Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Gazeteciler Çağlayan'daki eylemcilere destek verdi

Özgür basını hedef alan 14 Aralık operasyonuna yönelik tepkiler devam ediyor. İstanbul Çağlayan Adliyesi önünde vatandaşlar yağmura rağmen adalet nöbeti tuttu. Vatandaşlara destek vermek için Zaman gazetesi yazarı Abdülhamit Bilici, Todays...

Haber Giriş Tarihi: 21.12.2014 20:52
Haber Güncellenme Tarihi: 21.12.2014 20:52
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Özgür basını hedef alan 14 Aralık operasyonuna yönelik tepkiler devam ediyor. İstanbul Çağlayan Adliyesi önünde vatandaşlar yağmura rağmen adalet nöbeti tuttu. Vatandaşlara destek vermek için Zaman gazetesi yazarı Abdülhamit Bilici, Todays Zaman Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş, Bugün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt, Rotahaber Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanık, Gazeteciler Yazarlar Vakfı Genel Başkanı Mustafa Yeşil, Zaman gazetesi yazarı Sevgi Akarçeşme ve gazeteci Mehmet Gündem de adliye önüne geldi. Adliye bahçesinde yağmur altında Cevşen okuyup dua eden vatandaşları polis dağıtmaya çalıştı.

Bugün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt, burada yaptığı konuşmada 14 Aralık operasyonunu eleştirdi. Türkiye’nin olağanüstü bir dönemden geçtiğini ifade eden Başyurt, "Medya ve ifade özgürlüğü ve hukukun hakların ayaklar altına alındığı bir dönemden geçtiğimizi gözlemliyorum. Makul şüphe ile şu anda sokaktaki herkesi alıp içeri atabilirsiniz." dedi. Herkesin artık makul şüpheli olabileceğini aktaran Başyurt, "Ben Türkiye’nin olağanüstü bir dönemden geçtiğini, medya ve ifade özgürlüğünün ve hukukun hakların ayaklar altına alındığı bir dönemden geçtiğimizi gözlemliyorum. Makul şüphe ile şu anda sokaktaki herkesi alıp içeri atabilirsiniz. Şu anda yöneltilen suçlama cebir yok, şiddet, silah yok ama bu bir terör örgütüdür derseniz Türkiye’de içeri alamayacağınız hiç kimse kalmamış demektir." ifadelerini kullandı.

Birçok gazetecinin bu yaşanan hukuksuzluklardan dert yandığını belirten Abdülhamit Bilici ise "Türkiye maalesef son iki yıldır artan baskılarla karşı karşıya. Bu baskılar artık bir sır değil. Gazeteci arkadaşlarımızdan şöyle mesajlar alıyoruz: 'Biz Ekrem Bey'e ve Hidayet Karaca Bey'e yapılanları kınıyoruz. Fakat gazetelerimizde bunları kınayan yazıları yazdığımız zaman sansüre uğruyor. Yoksa işimizi kaybedeceğiz, ekmeğimizi kaybedeceğiz.’ diyorlar. Dolayısıyla böyle bir Türkiye’den bahsediyoruz. Dolayısıyla Türkiye'de artık işler aleni oluyor. TOMA’yı getirip burada insanların başına bir şey sıkmaya gerek yok." açıklamasında bulundu.

"Aslında Türk medyası değil insanların temel hak ve hürriyetleri de büyük bir tehdit altında." diyen Bülent Keneş de şunları söyledi: "En sonda işte insanlar yağmura yaşa bakmaksızın burada toplandılar. Özellikle Hidayet Karaca’nın haksız haydutluk nedeniyle içeri alınmasına insanlar tepkilerini dile getirmek istiyorlardı ama gene polis tarafından dağıtılmak durumunda kaldılar. Polisi burada suçlayacak değiliz. Çünkü polis verilen emirleri yerine getiriyor. Ülke artık emirlerle ve fetvalarla yönetilir bir hale geldi. Hukuk devleti ayaklar altına alındı. Kanun devleti ve emir devleti haline geldi. Polisler burada toplanan sivil, özgürlük, haklarını kullanmak isteyen insanların dağılmasını istediler. Tabi, Hizmet Hareketi şiddete uygun bir hareket değil. Kamudan gelen her şeye kendini mükellef hissediyor. Yalnız yapılanın bir anayasal suç olduğunu da belirtmek gerekir."

Gazeteciler Yazarlar Vakfı Genel Başkanı Mustafa Yeşil ise şunları dile getirdi: "Madem burada herkes demokratik bir talebin peşinde, biz şuna inanıyoruz; meşru talepler meşru yollarla ifade edilebilirse maksada ulaşılır. Ama neye rağmen karşınızdakilerin gayri meşru yollarla, söylemleriyle veya gayrimeşru müdahaleleri ile karşı karşıya kalsanız bile sizin meşruiyet alanından ayrılmamanız gerekir."

Yağmura rağmen demokrasi nöbetine gelenlere teşekkür eden Zaman yazarı Sevgi Akarçeşme de şöyle konuştu: "Bir kere gerçekten de bu insanların bu yağmurda aileleriyle vakit geçirmek yerine neden geldiğini tekrar hatırlamamız gerekiyor. İnsanlar isyan duyuyorlar. Çünkü Ekrem Dumanlı bir haber iki köşe yazısı ve Hidayet Karaca da bir dizi senaryosu, kurgu, gerçek hayata dayanmak zorunda olmayan bir dizi senaryosundan şimdi özgürlüğünden mahrum bırakıldı. Bu insanlar bu haksızlığa, despotluğa tepkilerini göstermek üzere geliyor, günlerdir gelmeye devam ediyor. Gelmeye devam edeceklerdir. Bu bir cemaat-hükümet meselesi değil. Bu set yıkıldıktan sonra devamının diğerlerine de geleceğini düşünüyorum."

Gazeteci Mehmet Gündem de şunları söyledi: "Özgürlükler biliyorsunuz basından başlanılıyor ve oradan çalınmaya başlanılıyor. Biz de bir müddettir özgürlüklerin basından çalınmaya başlanıldığını görüyoruz. Demek ki buna izin vermemek gerekiyor. Bir demokrasi nöbeti gerekiyor. Meydanlar bu yeni ve üslupla, temiz nöbeti yaşamaya devam edecektir."

Yağmur altında bekleyen vatandaşlara destek verdiğini kaydeden Ünal Tanık ise "17 Aralık'ta bir yıl önce hırsızlıkları, yolsuzlukları ortaya çıkanlar 18 Aralık'ta hukuka darbe yaptılar. O yaptıkları darbe ile ülkeyi bir çıkmazın içerisine sürüklediler. Dünyanın en barışçıl topluluğunu, cemaatini terörist, 30-30 bin kişinin canına kanına girmiş bir örgütü de barışçıl bir örgüt olarak topluma sunmak istiyorlar." şeklinde konuştu.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.