Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Çanakkale Barosu Başkanı Şarlan: Reformlardan geri adım atılıyor

Çanakkale Barosu Başkanı Bülent Şarlan, reformlardan geri adım atılarak insan haklarının ihlal edilmeye, kişi hak ve özgürlüklerine ciddi kısıtlamalar getirilmeye devam edildiğini söyledi. Şarlan, yeni çıkarılan "makul şüphe" ve "mala...

Haber Giriş Tarihi: 18.12.2014 12:06
Haber Güncellenme Tarihi: 18.12.2014 12:06
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Çanakkale Barosu Başkanı Şarlan: Reformlardan geri adım atılıyor
Çanakkale Barosu Başkanı Bülent Şarlan, reformlardan geri adım atılarak insan haklarının ihlal edilmeye, kişi hak ve özgürlüklerine ciddi kısıtlamalar getirilmeye devam edildiğini söyledi. Şarlan, yeni çıkarılan "makul şüphe" ve "mala el koyma" maddeleri ile ardından 14 Aralık'ta yapılan operasyonu değerlendirdi. Meclis'te 2 Aralık 2014 tarihinde kabul edilen ve 12 Aralık'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından onaylanan 6572 Sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'la birçok kanun ve maddelerinde değişikliklere gidildiğini hatırlattı.

Baro Başkanı Şarlan, yaptığı yazılı açıklamada kanunların nasıl değiştirilerek hukuksuzluğa imza atıldığını ve gelinen noktayı şöyle özetledi: "Türk hukuk sisteminin, yaklaşık 10 ay önceye geri döndüğü kolaylıkla ifade edilebilir. Söz konusu 6572 sayılı yasa ile şüphelilerin üstünün, konutunun, işyerinin aranma şartlarını düzenleyen Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 116. maddesindeki şartlar yumuşatılarak, yasadaki 'somut delillere dayalı kuvvetli şüphe' ifadesinin yerine 'makul şüphe' kavramı getirilmiştir. Değişikliğin hukuk garabeti olan yanı ise 'somut delillere dayalı kuvvetli şüphe' ifadesinin bundan daha yaklaşık 10 ay önce, 21 Şubat 2014’te kabul edilen 6526 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la yine yürütme organın başı olan hükümet tarafından değiştirilmiş olmasıdır. 17 Aralık ve 25 Aralık soruşturmaları sürecinde, yasanın bir önceki halinde bulunan 'makul şüphe' ifadesini yeterli bulunmamış ve arama yetkisini daraltmak için somut delile dayalı olma şartı, siyasi iktidar tarafından eklemişti.
21 Şubat 2014’te kabul edilen 6526 sayılı yasa ile savunma hakkının önündeki engeli kaldıran avukatların soruşturma dosyasına ulaşım hakkı, 6572 sayılı yasa ile yeniden kısıtlanmaktadır. 17 Aralık ve 25 Aralık soruşturmaları sürecinde savunma hakkı ihlallerine karşı aşırı duyarlı davranan siyasi iktidar, maalesef 10 ay gibi kısa bir sürede bu duyarlılığından vazgeçmiştir. 6572 sayılı ysa ile CMK madde 128’d düzenlenen, soruşturma sırasında şüpheli veya sanığın taşınmazlarına, alacaklarına ve genel olarak haklarına el koyma tedbirinin uygulama alanı genişletilmiş ve hakkında hüküm bulunmayan kişilerin mal varlıklarına bir soruşturma veya devam eden yargılama nedeni ile tedbir koyulması kolaylaştırılmıştır. Bu tedbir, mülkiyet hakkının somut ve ciddi bir şekilde ihlalidir. Tüm bu yasa kapsamının Cumhurbaşkanı tarafından onaylandığı tarih olan 12 Aralık 2014’ten iki gün sonra, yani 14 Aralık 2014 tarihinde, Türkiye kamuoyunda ve medyasında '14 Aralık operasyonu' olarak adlandırılan arama ve gözaltı süreçleri başlatılmıştır. Şubat 2014’te gerçekleştirilen bazı reformlardan geri adım atılarak insan hakları ihlal edilmeye, kişi hak ve özgürlüklerine ciddi kısıtlamalar getirilmeye devam edilmekte ve Balyoz, Ergenekon, KCK, Poyrazköy, Casusluk, Sarıkız, Ayışığı, Islak İmza, Oda TV gibi kod adlarıyla başlatılan soruşturmalara bir yenisi eklenmektedir. Dün farklı saflarda ve düşüncelerde yer alan kişi ve kurumların yapılmış hukuka aykırılıklar karşısında sessiz kalması, bugün kendi başlarına benzeri hukuksuzluklar geldiğinde empati kurmalarına, vicdan muhasebesi yapmalarına yol açsa da biz avukatlar, kişi ve kurum ayırt etmeden daima hukukun yanında yer aldığımızı ve savunma hakkının kutsallığını dile getirmeye devam edeceğimizi belirtmekten gurur duyarız. Hukuk herkese lazımdır. Herkes bir gün adalet arayacaktır. Bizce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının en büyük güvencesi, bağımsız ve tarafsız yargının varlığıdır. Ne var ki siyasi iktidarın güdümündeki bir yargı kolluk kuvvetlerinin ve iktidar sahiplerinin haklarını korumakta, yurttaşların özgürlüklerini hiçe saymaktaysa buna karşı ilk ve en güçlü itiraz, yine avukatlardan ve barolardan gelecektir. Biz avukatlar, önceden olduğu gibi bugün de yaşanan hukuka aykırılıkların ve torba yasalarla kişi özgürlükleri alanında gerçekleştirilmiş hak ihlallerinin karşısında durmayı en büyük vazifemiz olarak göreceğiz."
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.