Türkiye’nin 54 yıllık AB mücadelesi masada

Avrupa Birliği (AB) Bölgeler Komitesi Türkiye Çalışmalar Grubu’nun 14. Toplantısı, Ankara Yenimahalle Belediyesi’nin ev sahipliğinde yoğun katılımla başladı. Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşen toplantının ilk oturumunda Türkiye’nin AB’ye katılım müzakereleri ve yerel idareler üzerindeki etkileri konuşuldu. Oturumun soru cevap kısmına ise Gezi Parkı olayları, alkol yasası, karma eğitim, kız ve erkek öğrencilerin ayrı evde kalma konuları damga vurdu.
Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar’ın ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın, Bölgeler Komitesi Türkiye Çalışma Grubu Başkanı Heinz Lehmann, AB Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mehmet Cangir, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, Giresun Belediye Başkanı Kerim Aksu, Sinop Belediye Başkanı Baki Aygül, İstanbul Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ın da aralarında bulunduğu 40 il ve ilçe belediye başkanları ile AB Bölgeler Komitesi üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı.

“TÜRK HALKI ÜYELEĞE HAZIR OLMALI”

Toplantının birinci oturumu Türkiye Çalışma Grubu Başkanı Heinz Lehmann’ın başkanlığında başladı. Konuşmasına Yenimahalle’nin mükemmel ev sahipliğine vurgu yaparak başlayan Lehmann, “AB konusuna Yenimahalle’nin bu kadar duyarlılık göstermiş olması çok sevindirici” dedi. Lehmann, AB’ye üye olan ülkelerin birtakım haklarını Brüksel’e devrettiklerini belirterek Türk Halkı’nın bu duruma da hazır olması gerektiğini söyledi.
Konu ile ilgili görüşlerini aktaran Yaşar ise Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği konusunda 54 yıldır nihai sonuca varılamamasını eleştirerek “Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun 1958 yılında kurulmasından kısa bir süre sonra Türkiye, 31 Temmuz 1959'da, tam 54 yıl önce, topluluğa ortaklık başvurusunda bulunmuştur. 2005 yılında katılım müzakereleri başlatılmıştır. Ancak standart bir ülkenin AB üyeliği ortalama 8 yıl sürerken Türkiye maalesef 54 yıldır tam üyelik konusunda nihai sonuca ulaşamamıştır. Türkiye’nin AB’ye üye olması, İslam coğrafyasının tek demokratik, laik ve hukuk devleti olan Türkiye’nin Ortadoğu istikrarı, medeniyetler arası barış ve bölgesel huzur için önemli olacaktır. AB’nin ise bölgesel ittifaktan çıkıp dünya barışı ve istikrarı açısından küresel vizyonu açısından önemli bir etken olacaktır.”

“AB, TÜRKİYE İLE KÜRESEL GÜÇ OLUR”

Ardından AB Bakanlığı’ndan Müsteşar Yardımcısı Dr. Mehmet Cangir, Türkiye’nin bazı ülkelerin siyasi engellemeleri nedeniyle AB’ye üyelik konusunda istenilen noktaya gelemediğini belirtti. Şimdiye kadar AB ile Türkiye arasında 14 fasıl açıldığını kaydeden Cangir, “AB bölgesel bir güç ancak küresel bir güç değil. Türkiye AB’nin küresel bir güç olmasına katkı sağlayacaktır” dedi. Son 10 yıl içerisinde Türkiye’de önemli reformların yapıldığını anlatan Cangir, bu reformların neticesinde 40 ay aradan sonra AB ile 22. faslın açıldığını sözlerine ekledi.

“İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNDE SORUN VAR”

AB Türkiye Delegasyonu Siyasi İlişkiler, Basın ve Enformasyon Bölümü Başkanı Micheal Miller de oturumda bir konuşmada Mayıs ve Haziran aylarında Gezi olaylarıyla birlikte toplanma, ifade özgürlüğü gibi konularda Türkiye’de eksikliklerin yaşandığını gördüklerini belirtti.

TÜRKİYE, AB’DEN UZAKLAŞIYOR MU?

Oturumun ardından soru-cevap kısmına geçildi. Salonda Cangir’e yöneltilen soruların merkezinde Gezi Parkı olayları, alkol yasası, karma eğitim, kız ve erkek öğrencilerin ayrı evde kalma konuları yer aldı. AB Bölgeler Komitesi üyeleri bu gibi antidemokratik uygulamaların Türkiye’yi AB’den uzaklaştırdığını söyledi.
Cangir, eleştirilere yanıt vererek “Alkol düzenlemesi birçok AB ülkesinde olan bir düzenlemedir. Kız ve erkek öğrencilerin aynı evde kalması Türk örf ve adetlerine uygun değildir ancak konut dokunulmazlığı ve özel hayat hukukun güvencesindedir. Özel hayatı etkileyen yanlış bir uygulama hayata geçmiş değildir” dedi.