettiğiniz, trafikte yol vermeyi dahi akıl edemeyerek onlara ‘Herkesi geçtik size takıldık’’ mealinden slogan ürettirdiğiniz,

Pandemi servislerinde virüsü hafife alıp bana bir şey olmaz birader diyenlerin başuçlarında saat mefhumu yitmiş nöbetleri tutanlara dışarıda cüzzamlı muamelesini layık gördüğünüz (kaldı ki zamanında cüzzamı bu ülkenin ayıbı olmaktan çıkartan rahmetli Türkan Saylan’a da çok çektirmişliğiniz vardır)

Alınan her önleme bir kulp takarak içine girdiğiniz hastalıklı red halinin sorumluluğunu sağlıkçılara yüklediğiniz,

Nerdeyse kapınızın önünde kurulmuş amacı size alışkın olduğunuz gibi bedava sağlık hizmeti vermek olan sağlık ocaklarının personeline dayılandığınız, her halde elinizin altında diye en çokta buralarda arzı endam eylediğiniz,

Mehmetcik vatan savunmasında ne ise onlarda milletin sağlığı konusunda odur u hiç aklınıza getiremediğiniz,

Hekiminden,Cerrahına,Hocasından  Hemşiresine, Laborantından, Acil Tıp Uzmanına, Paramediğinden, Hasta bakıcısına ve Ambulans sürücüsüne

O sağlıkçılar var ya;

İşte onların hekim olanlarından 1042 si 2019 da,702 si ise içinde bulunduğumuz hemen şu Eylül ayı itibarı ile yurt dışında çalışabilmek için TTB'den belge istemişler.

Gencecik hekimler sizin şerrinizden yılmışlar, ‘biz bu diyardan gider olduk’  diyorlar; haberiniz yok.

Evet özlük hakları ile de,çalışma koşulları ile de sıkıntıları var elbet ama ben yurt dışında çalışma isteklerinin temelinde sizin kadir bilmezliğinizin daha da ötesi onların yaşamlarını tehdidinizin yattığını düşünenlerdenim.

Sahi ya; şimdi aklıma geldi.

Neden bu güne dek özel bir hastaneye gidip camını çerçevesini indirdiğinize dair haberler çıkmıyor medya da?

Yemiyor mu oralarda atar gider yapmak? Yoksa aşağılık duygunuz mu depreşiyor? Ya da delikanlılığınız(!) kamu malına ve çalışanına mı yetiyor?

Sermayeyi görünce kal geliyor da, şimdi bunların arkası kuvvetlidir canımıza okurlar diye mi  tırsıyorsunuz?

Ne güzel değil mi?

Zatı alileriniz kahvehanelerde, parklarda, caddelerde, sokaklarda boş boş dolanıp düğün olsa da halaya dursam diye hayaller kurup virüsün taşıma ve yayılma ihalesini gönüllü olarak almışken,her meseleyi kanlı bıçaklı dizi film senaryosu tadında hallederken, kamu hastanelerinde ki hekimler ölümle burun buruna katlanmış nöbetlere dayanacaklar,yaranızı sizden korkarak saracak, virüse yakalanıp hayatları kayacak  üstüne otuz bini enfekte,kırk üçü hekim olmak üzere yüzü şehit olacak siz de elinizi kolunuzu sallayarak mucizeler yarattıkları kurumlara gidip onlara kafa atıp, küfür edeceksiniz. Olmadı bıçaklayıp, vurup, yaralayıp öldüreceksiniz…

Virüsten önce farklı mıydınız ki sanki?

‘’Sağlıkta şiddet oranları 2020’nin yılının ilk 6 ayında, "son 11 yılın en yüksek seviyesine” ulaştı. Sağlıkta şiddet en çok birinci basamak aile sağlığı merkezlerinde ve acillerde yaşanıyor.’’

Haberlerinde ki gizli özneler sizlersiniz.

Özneniz gizli olmasına gizli de, yükleminizle bu ülkeye yükledikleriniz ayan beyan ortada.

Gerçi siz de biraz haklısınız; ortalama eğitim düzeyi dokuz yıl olan bir ülkede sağlık çalışanlarına reva gördüğünüz muamele hafifletici nedeniniz bile sayılır da;

Benim anlamadığım altı yılı fakülte olmak üzere on dokuz yıl okuyup, tıbbın tüm dallarında ortalama üç buçuk yıl da uzmanlık eğitimi gören hekimlere karşı olan bu kinininizin nedeni…

Sadece hekimlere de değil; camını çervesini indirmekle,tehdit etmekle sıralamanıza kattığınız eczacılara olan kininizin de nedeni…

Yani her birinin tahsili  sizin ortalama tahsilinizden 13.5 kat fazla olan hekimlere-eczacılara karşı olan kininiz.

Ha diyebilirsiniz ki; onlarda bizi azarlıyorlar, hor görüp küçümsüyorlar; bu güne dek sizin ve yakınlarınızın hayatlarınıza dokunan sağlıkçıları gözlerinizin önüne getiripte elinizi vicdanınıza koyarak (henüz tamamen yitirmemişleriniz için söylüyorum) kendinize bir düşünme süresi verirseniz onlarında sayısının da abarttıklarınızın çok çok altında olduğunu göreceksiniz.

Yakında altmışıncı basamağına tırmanacağım hayatımda bana da denk gelenleri oldu elbet. Ancak bunu genellemek en azından diğerlerinin kul haklarına girmektir diye düşünerek unuttum gitti. Hatta biri ile arkadaş bile oldum yıllar içerisinde.

Her meslek dalında olduğu gibi hekimler arasından da hazımsızların çıkması son derece doğaldır ki manevi hazımsızlık insanın fıtratında da vardır.

Burada doğal olmayan sizin hepsini bir kefeye koyarak artık hangi ara ezberlediyseniz orman kanunlarınızı dayatmanızdır.

Hanımlar beyler bir kez daha dikkatinize sunuyorum;

Hekimlerimiz Türkiye’den kaçıyorlar…

Dün 1042 si bu gün 702 si derken bir bakacaksınız değil atarlanmak için ilaç için bile hekim bulamayabilirsiniz.

Başta sizler olmak üzere hiç birimizin de onlara kızmaya ve kınamaya hakkımız da olmayabilir.

Yıllarca okuyacaksın, uzmanlığını alacaksın salgın malgın demeden dünya ortalamalarının altında maaşlarla mesai mefhumu olmadan ölümü göze alıp çırpınacak, eşine hasret evine hasret kalacak, çocuklarının büyüdüklerini göremeyecek hatta onlarla kapı ardından cam bölmeden arada sırada işaret dili ile konuşabilecek, röportaj verirken göz yaşlarına boğulacak, birilerinin gazını helyum sayıp uçan magandaların ikisi üçü beşi hastaneni basıp haklılığı haksızlığından utanan  bir sürü nedenden dolayı ‘nasılsa bunlara sahip çıkan yok önünde sonunda yırtarız’  diyerek seni darp edecek, sakat bırakacak becerebilirse de öldürecek…

Hani gençler diyorlar ya;

Yok böyle bir dünya.

Sizi size rağmen tedavi etmeyi görev tanımlarına almış hekimlere ve sağlıkçılara vefa borcunuzu tekme,tokat,balta,satır vs ile ödeyebileceğinizi sanıyorsanız ödeme yönteminizin hatalı olduğu son derece açık.

Ben eminim ki onlardan birinin yerinde olsanız siz gibi olanlara çoktan çift dalmış, dalamadıklarınızla da bin kere papaz olmuştunuz.

Elbette bu yazıyı ve benzerlerini satırlar  ile mesafeli olduğunuz için hiç biriniz okumayacaksınız.

O yüzden de ‘Sana ne oluyor birader hekimlerin avukatı mısın?’ diye de soramayacaksınız.

Ama ben yine de bana ne olduğunu iliştirivereyim şuracığa;

Bana şu oluyor;

Ülkemde ki olumsuz istatistiklerden fena halde rahatsızlık duyuyorum ve hepsinin altında yatan nitelikli-niteliksiz cehaleti bir türlü kabul edilebilir seviyeye çekemediğimiz için kahroluyorum.

Yazıverin tarayıcıya sadece 2020 de kaç tane sağlıkta şiddet haberi yayınlanmış diye ‘Toplam 559 Sağlıkta Şiddet haberi bulunmuştur.’desin size.

Ki, siz yazana kadar bu rakam kaç olur bilmem.

Kanıt gerekirse şunu da ekleyivereyim;

Her ne kadar Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddetin Önlenmesi ve Söz konusu tehlikenin önüne geçebilmek amacıyla, 15.04.2020 tarihinde kabul edilen kanun  17.04.2020 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olsa da, sonuç yasa öncesinden pek farklı değil.

Ancak bir yerde hakkınızı da teslim etmek gerek;

Şimdilik sınırlı sayıda rakamlarla telaffuz edilseler de hekimlerin başka ülkelerin insanlarını iyileştirmeleri yönünde aldıkları kararlarına  katkınız ve bu konuda kat etiğiniz mesafe küçümsenemez.

Kat ederken kaybettiğiniz mesafeyi de şu veri ile anlatıvereyim size.

OECD ortalaması 341,3 iken, Türkiye’de bir hekim başına 498,2 kişi düşüyor.

Yani yurt dışında görev yapmak isteyen şimdilik o 1.744 hekim var ya, 868.860 tanenizin hekimsiz kalması anlamına geliyor.

Saldırın,vurun,kırın,sıkıştırın,tehdit edin, adamını bulup şikayet edin, sürdürün, süründürün, geçin klavye başına sosyal medyada ana avrat küfür edin, Zagor’a bağlayıp Ahyaaak diye nağralanıp Baltalı İlah misali hastanelere dalın…

Bir o kadarını daha kaçırın ülkeden.

Ha gayret; başarıyorsunuz..!

Ama sonra,

Aman doktor, canım kuzum doktor / Derdime bir çare / Çaresiz dertlere düştüm / Doktor bana bir çare

Diye türkü söyleyip salya sümük ağlamaca yok …

Ama hep beraber toplaşıp,

Nef’i nin

Ne tende cân ile sensiz ümîd-i sıhhat olur

Ne cân bedende gam-i firkatinde râhat olur

Şiirini okumanızda da bir sakınca yok…

***

Yazı uzun oldu;

Ama sıkıntı da pehlivan tefrikası gibi.

Hatta,

Neresinden baksanız arkası yarın…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.