Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Irak ziyaretini tamamlayan Davutoğlu, Türkiye’ye döndü

Başbakan Ahmet Davutoğlu, iki günlük resmi Irak ziyaretini tamamlayıp yurda döndü. Atatürk Havalimanı’nda düzenlendiği basın toplantısında ziyaretine ilişkin bilgiler veren Davutoğlu, Amerika Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı Joe...

Haber Giriş Tarihi: 21.11.2014 22:29
Haber Güncellenme Tarihi: 21.11.2014 22:29
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Başbakan Ahmet Davutoğlu, iki günlük resmi Irak ziyaretini tamamlayıp yurda döndü. Atatürk Havalimanı’nda düzenlendiği basın toplantısında ziyaretine ilişkin bilgiler veren Davutoğlu, Amerika Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı Joe Biden ile görüşmesinde değineceği konular hakkında da açıklamalarda bulundu.

Irak’ta bütün grupların elini taşın altına soktuğu bir siyasi yapılanma olduğunu belirten Davutoğlu, bunun da ülke ve bölge için önemli bir şans olarak gördüğünü dile getirdi. Türkiye olarak da her zaman Irak’ın siyasi istikrarının korunması yönündeki çalışmalara destek vermeye devam edeceklerini vurgulayan Davutoğlu, “Irak’ın istikrarı Türkiye’nin ve bölgenin istikrarı anlamına gelir.” dedi.

Ziyarete ilişkin değerlendirmelerinin ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Davutoğlu, Joe Biden ile Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’nde gerçekleşecek görüşmenin içeriğine yönelik sorular üzerine, şu açıklamayı yaptı: “Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri iki stratejik ortak ve müttefik. Dolayısıyla bölgede ve dünyada olan her gelişmeyi kendileriyle yakından istişare ediyoruz. Suriye konusunda da son 3.5 yıl içerisinde olan her gelişmeyi her aşamada istişare ettik.

Musul’a IŞİD saldırıları sonrası bu görüşme trafiğimiz daha da arttı. Bu konuya bakış perspektifimiz sayın Cumhurbaşkanımız ve benim tarafımdan sayın Obama ile paylaşıldı. Türkiye’nin yaklaşımı belli. Biz, palyatif, geçici, konjektürel ve noktasal bir yaklaşım yerine, daha kapsamlı, entegre ve bütün bölgeyi kuşatan, Orta Doğu bölgesinde kalıcı istikrarı temin etmeye dönük bir strateji geliştirme gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla tabi Kobani’ye yardımcı olmamız gerekir, olduk olacağız. Tabi ki Irak’ta Kürt bölgesinin istikrarının korumak için destek olmak lazım oldu Türkiye, olacak. Tabi ki İŞİD’e karşı mücadele etmek lazım, en fazla katkıyı Türkiye verdi verecek ama görmek istediğimiz husus bütün bunların toplamında nasıl bir resim çıkacağı. Yani biz Kobani ile uğraşırken eğer Halep yerle bir ediliyorsa ve oraya ses çıkarılmıyorsa Suriye’de kalıcı istikrar temin etmek mümkün olmaz. Bizim tek görmek arzu ettiğimiz şey Suriye halkının iradesini temsil edecek, herkesin katıldığı bir yeni siyasi yapının doğması. Bunun başına kimin geleceğinden daha çok önemli olan, böyle bir yöntemin benimsenmesi. Bakın Bağdat’ta seçim sonrasında böyle herkesin katıldığı hükümet yapısı oluştu. İlk ziyaret edenlerden biri ben oldum. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak. Bizim meselemiz kişiler değil, yöntem. Irak’ta da böyledi, Suriye’de de. Irak’ta şuanda meşru bir yönetim ve muhatap alınır halkın seçtiği bir yönetim olunca bakın işler, önlerimiz nasıl açılıyor. Ama Suriye’de kendi halkını yok etmeye ayarlı, neredeyse halkın bir kesimini tümüyle tasfiye etmek üzere her türlü silahı, insanlık dışı silahı kullanan bir rejim Şam’da otururken ülkenin diğer bölümünde çıkan bir terör örgütünü yok etmek suretiyle o ülkeye barış gelmez. Onu yok edin ama Şam’da da, Suriye’de toplum kesimlerinin hepsinin katıldığı yeni bir siyasal yapı oluşsun. Bütün meselemiz bu konuda, 1. Türkiye’ye yönelik yeni bir büyük mülteci akını olmasın. Olacak ise bu Suriye sınırları içinde karşılanacak şekilde güvenli bölgeler şimdiden ilan edilsin. Halep’in düşmesi senaryosu da dahil olmak üzere. 2. Suriye’nin bütününe ümit verecek bir yaklaşım sergilensin. Şu şehre, bu şehre ya da şu kesime bu kesime değil. 3. Savaş suçları ve insanlık dışı uygulamalar konusunda ayrım yapılmasın. İster terör örgütü, ister rejim, hepsine tavır gösterelim.”

Kuzey Irak’ta Peşmerge’nin eğitilmesiyle ilgili sorular yönetilen Davutoğlu, bu durumun yeni olmadığını, 90’lı yıllardan bu yana Kuzey Irak’tan Türkiye’ye yönelik güvenlik riskleri de göz önüne alarak silahlı Kuvvetlerin ve güvenlik güçlerinin Kuzey Irak’taki mevcudiyetlerinin olduğunu kaydetti. “Tehdit çeşitlenince bu birimlerimizin görev tanımları, verecekleri eğitimlerin de değişmesi gerekir. Bizim için önemli olan Irak’ın istikrarıdır. Irak içinde de Türkiye’nin sınır boylarındaki istikrardır.” diyen Davutoğlu, “Bu konuda zaten Kuzey Irak ile yakın temaslarımız vardı. Geçmişte de vardı, son dönemde bu yoğunlaştı, arttı. Bunlar sadece bir kesime verilen eğitimler olmayacak. Bölgede bulunan bütün meşru, bu bölgenin istikrarı için önemli olan taraflara da oranın istikrarı için bu eğitim çalışması yapılacak. Zaten Avrupa’dan ve bir çok yerden bu çalışmalar için askeri danışmanlar Irak’a ve Kuzey Irak’a gittiler biliyorsunuz. Böyle herkesin bu faaliyet içinde yer aldığı bir dönemde Türkiye’nin yaptığı çalışmaların, hem de bu çalışmaların yoğunlaşarak devam etmesini kimse olağanüstü bir durum olarak görmemeli. Son derece doğaldır. Herkesin ilgisinin çekildiği bir bölgede Türkiye’nin de komşusu veya sınır boyu olan bir bölgede Türkiye’nin de oranın güvenlik ve istikrarı için her türlü tedbiri almasından daha doğal bir durum olmaz. Bu tedbirleri aldık, alıyoruz, alacağız. Türkiye sınır boylarındaki her gelişmeyi dikkate alır. Her gelişmeye dönük olarak da gerekli tedbiri alması Türkiye’nin ulusal güvenliğinin bir parçasıdır. Irak’ın ve Suriye’nin istikrara kavuşana kadar, Irak ve Suriye’de bölgeye ve Türkiye’ye yönelik tehdit ortadan kalkana kadar da Türkiye bu çalışmaları sürdürecek.” diye konuştu.

"KILIÇDAROĞLU PARTİSİYLE İLGİLENSİN DEVLETİ BİZ İDARE EDİYORUZ MERAK ETMESİN"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun bir gazetede yer alan MİT’in parti içerisinde operasyon yapmaya çalıştığı iddiasını yalanlayan Davutoğlu, “Ana muhalefet partisi konumunda olan birinin, söylediği her iddia konusunda bin düşünüp bir konuşması lazım. Türkiye Cumhuriyeti devleti ve kurumları böylesine hafife alınacak bir yapı değil. Elinde bir delil varsa çıksın ortaya söylesin yoksa delil olmadan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumlarını yıpratmaya çalışmasın. Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Elinde ne delil varsa bunu ispata davet ediyorum. Partisi içinde her gün farklı bir ses çıkıyor. Kılıçdaroğlu’nun liderliğini, partinin düzeninin, disiplinini ciddiye alan yok. Kılıçdaroğlu’nu ciddiye alan yok. Anadolu’da bir söz vardır. Oynamayan gelen, ‘Yerim dar, yenim kısa’ dermiş. Liderlik yapamıyor, partisi neredeyse 8 10 parçaya ayrılacak durumda. Bu parçalanmadan bu bozulmadan dışarıda bir aktörü hem de gizemli bir şekilde sorumlu tutarak kendisini kurturmaya çalışıyor. Her şeyi her iddiada bulunabilir ama bizim devletimizin kurumlarını yıpratmaktan uzak durması lazım. En iyi cevabı aslında kendi milletvekili Rıza Türmen vermiş, “Biz yeteri kadar karışığız zaten bir de MİT’e ihtiyaç var mı doğrusu bilmiyorum.” diyor. Başka yerle ilgilenmek yerine evinin içine bir baksın. Arada sırada CHP Genel Merkezi’ne gitsin, milletvekillerini toplasın. Başkasını suçlayacağına ev ödevini yapsın. Dersi olayında alamadığı ilkesel tutumu bu olayda alsın.

Bir de kendi partisiyle ilgilensin devleti biz idare ediyoruz merak etmesin. O küçük alanda önce bir liderliğini göstersin sonra devlet kurumlarıyla uğraşacak şekilde bir tavır alsın o zaman ciddiye alır konuşuruz. Kesinlikle böyle bir şey söz konusu değil.” açıklamasını yaptı.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.