Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

'Basınç en yüksek seviyede!'

Fransız Le Figaro gazetesi Marmara Denizi altında kurulan gözlem ekibinde rol alan Fransız bilim adamları ve onların 6 aylık bulgularının yayınladığı rapora yer verdi.

Haber Giriş Tarihi: 06.08.2016 10:06
Haber Güncellenme Tarihi: 06.08.2016 13:28
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
'Basınç en yüksek seviyede!'
Uzmanlar iki fay hattının burun buruna olduğunu ve hareket etmediğini, ancak ilk hareketlilikte 2 metreye kadar kayma yaşanabileceğini ve bunun da Richter ölçeğine göre 7 ila 8 büyüklüğünde bir depreme yol açacağını söylediler.

Fransız Le Figaro Gazetesi, ses dalgalarını ölçen balizlerinin, "İstanbul'un tektonik tabakalar altındaki fay hattında basıncın en yüksek seviyede olduğunu" gösterdiğini yazdı. Amerika'nın Sesi'nde yeralan habere göre, Marmara Denizi altında deprem olasılığını araştırmak üzere oluşturulan uluslararası bilim heyetinde yer alan Fransız uzmanlar, son araştırmaların "iki fay hattının burun buruna olduğunu ve hareket etmediğini, ancak ilk hareketlilikte 2 metreye kadar kayma yaşanabileceğini ve bunun 7 ila 8 richter büyüklüğünde bir depreme yol açacağını söylediler. Bilim adamları, "Ancak henüz bu depremin yarın mı yoksa 30 yıl sonra mı olacağı konusunda bir bilgimiz yok. Belki de bunu hiç bilemeyeceğiz" dediler.

"Fay hattındaki basınç en yüksek seviyede"

İstanbul'un 10 kilometre kadar güneyinde Avrasya ve Anadolu tektonik plakalarını ayıran bir jeolojik fay hattı bulunuyor. Ve bu iki tektonik plaka, birbirine orantılandığında, her yıl yaklaşık 20 mm. kayıyor. Ancak ara yüzeylerinde, sürtünme kuvveti serbestçe kaymalarını engelliyor. Dolayısıyla düzenli olarak bloke olan iki fay hattı, yıl içinde gerçekleşen tüm yer değiştirmeleri de biriktiren bir şekilde, bir kaç saniyede, ani hareketliliklerle kayıyor bu da şiddetli depremlere yol açıyor.

Yüzlerce kilometre uzunluğundaki Kuzey Anadolu fay hattı, 1912, 1939, 1942, 1943, 1944, 1957, 1967, 1999 ve 2014'te, bazı yerlerinden defalarca kırılma gösterdi. İzmit'te 1999'da, 18 bin kişinin öldüğü, 25 bin kişinin de yaralandığı 7.2 büyüklüğünde bir depreme yol açtı. İstanbul'da, Marmara Denizi'nin altında, uzun süredir fay hattında kırılma olmadı. İstanbul'da önemli bir deprem en son 250 yıl önce, 1766'da gerçekleşti.

‘7 veya 8 büyüklüğünde deprem’

Fransız Paris Yerküre Fizik Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Robin Lacassin, "Eğer o tarihten bu yana fay hattında hareketlilik olmadıysa, bu da demektir ki 2 metreye yakın bir haraketlilik olabilir. Ve bu 7 ila 8 büyüklüğünde bir deprem anlamına gelmektedir" dedi

Marmara Denizi altında karşılıklı sıkışan iki fay hattının yaratacağı deprem etkisinin ufak hareketlerle hissedilmeden geçip geçmeyeceğini araştırmak üzere aralarında Fransız bilim adamlarının da bulunduğu uluslararası bir uzman ekip kuruldu.

Projeye katılan Batı Bretagne Üniversitesi jeofizikçisi Jean-Yves Royer, "Suların elektromanyetik dalgaları bloke etmesi nedeniyle fay hareketlerini GPS aracılığıyla ölçemiyoruz. Bunun üzerine 2014 yılı sonunda, Marmara Denizi'nde, İstanbul'un güneyindeki bölümüne, 800 metre derinlikte, fay hattının 1700 metre uzunluğunda, ses dalgalarını ölçen akustik balizlerden oluşan bir ağ yerleştirdik. Fay hatlarının ayrışma uzaklığını ölçmek için balizler kendi aralarında iletişim sağlıyor. Ama bu sistem, dalga hızını belirleyen suyun sıcaklığı, basınç ve tuzluluk oranı gibi etkenlerin de çok iyi bilinmesini gerektiriyor "dedi.

"Çok büyük risk var"

Uluslararası uzman ekip Geophysical Research Letters adlı bilim dergisinde araştırmalarının ilk 6 aylık bölümünün sonuçlarını yayınladılar. Royer, "Balizler arasındaki uzaklıkları net bir şekilde ölçtük. Ve bir hareketlilik tespit etmedik. Bir yıllık gözlem rakamları da geldi. O da bu tespiti doğrular nitelikte. Fay hattı bloke olmuş durumda. Bu bizim için sürpriz olmadı ama son derece güzel bir deneysel onay anlamına geliyor. Emin olmak için deneylere devam etmek gerekiyor. Ama bu bulgu aynı zamanda çok büyük bir risk olduğunu doğruluyor ve bu çok endişe verici" diye konuştu.

Marmara Denizi altındaki ses balizlerinin 5 yıl deney alanında kalması öngörülüyor. Eğer sistemin dayanıklı olduğu görülürse, bu sistem deniz altını izleyen "sismografların da eklendiği sürekli bir izleme sistemine" çevrilebilecek.

"Deprem öngörüsü garanti değil"

Fransız uzman Royer, "Ama bu şu an 1 milyon Euro'ya mal olan sistemin maliyetinin 10 ila 100 katı arasında yükselmesi anlamına geliyor" diyerek işin finansal zorluklarına dikkat çekiyor. Üstelik bu kadar pahalı bir sistem depremin öngörülmesini de garanti edemiyor" görüşünü dile getirdi.

Paris Yerküre Fizik Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Robin Lacassin, " Bu jeolojik ve jeofizik ölçümlerin sonunda yalnızca potansiyel deprem riskini ve boyutunu tahmin edebiliriz. Araştırmanın bu haliyle depremin yarın mı yoksa 30 yıl sonra mı meydana geleceğini bilemeyiz. Belki de bu hiçbir zaman olanaklı olmayacak" dedi.

KANDİLLİDEN CEVAP!

Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, 7 gün 24 saat sismik olarak Marmara Denizi'ni izlediklerini belirterek, "Ekstra anormal bir durum yok" dedi.

Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, Fransız Le Figaro gazetesinin "İstanbul'da deprem basıncı en yüksek seviyede" başlıklı haberi üzerine, yaptığı açıklamada, bu haberin, yeni bir bilgi içermediğini söyledi.

Türk bilim insanlarının 1999 Marmara depreminden sonra bir sonraki depremin Marmara denizi içinde olacağını, İstanbul'u etkileyeceğini, 7 ve üzeri büyüklükte gerçekleşeceğini söylediklerini vurgulayan Özener, Marmara Denizi'nde araştırmalarının devam ettiğini anlattı.

Haluk Özener, 2,5 senedir Marmara Denizi'nin ortasına kurdukları jeolojik ölçüm yöntemleriyle incelemelerini sürdürdüklerine ve 600 günden fazla veri topladıklarına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Marmara'da bilimsel çalışmalar devam ediyor. 7 büyüklüğünde deprem olacağı bilgisi sürpriz bir bilgi değil. 7 gün 24 saat sismik olarak Marmara Denizi'ni izliyoruz. Ekstra anormal bir durum yok. Halkı normal günlerin dışında paniğe sevk edecek bir durum söz konusu değil. Yazıda 'depremin 7 ila 8 büyüklüğünde olabileceği, ancak bunun bugün mü 30 sene içinde mi olabileceğini bilinmediği' yer alıyor. Biz bunu 20 sene önce söyledik. Aynı gerçeklik devam ediyor, anormal bir durum yok. Depremin yeri ve büyüklüğü ile ilgili yeni haberler değil. Depremin nerede olabileceğini, ne büyüklükte olabileceğini tahmin edebiliriz ama zamanını söyleme şansımız yok. Bundan 6 ay önce de benzer yazılar çıktı, bu tür yazılar sürekli çıkıyor."

"OLAĞANÜSTÜ BİR DURUM DEĞİL"

Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ali Pınar da "1999'daki depremden sonra Marmara Denizi'nde çok sayıda araştırma yapıldı. Bu şekilde benzer makaleler görmek mümkün. Bu olağanüstü bir durum değil. Marmara Bölgesi için herhangi bir yeni bir durum söz konusu değil. Deprem etkinliğinde herhangi bir anormallik yok. Marmara Denizi etrafında herhangi bir hareketlilik yok. Sismik cihazlarla yapılan gözlemlerle, depremin uzunluğu, derinliği ve büyüklüğü hesaplanabilir. Ancak depremin ne zaman olacağını bilmek mümkün değil." ifadelerini kulland
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.