Yeni devletin önemli bir kurumu hayata geçiriliyor.
Adı Diyanet İşleri Başkanlığı.
Her ne kadar kurumun adını hala din ayet işleri olarak telaffuz edenler varsa da,Başkanlığın kuruluş amacı yüzyıllarca dini duyguları sömürülen halkı dini açıdan aydınlatmak ve sahtekar hocalara engel olmak amacıyla aydın din adamları yetiştirmek, milleti cahillikten ve din istismarından kurtarmak .
İlk başkanı da Kurtuluş savaşının kahraman hocalarından Ankara müftüsü Rıfat Börekçi.
Kim kurmuş peki?
Tabi ki cumhuriyeti kuran.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk.
Başkanlık için kurulduktan çok kısa bir süre sonra yüzyıllardır günah diye tercüme ettirilmeyen Kur’an’ın tercüme edilmesi için 20.000 TL bütçe ayrılmış.
O günün koşullarına göre büyük bir para…
Gerçi bu günkü bütçesi de bu güne çok büyük para.
Kur’an’ın tercüme görevi de Elmalılı Hamdi ve Mehmet Akif’e verilerek ,kendileri ile tercümenin nasıl olacağı, nelere dikkat edileceği ayrıntısıyla anlatılmış ve özellikle akıl ile düşünceyle ilgili ayetlerin çok kapsamlı tercüme edilmesi istenen sözleşme koşulları noter tarafından onaylanmış.
Sözleşmeye ek maddeler de konmuş;
Kur’an’ın tercüme edilmesi dışında
1925 yılında yazılan ‘’Askere Din Kitabı’’ isminde bir kitabın askerlere okutulması,
1928 yılında ‘’Yeni Hutbelerim’’ adında yeni Hutbeler yazılmış hutbelerin camilerde okunması,
1929 yılında ilkokullarda okutulması için Cumhuriyet çocuğuna din dersleri adında kitabın okutulması
Koşulları konulmuş.
Ve 5 yıl gibi kısa bir sürede yüzyıllardır unutulan Kur’an’ın tercümesine başlanmış.
1935 yılına gelindiğinde, on yıllık bir çalışma sonunda Kuran’ın ve hadislerin tefsiri yayınlanmış.
Bilmem o dönemleri dinsizlikle eş tutanlar sadece 1923 – 1950 yılları arasında toplam 352.000 dini kitabın basıldığından, bu sayının 45.000 tanesinin Kuran-ı Kerim tercüme ve tefsiri (19’cilt) olduğundan, 60.000 adedinin Buhari Hadislerinin tercüme ve izahından oluştuğundan(12’şer cilt), 247.000 adedinin ise din kültürü eserlerini kapsadığından haberleri var mı?
Ondan yoksa
Osmanlıya matbaanın gelmesinden sonra basılan toplam dini eserin 143,din ile problemli sayılan cumhuriyetin bastığı dini eser sayısının 352.000 olduğundan haberleri vardır.
Atatürk için, Cumhuriyet’in ilanından yaklaşık bir yıl sonra halkı dini yönden aydınlatmak amacıyla kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı çok önemliydi ve genç cumhuriyetin olmazsa olmazlarındandı.
Öyle ya;
Kuruluşundan sonra çok kısa bir sürede Kur’an’ın tercümesinden, Buhari hadislerine, askere din kitabından, çocuklara din dersine, hutbelere kadar eserler veren kurum , bir çok sosyal konuda da fetva yayınlayarak,dininin orasını burasını çekiştirip kendilerine esvap yapmaya çalışan dinbazların da insanların ruhani dünyalarında istedikleri gibi at koşturmalarının önüne geçiyordu..
Kısacası Diyanet İşleri Başkanlığı Atatürk’ün Türk Milletine verdiği en önemli armağanlar biriydi.
Yazı bitti mi?
Bitmedi.
Kurum, kurucusunun adını 30 Ağustosta bile söylemekten imtina ettiği sürece de bitmeyecek.
Başka klavyelerde, yazılacak, başka gazetelerde, kitaplarda okunacak neresi varsa oralarda yazılmaya ve okunmaya devam edecek.
Ta ki bir gün birileri gözümüzü kapatsak ta o orada duruyor,
Açalım bari de bakalım nasıl duruyor diye merak edene kadar.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Olcay ERÖZDEN
Gözünü yumunca kaybolmuyor ki…
Yıl 1924
Aylardan üç Mart
Yani Cumhuriyet henüz altı aylık.
Yeni devletin önemli bir kurumu hayata geçiriliyor.
Adı Diyanet İşleri Başkanlığı.
Her ne kadar kurumun adını hala din ayet işleri olarak telaffuz edenler varsa da,Başkanlığın kuruluş amacı yüzyıllarca dini duyguları sömürülen halkı dini açıdan aydınlatmak ve sahtekar hocalara engel olmak amacıyla aydın din adamları yetiştirmek, milleti cahillikten ve din istismarından kurtarmak .
İlk başkanı da Kurtuluş savaşının kahraman hocalarından Ankara müftüsü Rıfat Börekçi.
Kim kurmuş peki?
Tabi ki cumhuriyeti kuran.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk.
Başkanlık için kurulduktan çok kısa bir süre sonra yüzyıllardır günah diye tercüme ettirilmeyen Kur’an’ın tercüme edilmesi için 20.000 TL bütçe ayrılmış.
O günün koşullarına göre büyük bir para…
Gerçi bu günkü bütçesi de bu güne çok büyük para.
Kur’an’ın tercüme görevi de Elmalılı Hamdi ve Mehmet Akif’e verilerek ,kendileri ile tercümenin nasıl olacağı, nelere dikkat edileceği ayrıntısıyla anlatılmış ve özellikle akıl ile düşünceyle ilgili ayetlerin çok kapsamlı tercüme edilmesi istenen sözleşme koşulları noter tarafından onaylanmış.
Sözleşmeye ek maddeler de konmuş;
Kur’an’ın tercüme edilmesi dışında
1925 yılında yazılan ‘’Askere Din Kitabı’’ isminde bir kitabın askerlere okutulması,
1928 yılında ‘’Yeni Hutbelerim’’ adında yeni Hutbeler yazılmış hutbelerin camilerde okunması,
1929 yılında ilkokullarda okutulması için Cumhuriyet çocuğuna din dersleri adında kitabın okutulması
Koşulları konulmuş.
Ve 5 yıl gibi kısa bir sürede yüzyıllardır unutulan Kur’an’ın tercümesine başlanmış.
1935 yılına gelindiğinde, on yıllık bir çalışma sonunda Kuran’ın ve hadislerin tefsiri yayınlanmış.
Bilmem o dönemleri dinsizlikle eş tutanlar sadece 1923 – 1950 yılları arasında toplam 352.000 dini kitabın basıldığından, bu sayının 45.000 tanesinin Kuran-ı Kerim tercüme ve tefsiri (19’cilt) olduğundan, 60.000 adedinin Buhari Hadislerinin tercüme ve izahından oluştuğundan(12’şer cilt), 247.000 adedinin ise din kültürü eserlerini kapsadığından haberleri var mı?
Ondan yoksa
Osmanlıya matbaanın gelmesinden sonra basılan toplam dini eserin 143,din ile problemli sayılan cumhuriyetin bastığı dini eser sayısının 352.000 olduğundan haberleri vardır.
Atatürk için, Cumhuriyet’in ilanından yaklaşık bir yıl sonra halkı dini yönden aydınlatmak amacıyla kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı çok önemliydi ve genç cumhuriyetin olmazsa olmazlarındandı.
Öyle ya;
Kuruluşundan sonra çok kısa bir sürede Kur’an’ın tercümesinden, Buhari hadislerine, askere din kitabından, çocuklara din dersine, hutbelere kadar eserler veren kurum , bir çok sosyal konuda da fetva yayınlayarak,dininin orasını burasını çekiştirip kendilerine esvap yapmaya çalışan dinbazların da insanların ruhani dünyalarında istedikleri gibi at koşturmalarının önüne geçiyordu..
Kısacası Diyanet İşleri Başkanlığı Atatürk’ün Türk Milletine verdiği en önemli armağanlar biriydi.
Yazı bitti mi?
Bitmedi.
Kurum, kurucusunun adını 30 Ağustosta bile söylemekten imtina ettiği sürece de bitmeyecek.
Başka klavyelerde, yazılacak, başka gazetelerde, kitaplarda okunacak neresi varsa oralarda yazılmaya ve okunmaya devam edecek.
Ta ki bir gün birileri gözümüzü kapatsak ta o orada duruyor,
Açalım bari de bakalım nasıl duruyor diye merak edene kadar.