Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Yüksekdağ: IŞİD’e karşı mücadele adı altında Türkiye halklarına savaş açıldı

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, IŞİD’e karşı mücadele adı altında Türkiye halklarına ve Kürt halkına savaş açıldığını ileri sürdü. Suruç'taki patlamada ölen 33 kişinin ardından AKP’nin yıldırma operasyonu başlatığını...

Haber Giriş Tarihi: 30.08.2015 17:16
Haber Güncellenme Tarihi: 30.08.2015 17:16
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Yüksekdağ: IŞİD’e karşı mücadele adı altında Türkiye halklarına savaş açıldı
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, IŞİD’e karşı mücadele adı altında Türkiye halklarına ve Kürt halkına savaş açıldığını ileri sürdü. Suruç'taki patlamada ölen 33 kişinin ardından AKP’nin yıldırma operasyonu başlatığını söyleyen Yüksekdağ, “Hükümet, katliamı bahane ederek, bizleri akılsız yerine koymaya çağırıyor. Sözde katliamın ardından IŞİD’le mücadele kararı vermişti. Ama IŞİD’e karşı mücadele yürüten gören oldu mu? IŞİD’e karşı mücadele adı altında Türkiye halklarına, Kürt halkına savaş açıldı. Bütün Türkiye halklarını yıldırma ve teslim alama operasyonunu başlattı ve bugün Türkiye yangın yerine çevrilmiş durumda.” dedi.

ESP İstanbul İl Örgütü tarafından Suruç'ta Amara Kültür Merkezi’nde meydana gelen patlamada yaşamını yitiren 33 kişi için Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda 40’ıncı gün yemeği verildi. Yemeğe Suruç’ta yaşamını yitirenlerin ailelerinin yanı sıra, HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, ESP Genel Başkanı Sultan Ulusoy, HDP İstanbul Milletvekili Sezai Temelli, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ve katliamda yaralı olarak kurtulan gençler katıldı. Etkinliğin yapıldığı alana katliamda yaşamını yitirenlerin fotoğraflarının bulunduğu dev pankart asıldı. Program özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler için yapılan saygı duruşuyla başladı.

Açılış konuşmasında katliamda yaşamını yitirenlerin ailesi adına söz alan Çağdaş Aydın’ın babası Fethi Aydın, "Şehitlerimizin bıraktığı yolda devam edeceğimizi ant içiyoruz." diyerek "Biz, yıkılan evlerin yerine bir tuğla koymak için gittik, çünkü bu bizim sorumluluğumuzdu. Bu katliamın sorumlusu IŞİD ve AKP çetesidir. AKP, o çeteleri nasıl içimize soktuysa bunun hesabını vermek zorundadırlar. Oğlum Çağdaş, benimle geldi. Kobane halkının mücadelesine merhem olmaya geldi. Ev ev dolaşıp ilaç topladık.” ifadelerini kullandı.

Bu ülke çok karanlık günlerin yaşandığını söyleyen CHP'li Sezgin Tanrıkulu, "Halkımız çok acılar yaşadı. Hiç kimse bir ümitsizliğe kapılmasın. Savaşı isteyenlere karşı onları engelleyecek güçteyiz. Barış için adalet için bir birimizin sesine ses olmayız. Ben ve partim bu dayanışma ortamında olacaktır." dedi.

33 canın Kobane topraklarında çocukların şen cıvıltılarını duymak için yola çıktılarını belirten HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, “Suruç’ta katledilen gençlerimiz, zifiri bir karanlık günler için bizlere karanlık içindeki ışığı gösterdiler. Gerçek kardeşliğin barış istemenin ne anlama geldiğini gösterdiler. Barış, savaş içinde katledilen bir halk için yeri geldiğinde ölmeyi bilmektir. Barış, her gün çocukların katledildiği bir coğrafyaya gitmeyi bilmektir. Barış, yoldaşın için ölmeyi bilmektir. 33 canımız, ölmek için yola çıkmadılar ama onların karşısında öldürmekten başka bir şey bilmeyen siyasi iktidar vardı. Onların ellerinde sadece kitapları ardı. Çocuklara bir parça ışık taşımak için Kobane topraklarında çocukların şen cıvıltılarını duymak için yola çıktılar. Ama silahlardan başka sesin duyulmadığı coğrafyaya bu gençlerin yaktığı ateş çok geldi bu karanlığın sahiplerine.” diye konuştu.

“Bu karanlığa inat, ışığı savunmak için elinde meşale olmak gerekiyor.” diyen Yüksekdağ, “Eğer 33 gencin silahları olsaydı, IŞİD gibi silahlarla, cephanelerle geçmeye çalışsalardı, yaşamlarını kaybetmeyeceklerdi. Ama onlar barış yasalarının da olması gerektiğini söyledi. 40 gün geçti, acımız geçmedi. Bu geçen 40 gün boyunca katliamların önünü açan, IŞİD çetelerini büyüten siyasi iktidar, tek bir hesap vermedi. Ne, layıkıyla bir soruşturma açıldı, ne de hukuki süreç kararlı bir şekilde uygulandı. Dosyaya gizlilik kararı verildi. Bütün Türkiye halklarını ilgilendiren bir katliam davası için, Türkiye halkları müdahale edilemez hale geldi.” şeklinde konuştu.

AKP’nin, katliamı unutturmak için Türkiye’de devasa bir savaşı başlattığına vurgu yapan Yüksekdağ, şöyle konuştu: “Hükümet, katliamı bahane ederek, bizleri akılsız yerine koymaya çağırıyor. Sözde katliamın ardından IŞİD’le mücadele kararı vermişti. Ama IŞİD’e karşı mücadele yürüten gören oldu mu? IŞİD’e karşı mücadele adı altında Türkiye halklarına, Kürt halkına savaş açıldı. Bütün Türkiye halklarını yıldırma ve teslim alama operasyonunu başlattı ve bugün Türkiye yangın yerine çevrilmiş durumda. İşte, sosyalist gençleri Batı’dan Doğu’ya bir barış köprüsü kurdular. Onlar, Türkiye halklarının sosyalist geleneğini bütün iliklerine kadar hisseden ve bunun gereklerini yerine getirmek için yola çıktılar. Ama saraydakiler bunu istemezler. Suruç’ta berhave etmeye çalıştığı bu Türkiye halklarının birliğiydi. Biz, onları verdiğimiz sözle özgürlük değerlerini savunuyoruz. Bugün ilan ettikleri savaşla Türkiye’yi bölmeye çalışıyorlar. Halkımızın doğal demokratik hakkı olan kendi kendini yönetme hakkının devlet terörüyle cevap veriyorlar.”

Başlatılan savaşla birlikte 150’nin üzerinde insanın katledildiğini ve bunun nedeni olarak 7 Haziran’da Türkiye toplumunun birleşmeye karar vermiş olmasını gösteren Yüksekdağ, “Ama sarayın sahipleri bu kararın üstünü çizdi. O günden bu yana 4 bir yandaki canlarımıza savaş ilan etmiş durumdalar. Bizler barışa inanalar olarak 33 yoldaşımızın izinden gitme cesaretini göstereceğiz. Bugün Kürt halkının İstanbul’dan koparılmasına asla izin vermeyeceğiz. Bu karanlık günlere 33 canımızın gösterdiği cesareti göstererek dimdik durarak bu karanlıktan zaferle çıkacağız. Onlar bize halkların birbirlerinden koparılamayacağını işaret etti. Onların İstanbul’dan Kobane’ya kurduğu köprüyü Lice’ye Varto’ya Hakkari’ye, Şemdinli’ye doğru kurmalıyız. Bugün bölgede sürdürülen savaş hiç kimsenin kabul edemeyeceği bir karanlığın bize dayatılması demektir. İşte tam da bu zamanda kendi demokratik yönetimimiz halklar olarak bir kuracağız. Bu siyasi iktidar artık savaş yapmaktan başka bir şey bilmiyor. Saray savaşı için her gün gençlerimize ölün çağrısı yapıyor. Bizler, gençlerimize ölümden başka bir yol gösteren bir siyasi iktidarı tanımıyoruz.” diye konuştu.

Yüksekdağ konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biz Gezi’de kötü yönetime karşı halklarımızın yönetime katılma hakkımızı savunduk. Bu kötü yönetime son verecek ve Türkiye toplumu demokratik yönetime katacak güç Türkiye halklarının kendisidir. Halkımız her yerde, kendisi karar verecek niteliktedir. Bizler her yerde bu kötü yönetim ve meşruiyetini yitirmiş yönetim anlayışına karşı halklarımızın özyönetim hakkını savunuyoruz.” ifadelerini kullandı.

1 Kasım’da yapılacak genel seçimlere de değinen Yüksekdağ, “Madem 7 Haziran’da uslanmadılar, 1 Kasım’da ikinci kez yenilgiyle karşı karşıya kalacaklar. Halkına ve seçmen kitlesine savaş açarak yenilgiden kurtulacağını sanıyor. Ama 1 Kasım’da görecek ki saray iktidarına karşı büyük bir zaferle halklarımızın barışını ve demokratik bir hayat kurma iradesini. İşte bu süre içinde zalimlerin karşısında dün nasıl boyun eğmediysek yine mücadele edeceğiz.” şeklinde konuştu.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.