Birkaç gün önce Ekonomi Güven Endeksi açıklandı. Ajanslar doğal olarak haberi “ekonomiye güven arttı” başlığıyla verdiler. Haberin bu başlıkla servis edilmesi doğruydu çünkü, TÜİK’in açıkladığı Ekonomik Güven Endeksi, temmuzda geçen aya göre yüzde 4,8 artarak 83,56'ya çıktı.

Ekonomik durumla ilgili Ekonomi Güven Endeksi’nin yanı sıra Tüketici Güven Endeksi, Reel Kesim Güven Endeksi, Hizmet Sektörü Güven Endeksi,  Perakende Ticaret Sektörü Güven Endeksi ve İnşaat Sektörü Güven Endeksi de yayınlanıyor.

TÜİK’in açıkladığı son endeksin ardından yukarıda sıraladığım diğer endeksleri bu kez sadece temmuz ayının bir önceki aya göre değişimini değil de bu yılın ilk 7 aylık dönemindeki endeksleri geçen yılın aynı dönemiyle karşılaştırdım. Durum biraz farklı.

Önce Ekonomi Güven Endeksi’nden başlayalım.

Geçen yılın ilk 7 aylık döneminde ortalama 95.1 olan Ekonomi Güven Endeksi bu yılın aynı döneminde ortalama 85.1’e düşmüş. 10 puan gerileme var.

Geçen yılın Ocak-Temmuz ayları arasındaki dönem ile bu yılın ilk 7 aylık verileri karşılaştırıldığında, Tüketici Güven Endeksi’nin 7.9 puanlık düşüşle 73.7’den 65.8’e, Reel Kesim Güven Endeksi’nin 3.2 puanlık düşüşle 106.4’den 103.2’ye, Perakende Ticaret Sektörü Güven Endeksi’nin 0.4 puanlık düşüşle 103.8’den 103.4’e gerilediğini, buna karşılık Hizmet sektörü Güven Endeksi’nin 1 puan artarak 99.6’dan 100.6’ya ve İnşaat Sektörü Güven Endeksi’nin de 2.4 puan artışla 80.8’den 83.2’ye çıktığını görüyoruz.

Hal böyleyken yapılan değerlendirmelerde, yabancı yatırımcıların 24 Temmuz ile biten haftada 505 milyon dolarlık tahvil satışı, 323 milyon dolarlık da hisse senedi satışı gerçekleştirdiği, yabancıların seçimlerden sonra yaptıkları çıkışın 1,5 milyar doları bulduğu ifade ediliyor. Yabancıların yılbaşından bu yana hisse ve tahvillerden çıkışının ise 4.4 milyar dolara ulaştığı belirtiliyor.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s Türkiye’de önümüzdeki dönemde kredi büyümesinin yavaşlamasının beklendiğini açıkladı. Uluslararası Para Fonu (IMF) ise, dış yükümlülüklerin yapısının Türkiye'yi likidite şoklarına maruz bırakabileceğini ileri sürdü.

IMF'nin üye ülkelerin dış finansman akışlarını incelediği raporunda Türkiye hakkında, “Cari açık önümüzdeki yıllarda belirgin derecede daralmazsa Türkiye'nin net uluslararası yatırım pozisyonu orta vadede yüzde 10-15 civarı bozulabilir. Cari açığın azaltılması için sıkı para ve maliye politikasının hâlâ gerekli. Kısa vadeli borçlar Türkiye'yi önemli ölçüde borç çevirme riskine maruz bırakıyor. Türkiye'nin düşük net uluslararası rezervleri, rezervlerin artırılmasını gerekli kılıyor” yorumu yapılıyor.

Hadi bir fıkrayla bitirelim…

Temel gazetedeki iş ilanı ile ilgili görüşmeye girmiş. İş ilanında üniversite mezunu, iyi Fransızca konuşan, pazarlama konusunda tecrübeli bir yönetici arandığı yazıyormuş.
- Hoşgeldiniz, hemen başlayalım. Hangi üniversite mezunusunuz?
- Üniversite mezunu değilim.
- Öyle mi? O zaman yabancı dilinize güveniyor olmalısınız.
- Yabancı dil bilmem.
- Demek bilmiyorsunuz. O zaman tecrübenize güvenerek geldiniz.
- Pazarlama konusundan anlamam.
- O zaman niye geldiniz canım kardeşim?
- Bu işte bana güvenmeyin. Onu demeye geldim.

Evet, güven öyle bir durum ki, bir kere kaybolmaya görsün, sonra ara ki bulasın…