Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ali Bulaç: Putperestin kutsalına da saygılı olmak gerekir

Gazeteci – Yazar Ali Bulaç, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı - Medialog Platformu tarafından düzenlenen çalıştayda, 'kutsala saygı ve nefret söylemi' hakkında görüşlerini bildirdi. Her dine ve insanların kutsalına saygılı olunması gerektiğini...

Haber Giriş Tarihi: 27.10.2013 12:32
Haber Güncellenme Tarihi: 27.10.2013 12:32
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Ali Bulaç: Putperestin kutsalına da saygılı olmak gerekir
Gazeteci – Yazar Ali Bulaç, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı - Medialog Platformu tarafından düzenlenen çalıştayda, 'kutsala saygı ve nefret söylemi' hakkında görüşlerini bildirdi. Her dine ve insanların kutsalına saygılı olunması gerektiğini belirten Bulaç, “Bir başkasının kutsalına sövmek sadece Müslüman, Hristiyan, Yahudi değil putperesin kutsalına, dinine de sövmemek gerekir. Kuran’ın Kerim onların tanrılarına sövmeyin diyor.” dedi.

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı - Medialog Platformu tarafından ‘Medyada İfade Özgürlüğü Perspektifinde Kutsala Saygı ve Nefret Söylemi’ çalıştayı kapsamında Heybeliada’da düzenlenen programın 3. oturumu yapıldı. Moderatörlüğünü Cemal Uşak’ın yaptığı oturumda gazeteci yazar Ali Bulaç ve Ali Ünal görüşlerini paylaştı.

Dün başlayan ve 2 oturumu tamamlanan çalıştayın 3. oturumunun konusu 'kutsala saygı, din, nefret söylemi ve kırmızı çizgiler' oldu. Oturumun açılış konuşmasını yapan Cemal Uşak, “Hakarete varmamak ve aşağılamamak kaydıyla her bir inancın eleştirilmesinin mümkün olabileceğine, İslam tarihinde de birçok örnekler var. Bugünki Müslümanlar olarak İslam tarihinde bu tecrübeleri çok bilmiyoruz. Bütün İslam topraklarında, farklı inançlara sahip olanlar kemali huzur içerisinde var olmuşlardır, düşüncelerini dile getirmişlerdir, kitaplar yazabilmişlerdir. Fakat İslam tarihindeki bu tecrübeler günümüzde çok yaygın değil. Bunun biliniyor olmasının, birlikte yaşamayı becerebilmemiz açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Bunun sorumluluğu da bizlere düşüyor.” diye konuştu.

Putperestin dinine hakaret etmenin dahi suç olduğunu belirten Ali Bulaç, “Bir dini gurup ister Müslüman olsun ister Hıristiyan ya da Yahudi, onu tahkir veya tahrik etmek suçtur. Bu ifade özgürlüğünün dışına çıkmaktır. Sövme de suçtur. Bir başkasının kutsalına sövmek sadece Müslüman, Hıristiyan, Yahudi değil putperesin kutsalına bile sövmemek gerekir. Kuran’ın Kerim onların tanrılarına sövmeyin diyor. Onlar da bizin tanrılarınıza söver ve bu çatışmaya dönüşür bu yüzden birinin diğerine küfretmesi yasaktır. Kuran’ın Kerim’de bir başka konu daha, eğer sizin dininizle alay edilen meclisteyseniz o meclisi terk edin ve konu bittikten sonra meclise dönün ve devam edin.” ifadelerini kullandı.

“BEDEN TANRININ MÜLKÜDÜR”

Liberal özgürlüğün ortaya koyduğu tanımla semavi dinlerin tanımlarını karşılaştıran Bulaç, “İnsanlar kilise babaların öğrettiği kitapları okuyup öğrenirlerdi. Aydınlanma ile kitabı bıraktılar, bilginin kaynağı tabiat oldu. Tabiattan bilgi etme dönemi başladı. Fakat 19 ve 20. yüzyılla beraber pozitivizm çöktü. Tabiat da çöktü. Kitaptan ve tabiattan sonra şimdi merkeze oturan beden oldu. Bedenin hazları, bedenin hızı, bedenin iştahı ve bedenin şehveti. Şimdi bütün bu konsept, bedenin arzu ve isteklerine karşı oturtulmuştur. Bedene sahibim ben bunu istediğim gibi kullanırım. Bütün dinler buna itiraz eder. Bu beden sana ait değildir. Bu beden tanrının mülküdür, O sana verdi. İstediğin gibi kullanamazsın.” şeklinde konuştu.

Bulaç sözlerine şöyle devam etti: “Hakaret, tahkir etmek ve kışkırtmak ayrı bir şey. Ben bunun ifade özgürlüğü çerçevesince ele alınabileceğini düşünmüyorum. Batı istisnai bir dünyadır. Batının istisnai tarihi evrensel ve ebedi bir gerçeklik olarak bütün dünyaya empoze edilmektedir.”

Nefret söyleminin bir çok ülkede suç olduğunu altını çizen Ali Ünal da “Demokratikleşme paketinde, nefret söylemenin suç olarak benimsenmesi ve Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın gündeme getirilmesi isabetlidir. Çünkü insan olarak tarih boyu en büyük zaaflarımızdan biri zıt uçlar arasında gidip gelmek ve dengeyi bulamamak olmuştur. Bugün dünyada birçok ülkede nefret söylemi, ceza kanunlarında yer almaktadır. Nefret söyleminin en geniş yer aldığı ülke Belçika’nın ceza yasasında ırk, aile, cinsel yönelim, bekar ya da dul olma, sağlık, fiziki haller, dinler, felsefi inançlar haklarında nefret suçu işlenebilen unsurlar arasında yer almaktadır.” diye konuştu.

“NEFRET SUÇUNDA, TERÖRÜN TANIMI GİBİ GÖRÜŞ BİRLİĞİ YOK”

Nefret söyleminin tanımı hakkında konuşan Ünal, “Nefret suçunun ne olduğu veya olması gerektiği konusunda aynen terörün tanımı gibi ülkeler arsında bir görüş birliği söz konusu değil. Nefret söylemi ve nefret suçu arsındaki gri çizgi ve muğlak çizgi, ayrıca nefret söylemi ile ifade özgürlüğü arasında nasıl bir mesafe konabileceği tartışmalar meydana getiriyor.” dedi.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.